Murielle Szac

Murielle SzacAdaletsizliğe Hayır - Emile Zola author
Author
8.7/10
116 People
509
Reads
1
Likes
1,021
Views

Oldest Murielle Szac Quotes

You can find Oldest Murielle Szac quotes, oldest Murielle Szac book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Yedi yıl önce, 10 Kasım 1891. Bu mektubu alacağıma keşke kalbime bin hançer yeseydim. Èmile’i ihbar eden imzasız bir mektup, bir paçavra. Okuyunca, küçük çamaşırcım Jeanne Rozerot’nun üç yıldır Èmile’in metresi olduğunu öğreniyorum! Mektup her bilgiyi, Èmile’in metresini yerleştirdiği Saint-Lazare sokağındaki adres dahil olmak üzere veriyor, özellikle de çocuklardan söz ediyor. İki çocuk. Bir erkek, bir de kız. O gün ölsem daha iyiydi. Yirmi sekiz yıldır Èmile’in hayatını paylaşıyorum; önce hayatta kalmak için, sonra da Èmile’in bugünkü haline gelmesi, meşhur bir yazar olması için mücadele ile geçen yirmi sekiz yıl. Ama çocuksuz geçen yirmi sekiz yıl. Bunu nasıl yapabildi bana? Evet, koşa koşa o adrese gittim. Evet, kapıyı zorladım, çekmeceleri boşalttım. Evet, mektupları buldum, Èmile’in ona yazdığı mektupları. Evet, haykırdım, tehdit ettim, cinayetten, intihardan, boşanmadan söz ettim. Jeanne, benim gençliğime benzediği için kendi ellerimle işe aldığım Jeanne! Aynı öksüz çocukluk, tek başına ayakta kalmak için gösterilen aynı cesaret. Èmile bana, bize nasıl böyle ihanet edebildi? Kız ondan otuz yaş daha genç, ama yayımlanmış ilk satırlarından Germinal’inin dünya çapında kazandığı başarıya kadar, bir dişi kurt gibi onu kollayan benim! O korkunç günde bizim hikayemizin artık sona erdiğini düşündüm. Èmile yalvardı, ağladı, yeminler etti, sözler verdi… Ama yıkılmıştım, yaralıydım. Doğruluğuna, ahlaki zerafetine, entelektüel dürüstlüğüne, yeteneğine öylesine hayran olduğum adam, yere serilmişti. İşbirliğimiz tamamen ölmüş gibi geliyordu bana. Ben de ölmüştüm çünkü.
Sayfa 10 - Alfa Yayınları
Tepeden tırnağa siyahlar giymiş kadın içeri girdi ve mahkeme salonundaki uğultu birden kesildi. O, Şeytan Adasında ömür çürüten Alfred Dreyfus’ün karısı Lucie Dreyfus. Yüzü çok solgun titriyor. İçimi anlatılmaz bir merhamet duygusu kaplıyor. Eğer kendimi dinlesem, adalet için kurulmuş şu tiyatro dekorunun içinde olmasam, koşup kollarıma alır, kucaklardım onu. Kimbilir nasıl bir ıstırap çekiyor! Dürüst bir asker olan kocası haksız yere casuslukla, düşmanla işbirliği yapmakla suçlanıyor. Tüm meslek yaşamı boyunca ülkemize sadakatle hizmet etmiş bu adam, askeri sırları Almanlara satmak suçundan kürek cezasına çarptırıldı… Yaşananlar bu kadar feci olmasa, insana çok gülünç gelebilecek bir hikaye bu. Lucie dul bir kadın gibi duruyor. Niçin o? Niçin onlar? Bu soruyu sorduğum anda içimi öfke kaplıyor: Bunun tek nedeni Yüzbaşı Dreyfus’ün Yahudi olması. Yani ideal suçlu! Zaten benim Èmile’im de, ordunun bu masum askeri bilerek mahkum ettiren tüm sorumlularının adlarını ve görevlerini sıraladıktan sonra, bu gerçeği söylemeyi göze almıştı. Bugün, devletin en üst düzeyinde tertiplenmiş bu adli hatayı açıkça eleştirdiği için sanık sandalyesinde oturuyor.
Sayfa 13 - Alfa Yayınları
Reklam
Bu ağır ceza mahkemesinde kimler yok ki? Bütün Paris sosyetesi, Èmile’in duruşmasının keyfini çıkarmak için buraya toplanmış sanki! Marguerite Charpentier’nin dediğine göre, duruşma davetiyeleri sosyetik salonlarda kapış kapış gitmiş. Tabi ya, seyir eğlendiriyor onları… O zaman göreceklerini görsünler! Alfred Beuneau, bana kalabalığın arasında oturan, Zola aleyhine tezahürat yapmaya gelmiş sivil giyimli askerleri gösteriyor. Yanı başımızda genç Marcel Proust not tutuyor. Kitaplarından birinde bu davayı anlatmak istiyor herhalde. Sandiviçleri kahve termosu komiğime gidiyor.
Sayfa 15 - Alfa Yayınları
Èmile’den mektup gelmiş, getiriyorlar. Yüzbaşı Dreyfus’ün yandaşlarıyla, özellikle de kardeşi Matthieu ve Senatör Scheurer-Kestner ile birçok görüşme yaptığını yazıyor: “Sunulan deliller beni Dreyfus’ün masum olduğuna kesinlikle ikna etti; korkunç bir adli hata söz konusu ve bunun da sorumlulu Savaş Bakanlığındaki büyük başlara ait!” Bu “adli hata” sözcüklerini okuyunca, Èmile’in nasıl bir infial içinde olabileceğini tahmin ediyorum. O, uzaktan izleyemeyecek kadar adalete düşkün, böyle bir insani dramı anlamazlıktan gelemeyecek kadar da romancı. Aklıma hemen, Hayvanlaşan İnsan romanında, bir skandalı örtbas etmek için kürek cezasına çarptırılan bir masumun anlatıldığı bölüm geliyor. Bak sen… Biraz ileride şunu yazıyor: “Ancak bunu yapmak zorunda kalırsam öne çıkacağım.” Mektubu bırakıyorum içimde bir endişe beliriyor. Ünlü yazar kariyerini, toplumsal konumunu, o kadar güçlükle elde ettiğimiz başarıyı, her şeyi tehlikeye atacağını hissediyorum; “bunu yapmak zorunda kalacağını” hissediyorum.
Sayfa 16 - Alfa Yayınları
Dreyfus Olayı
Esterhazy suçlu, asıl suçlu. İnançsız ve yasa tanımaz, ahlakı çökmüş, bıyıklarının ucuna kadar rüşvete batmış bir subay. Yüzbaşı Dreyfus’ü mahkûm ettiren meşhur “bordro”nun gerçek yazarı o. Ve gerçek hainin kimliğini keşfeden de yüksek rütbeli bir subay, adı Yarbay Picquart ve haberalma servisinin, diğer adıyla Fransız karşı casusluğun başındaki adam. Ama Picquart’ın buldukları genelkurmayın hiç hoşuna gitmiyor. Dreyfus’un masum olduğunu kabul etmek, genelkurmayın hatasını kabul etmek manasına gelecek. O zaman soruşturmasının sonuçlarını gizli tutuyor ve bunları sadece avukatı Leblois’e iletiyor; o da bunları yine kaynağı gizli kalmak şartıyla namuslu bir adama, Senato’nun başkan yardımcısı Scheurer-Kestner’e aktarıyor. Generaller ne diyorlar, biliyor musunuz? “O Yahudinin Şeytan Adasında kalması sizi niye bu kadar rahatsız ediyor?” Picquart ordunun, Scheurer-Kestner parlementonun şerefini kurtarmıştır. (...) Dreyfus davasının ne yazıkki gözler önüne serdiği bu Yahudi karşıtı nefretin, .. daha önce benzeri görülmemiştir. Bu, Fransa’yı için için kemiren derindeki bir hastalığın emaresidir. Gelecek kanlı bir diktatörlüğün habercisinden başka bir şey olamaz.
Sayfa 26 - Alfa Yayınları
“O, uzaktan izleyemeyecek kadar adalete düşkün, böyle bir insani dramı anlamamazlıktan gelmeyecek kadar da romancı.”
Reklam
ZOLANIN SAVUNMASININ BASLANGICI
“Ben burada, katillerin ve hırsızların sahip oldukları özgürlüğü talep ediyorum. Onlar kendilerini savunabiliyor, tanık gösterip sorular sorabiliyor. Banaysa hergün hakaret ediliyor, camlarım kırılıyor, çamurun içine itiliyorum, ahlaksız bir basın tarafından her gün haydut muamelesine maruz kalıyorum. Sözlerimin doğruluğunu ve şerefimi ispatlama hakkına sahibim”
5 yıl haksız yere hapis yatan adam
“Bir gün hücremden çıkacağımı biliyordum. Gerçeğin ortaya çıkacağını ümit ediyordum ama insan küllerinden yeniden doğmuyor...”
“Bir adaletsizliğin karşısında susmayı kabulenmeme iradesi adli hatalarla mücadele etmek için tek geçerli silahtır.”
“Soruşturmayı yürütenler ideal suçluyu bulmuşlardı; isnat edilen suçların delillerini bulacaklarına, ağlarına düşen kişilerin aleyhine delil üretiyorlardı.”
409 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.