Mustafa Alagöz kitaplarını, Mustafa Alagöz sözleri ve alıntılarını, Mustafa Alagöz yazarlarını, Mustafa Alagöz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bireysel varlığımızın en yüksek düzeyi olan aklımızın güzelleşmesi yaşamımızın sevincidir. Sorunsallar üzerine düşünme alışkanlığı, ayrıcalık taslamaktan uzak öğrenme çabası, kendi vicdanını kendine yargıç edinme içtenliği, anlamanın lezzetini verebilir. Bu çaba, birey için kendi ahlakını yapılandırma yolculuğudur. Ahlaksız akıl bencillik, egemenlik ve mutsuzluk üretir; akılsız ahlak ise nefsin arzularına indirgenmiş şaşkın, hoyrat kişilikler. Sorgulayıcı bir akıl, önyargısız anlama, Hak İlkesine bağlı etkinlik yaşamın kendisidir; geriye kalan ise bunların değişik yollarla bir ifadesi. Anlamayı ifade edecek kadar olgunlaştırmak iletişim için, iletişim ise insanın insana yakınlığını-dostluğunu yaratmak için…
Genel olarak bilmenin ne olduğu ve elde edilen bilginin gerçeği tam olarak kavrayıp kavrayamayacağı tartışmaları düşünce tarihinin en önemli sorunsalı olmuş, olmaya da devam edecektir
Felsefede 'İdea' olarak kavramsallaştırılan hakikatlerdir. Bir benzetme yaparsak onlar ufuk çizgisi gibidirler; hep görünür, ona doğru gidilir ancak hiçbir zaman erişilemez.
Toplumsal yaşamda olan-biten her şeyin merkezinde beklenti, ilgi, tutku, çıkar, egemenlik hırsı vb. dürtüler vardır. Tarihi anlamak onu yapanı, yani insanı anlamakla mümkündür. Bireylerin, giderek halkların kaderleri bir çekim merkezi olan özgürlüğe doğru akarlar. Özgürlük, adalet, iyilik, güzellik vb. son noktasına kadar geliştirilip bitirilmiş bir şey değil, tersine sonsuza akan, geldiği her sınırda orda durmayıp daha ileriye gidecek itkiyi de kendi içinden üreten tinsel güçtür. Bunun kökeninde istencin sonsuzluğu yatar.
Sanatta, dinde, politikada, askeri alanda tarihi dönüştüren kişilikler, bulundukları koşullarda tarihin zorunlu yönelimi olan özgürlüğe kapı aralamış ve eylemleri daha sonra yapılacak olanlara zemin olmuş insanlardır.
Tarihsel kişilikleri de onları var eden koşullardan görebiliriz. Onlar tarihi yapan önder insanlardır; ancak eylemlerini ve ideallerini özgürlük ve adalet ilkesine bağladıkça bunu gerçekleştirebilirler.
Tarihi ise liderler üzerinden değil sanattan, dinsel inançlardan, geleneklerden, üretim tekniklerinden, toplumsal kurumların işleyişinden ve tüzelerinden anlayabiliriz.
Bir şeyin bilinmesi, onun temel özellikleri arasındaki zorunlu bağın bulunması anlamına gelir. Var olan her şey kendi kalıcılığını koruyor oldukça bir bütündür ve tutarlılığa sahiptir.
Her durumda an yaşanıyor olmakla beraber o, gelecekle geçmişin kesişme noktasıdır. Geçmiş an üzerinden akarak geleceğe yön verirken, gelecek ise geçmiş üzerinden beslenerek şimdiyle bağlanır.
Bireysel ve toplumsal tüm etkinliklerin içinde gelecek kaygısı temel bileşen olarak bulunlur. Geleceğin bilinmezliğinden korunmak ve güvence elde etmek insani tüm etkinliklerin belirleyici dürtülerinden birisidir.
İnsan kendine bir kök, -dayanakgeçmiş bulmadan varlık bütünlüğünü sağlayamaz. Akıl, doğası gereği birbinnden kopuk görülen olguar arasındaki ilişkiyi belirleyen bağı kurmak istiyor.