Musa bin Meymun

Maymonides'in Hayatı ve Eserleri yazarı
Yazar
10.0/10
1 Kişi
1
Okunma
4
Beğeni
804
Görüntülenme

Hakkında

30 Mart 1135 tarihinde Kurtuba’da (Córdoba) doğdu. İslâmî literatürde adı genellikle Mûsâ b. Meymûn veya kısaca İbn Meymûn şeklinde anıldığı gibi Mısır’da kaldığı süre içinde yahudi cemaatinin liderliğini yaptığından kendisine “Reîs” de denilmiştir; Fransızca kaynaklarda Maïmonide, İngilizce ve Almanca kaynaklarda Maimonides diye geçer. Yahudi literatüründe ise Rabbi Moşeh ben Meymon olarak bilinir. Ayrıca bu isim zincirinin baş harflerinden hareketle yahudi literatüründe Rambam şeklinde de adlandırılmaktadır. Hayatının uzun bir dönemini Kuzey Afrika ve Mısır’da geçirmesine rağmen Kurtubî nisbesini kullanarak Endülüs asıllı olmasına vurgu yapmıştır. Şeceresini, sözlü yahudi geleneğini Mişna adıyla derleyen Yehudaha-Nasi’ye kadar götüren rivayetler vardır. Uzun zaman önce Endülüs’e yerleşmiş bulunan kültürlü ve soylu bir yahudi ailesine mensuptur. Kurtuba’daki yahudi şeriat mahkemesinde hâkimlik yapan babası Meymûn, hem yahudi din âlimi hem tabii ve felsefî ilimler alanında birikim sahibi bir kişi olup oğlunun yetişmesinde önemli ölçüde katkısı olduğu belirtilmekte ve onun hocaları arasında gösterilmektedir. Kurtuba’da bir yandan yahudi ilâhiyatı tahsil ederken bir yandan da Fârâbî, İbn Sînâ, Gazzâlî, İbn Bâcce gibi müslüman düşünür ve tabiplerin eserlerini okuyarak İslâmî kültür içinde formasyon kazanan İbn Meymûn, bundan dolayı İslâm dünyasında yetişmiş diğer birçok benzeri gibi İslâm felsefe geleneği içinde değerlendirilir. Eserlerini İbrânî alfabesiyle Arapça yazması da bunun bir delili olarak gösterilir. Genellikle Ortaçağ’ın, hatta bazılarına göre bütün dönemlerin en büyük yahudi filozofu olarak bilinen İbn Meymûn, ilk öğrenimini Kurtuba’da gördükten sonra on üç yaşında iken ailesiyle birlikte Endülüs’ün güneyindeki Meriye’ye (Almeria) gitti. Bu sırada hemşerisi İbn Rüşd de Meriye’ye yerleşmişti. İbn Meymûn bu göçler sırasında yahudi ilâhiyatı, tıp ve felsefî disiplinlerdeki öğrenimini devam ettirdi. Ünlü astronomi âlimi İbn Eflah el-İşbîlî’nin oğlu ile muhtemelen Meriye’de bulunduğu sırada karşılaştığı gibi filozof Ebû Bekir İbnü’s-Sâiğ’in (İbn Bâcce) bir öğrencisinden de ders okudu (Wilfinson, s. 6-7; krş. Delâletü’l-ḥâʾirîn, s. 293). 1160 yılında Meriye Muvahhidler’in eline geçince İbn Meymûn’un ailesi Mağrib’e göç ederek Fas şehrine yerleşti. Bazı eski tarihçiler, ailenin Mağrib’e göçmesine sebep olarak geniş bir hoşgörünün hâkim olduğu ülkeyi o sıralarda ele geçiren Muvahhidler’in başlattığı dinî baskıyı gösterirler. Hatta bu baskı yüzünden İbn Meymûn’un görünüşte müslüman olduğu, Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlediği ve fıkıhla ilgilendiği, daha sonra özgürlük ortamına kavuşunca eski dinine döndüğü de ileri sürülür (İbnü’l-Kıftî, s. 317-318; İbn Ebû Usaybia, s. 582). Ancak bazı çağdaş müslüman yazarlarca baskı iddiaları şüpheyle karşılanmış veya reddedilmiştir (Delâletü’l-ḥâʾirîn, neşredenin önsözü, s. VII-VIII; Muhammed b. Şerîfe, “Ḥavle’t-tesâmuḥi’d-dînî ve İbn Meymûn ve’l-Muvaḥhidîn”, Ḥalḳatü vaṣl beyne’ş-Şarḳ ve’l-Ġarb: Ebû Ḥâmid el-Ġazzâlî ve İbn Meymûn içinde, s. 20-37; Abdülhâdî et-Tâzî, “İbn Meymûn bi-Fâs”, a.g.e. içinde, s. 209-211). İbn Meymûn’un müslüman olduğu iddiasıyla ilgili tarihî bilgileri ve çağdaş yazarların bu husustaki görüşlerini ele alarak tartışan Wilfinson, bu hususta nihaî bir tercihte bulunmamakla beraber iddianın asılsızlığı yönündeki görüşe meyletmiştir. İbn Meymûn’un Fas’ta yaşayan yahudi din âlimi Yehuda Hekkuhen’den (Rabbi Judah ibn Shoshan) istifade etmesini sağlamak üzere babasının buraya göçmeyi tercih ettiği de belirtilmektedir. İbn Meymûn, Fas’ta bir yandan bu âlimin derslerine katılırken bir yandan da müslüman ilim ve fikir adamlarıyla ilgisini sürdürdü; yahudi toplumunu dinlerine sımsıkı sarılmaya, sıkıntılar karşısında metanetli olmaya davet eden ve önemli ölçüde etkili olan Arapça bir risâle yazdı (risâlenin aslı Oxford’da Bodleian Library’de bulunmakta olup İbrânîce ve İngilizce çevirileri yapılmıştır; bk. Wilfinson, s. 7-8). İbn Meymûn’un ailesi, 1165 yılında deniz yoluyla Akkâ’ya ulaşıp Kudüs’e kadar gittiyse de o dönemde Filistin’de hüküm süren Haçlılar müslümanlara ve yahudilere baskı uyguladığından, babası Kudüs’te kalırken İbn Meymûn iki kardeşiyle birlikte yahudiler için hür ve huzurlu bir atmosferin hâkim olduğu Mısır’a gitti; İskenderiye üzerinden Fustat’a geçerek burada genellikle zengin müslüman ve yahudilerin ikamet ettiği Masîsa mahallesine yerleşti (İbnü’l-Kıftî, s. 318; Wilfinson’a göre bu durum ailenin iyi bir maddî imkâna sahip olduğunu göstermektedir; bk. Mûsâ b. Meymûn, s. 10). Böylece İbn Meymûn’un hayatının daha istikrarlı ve daha verimli olan yeni bir safhası başlamış oldu. Kısa bir müddet sonra babasının vefat ettiğini öğrenince kardeşi Dâvûd’la birlikte mücevher ticareti yapmaya başladı. Dâvûd ticarî seyahatlere çıkarken Mûsâ da Fustat’ta kalarak ticarî meşguliyetinin yanında ilmî ve kültürel faaliyetlerini sürdürüyordu. Ancak kardeşinin bir deniz kazasında servetiyle birlikte boğulması İbn Meymûn’un hayatını çok etkiledi. Bu olaydan sonra malî durumu da bozulduğu için ailenin geçimini sağlamak üzere tabiplik yapmaya başladı. Çevresinde din ilimleri, matematik, astronomi ve felsefe alanlarında kendisinden istifade eden geniş bir öğrenci kitlesi oluştu. Bu öğrenciler arasında çok beğendiği ve Delâletü’l-ḥâʾirîn’i kendisine hitaben kaleme aldığı, İslâm kaynaklarında Yûsuf b. Yahyâ es-Sebtî ve İbn Aknîn diye anılan Yûsuf b. Şem‘ûn da (Joseph İbn Sham’un) vardı (İbnü’l-Kıftî, s. 392-394). İbnü’l-Kıftî’nin kaydettiğine göre onun teklifi üzerine İbn Meymûn, bu öğrencisiyle birlikte İbn Eflah el-Endelüsî’nin astronomiyle ilgili tesbitlerini düzeltmeye çalıştı. Öğrencileri, İbn Meymûn’un ismini Diyârışam’dan Endülüs’e ve Güney Fransa’ya kadar bütün yahudi dünyasına duyurdular; bu sayede filozof yahudi dünyasında kendisine çeşitli meselelerin sorulduğu bir otorite olarak ün saldı. Mısır Fâtımî Devleti’nin son yıllarında Filistin’deki Haçlı yönetiminin Mısır’dan bir tabip istemesi üzerine Askalân’a gönderilmesi düşünülen İbn Meymûn Haçlılar’a hizmet etmek istemediği için bu teklifi reddetti (a.g.e., s. 318), Mısır’da yönetim Eyyûbîler’in eline geçince filozofun itibarı daha da arttı. Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin veziri Kādî el-Fâzıl diye bilinen Abdürrahîm b. Ali el-Beysânî, İbn Meymûn’un tıptaki uzmanlığını öğrenince onu himayesine alarak kendisine maaş bağladı. İbn Meymûn, daha sonra Selâhaddîn-i Eyyûbî ve oğlu el-Melikü’l-Efdal Ali’nin özel tabibi oldu (İbn Ebû Usaybia, s. 582). Hükümdarlar, onun halka yönelik sağlık hizmetlerini devam ettirmesine engel olmadıkları gibi ilmî faaliyetlerini de rahatça sürdürmesine izin verdiler. Bu arada İbn Meymûn, el-Melikü’l-Efdal Ali’nin annesinin kâtibi olan yahudi Ebü’l-Meâlî’yi kız kardeşiyle evlendirdi, kendisi de onun kız kardeşiyle evlendi. 1172 yılında yahudi cemaatinin dinî liderliğine seçilen İbn Meymûn, hayatının sonuna kadar ücretsiz olarak sürdürdüğü bu görevi sırasında yahudi mahkemesi hâkimliği yanında, entelektüel ve mânevî bakımdan Endülüs’tekilerden daha aşağıda bulduğu Mısırlı dindaşlarının dinî, ahlâkî ve kültürel bakımdan geliştirilmesi için çalışmalar yaptı; yahudiler arasında yaygın olan hurafelerle mücadele etti, yahudi teolojisine önemli katkılarda bulundu, iman ve ibadet esaslarını yeniden düzenledi ve bu düzenleme Doğu ülkelerindeki hemen bütün yahudiler arasında yoğun ilgi gördü. İbn Meymûn’un dindaşları arasındaki saygınlığı o kadar arttı ki çeşitli ülkelerde bulunan yahudi âlimleri kendisiyle görüşüp tanışma şerefini kazanmak, kitaplarını istinsah etmek üzere heyetler halinde Fustat’a geliyorlardı. İlk defa İbnü’l-Kıftî’nin verdiği, bazı çağdaş yahudi araştırmacılarınca kuşkuyla karşılanan bir rivayete göre ömrünün sonuna doğru Endülüs’ten gelen Ebü’l-Arab İbn Maîşe adlı bir muhalifi, onun daha önce müslüman olduğu halde Mısır’a gelince eski dinine dönmekle irtidad ettiğini, bundan dolayı cezalandırılması gerektiğini ileri sürdüyse de Vezir Kādî el-Fâzıl baskı altında müslüman olan birinin kendi dinine dönmekle mürted sayılmayacağını ifade ederek İbn Meymûn’u korudu. İbn Meymûn, 18 Rebîülâhir 601’de (13 Aralık 1204) öldü. Naaşı, vasiyeti uyarınca Taberiye’ye götürülerek burada bir kısım Benî İsrâil büyüklerinin kabirlerinin bulunduğu mezarlığa defnedildi.
Tam adı:
Ebû İmrân Mûsâ b. Ubeydillâh (Meymûn) el-Kurtubî el-İsrâîlî
Unvan:
Yahudi din âlimi, filozof ve tabip
Doğum:
Kurtuba (Córdoba), 30 Mart 1135
Ölüm:
Taberiye, 13 Aralık 1204

Okurlar

4 okur beğendi.
1 okur okudu.
1 okur okuyor.
6 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Reklam