Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır.
Olur ki, sevip hoşlandığınız bir şey de sizin için bir şerdir.
Allah bilir, siz bilemezsiniz. [Bakara - 216]
"Şuh bir sesle fısıldadı Yusuf (aleyhisselam)'a:
-Ey Yusuf! Yüzün ne kadar da güzel.
-Rabbim böyle yaratmış. Ona sonsuz şükürler olsun.
-Yusuf! Saçların ne kadar güzel, ne kadar alımlı.
-Ne önemi var, bir gün mezarda çürümeyecek mi?
Kadının dikkatini mezara çekip ölümü hatırlatıyordu ki bu işten vazgeçsin. Ama kadın bu işi kafasına koymuş, O'nu tahrik etmeye çalışıyordu.
-Gözlerin ne kadar güzel ey Yusuf!
-İnşallah bu gözlerle Allah'a bakmak nasip olur.
-Kaldır bir kere de bana bak!
-Allah'a bakamamaktan ve ebedi ağlamaktan korkarım, bakamam.
-Benim ne demek istediğimi çok iyi anlıyorsun, ben sana yaklaştıkça sen benden kaçıyorsun. Neden böyle davranıyorsun?
-Rabbime yaklaşmak için senden uzaklaşmaya mecburum.
-Sözü uzatma gel yorganımın altına gir!
-Allah'tan korkarım, böyle bir iş yapmaktan O'na sığınırım! Hem yorgan beni Rabbimden gizleyemez!
-Seni cellatlara teslim ederim, zindanlara attırırım.
-Kardeşlerim de kuyuya atmışlardı, önemli değil. Hapishane ve cellatlar senin bu davetinden daha iyidir. Çünkü sen beni harama çağırıyor, Rabbime isyana davet ediyorsun."
Fatıma binti Abdullah anlatıyor:
Ben Resulullah'ın doğumunda oradayadım. O gece evde neye baksam onun nurlandığını, evin nurla dolduğunu gördüm. Ve yıldızlar adeta yere sarkmışlardı, sanki düşecek gibiydiler.