Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa Satı Bey

Mustafa Satı BeyVatan Fikri ve Terbiyesi yazarı
Yazar
7.0/10
1 Kişi
11
Okunma
6
Beğeni
996
Görüntülenme

Mustafa Satı Bey Gönderileri

Mustafa Satı Bey kitaplarını, Mustafa Satı Bey sözleri ve alıntılarını, Mustafa Satı Bey yazarlarını, Mustafa Satı Bey yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Manalar için cümleler kalıplar mesabesindedir. Denizden su almak için kullanılan kaplerin kimi altından, kimi gümüşten, kimi sadeften, kimi camdan, kimi çömlekten olup bunların içindeki su haddizatında bir ve aynıdır. Kapların vasıfça iyi olmaları, suyun farklı oluşundan değil, içine su doldurulan kapların cins itibariyle farklı oluşundan ileri gelmektedir. Lisan ve belâgattaki durum da aynen böyledir.””
Sayfa 472Kitabı okudu
2 “Yapmış olduğumuz tespitlerin hepsinden âşikâr bir surette ortaya çıkmıştır ki, tüm tekliflerden maksat, nefste köklü bir melekenin vücuda gelmesidir. Bundan, zaruri bir bilgi hâsıl olur. Tevhid işte budur. İmani akide denilen ve saadetin kazanılmasına esas teşkil eden şey de budur.”*
Sayfa 422Kitabı okudu
Reklam
“İnsan fiillerini yasaklama veya yerme veya bunların terk edilmesini teşvik etme hususunda Şâri'in esas maksadı bu tür fillerin tamamiyle ihmal edilmesi veya köklerinin kazınması ve fulın vücuda gelemsine esas teşkil eden (beşeri) kuvvetlerin büsbutun muattal hâle getirilmesi değildir. O'nun bundan maksadı bu tür filleri ve kuvvetleri hak olan hedeflere yöneltmek içın son haddıne kadar gayret sarfetmektir. Ta ki sonuçta bütün maksatlar hak ve tek hedef hâle gelsin.”*
Sayfa 410Kitabı okudu
“Denebilir ki ezberlenen metinleri, zihin bunların rengini aldıktan sonra maddi izlerinin silinmesi için unutmak da şiirde şarttır.” Bu düşünce önce şuna işaret eder: Bol bol yapılan ezberden sonra, bu ezber unutulduktan sonra bile zihinde ve hafızada bilinçaltı bir iz kalır. Sonra şu husus önem taşır: Sözü edilen bilinçaltındaki iz edibin (ve şairin) amacına son derece uygundur. Zira hatırda aynen kalan şiir, şairi taklide sevk edebilir, bu da onun özgün olmasını engeller. Ancak zihin ezber metinlerin rengine boyanmasından ve bu metinler zihne iyice nakşedildikten sonraki unutma hâlidir ki, eğitimden gelen (yönlendirici ve belirleyici)izi terk etmiş, unutulan ezber tarzı üzerine başarılı şiir söyleme imkânına kavuşmuş, netice itibariyle özgün olmak için geniş bir saha açılmış olur. Söz konusu düşünceler, şiir sahası dışında eğitimle ilgili pek çok hususlara da uygun düşer. Hatta kültüre ilişkin her hususa uygun düşer. Çağdaş düşünürlerden biri kültürü: “Kişinin, öğrendiklerini unutmasıdır.” biçiminde tarif eder. Aşikârdır ki ilk bakışta çok tuhaf görünmesine rağmen bu tanım, büyük ölçüde gerçeği yansıtmaktadır.
Sayfa 379Kitabı okudu
1. İbn Haldun, “İlim öğretimi sanatlar türündendir” başlığını taşıyan bölümde öğretim kavramını ve bunun amacını daha ayrıntılı olarak ele almaktadır (VI, 8, s. 430). Öğretimin hedefi sadece anlama ve belleme değildir. O, yalnız ezberle gerçekleşmez. Gerçekleşmesi için ilimde ve öğretimde faaliyette bulunmayı sağlayan bir meleke oluşturması lazımdır. O hâlde öğrencinin ilimde maharet kazanması, söz sahibi olması ve ona hakim olması (VI, 38, s. 430), bu konuda tartışmalara girme ve eleştiriler yapma gücüne ermesi icap eder (VI, 18, s. 432). Bu da o ilmin ilke ve kurallarını ihata eden bir melekenin hâsıl olması, meselelerinin kavranması, esaslarından ayrıntılarının çıkarılmasıyla hâsıl olur (VI, 8, s. 437). İbn Haldun bu melekeye “ilim melekesi” adını vermekte (VI, 8, s. 432) ve bunun sadece ilmin konularını ezberlemekle, hatta bu konuları anlamak ve bellemekle hâsıl olmayacağını, bunun hâsıl olabilmesi için o ilmin konuları üzerinde konuşma, tartışma ve fıkir alışverişinde bulunma seviyesine (müzakere, münazara, diyalog) gelinmesini şart koşmaktadır. Çünkü fikir alışverişinde bulunan ve tartışma yetili olma melekesi “fikir yürütme” ve ayrıntıları, esaslardan çıkarma melekesini doğurur.
Sayfa 360Kitabı okudu
“Hiç şüphe yok ki ilim alma ve bunu anlama kabiliyeti peyderpey ortaya çıkar. Başlangıçta öğrenci, nadir hâller dışında genellikle anlamaktan aciz bir hâlde bulunur. Nadir hâllerde de konuları zihne yaklaştırma, özet olarak verme ve somut örnekler gösterme yoluyla anlar. Sonra söz konusu ilim dalının meseleleriyle haşır neşir olarak bunları tekrarlayarak, bunları yaklaşık olarak bilme mertebesinden bunun üstündeki tam bilme mertebesine çıkarak yetenek azar azar ama sürekli olarak gelişir” (VI, 38, s. 534).
Sayfa 356Kitabı okudu
Reklam
İbn Haldun sanatın mahiyetini: “Sanat ameli-fikri bir husustaki melekedir.” sözüyle tanımlar (Mukaddime, s. 399). Nitekim ilme bakışını da: “Belli bir ilimde mâhir olmak, o ilmin ilke ve kurallarını ihata etme hususunda bir melekenin hâsıl olmasıdır.” sözüyle açıklar. O, ister bedenle, ister beyinle ilgili olsun, bütün melekelerin öğretime muhtaç olduğuna inanan biri olarak der ki: “Bundan dolayı her ülkede ve her kuşakta, gerek ilim gerekse sanatla ilgili olsun, ünlü hocalara varan öğretim senedine (eğitimöğretim zincirine) itibar edilmiştir” (VI, 8, s. 396).
Sayfa 349Kitabı okudu
“Nesnelerin insana en uygunu ve konumunun ahenginde mevcut kemali idrak etmeye en yakın olanı insan şekli olduğundan onun hatlarında ve seslerindeki güzelliği ve zarifliği idrak etmesi fıtratına en yakın olan idraklerdendir. Bunun için her insan doğası gereği görünen veya işitilen türden güzelliğe düşkün olur. Seslerdeki güzellik seslerin ahenkli (melodik) olması rahatsız edici olmamasıdır. Bunun sebebi seslerin pest, tiz, yumuşak, sert, kalın ve vurgulu gibi birtakım keyfiyetlerden ibaret olmasıdır. Ondaki harmoni seslere güzellik kazandırır” (s. 385).
Sayfa 336Kitabı okudu
“İnanç konularında hâl (uygulama) ile bilgi arasındaki fark aynı zamanda bilgi ile (onu nitelik edinme) arasındaki farktır” der. Bunu da şöyle açıklar: “Pek çok insan bilir ki yetime ve zavallılara acımak Allah Teâlâ'ya yakın olma hâlini kazandırır ve özendirilen bir şeydir. Bunu söyler, kabul eder ve şeriatta dayandığı delilleri de anlatır. Oysa o, ihtiyaç içinde kıvranan bir öksüzü veya zavallıyı görse, merhametle onu okşamak, bunun devamı olan ilgilenmek, sevgi göstermek ve yardımda bulunmak bir yana hemen oradan sıvışır, böyle bir şeye girişmekten kaçınır. Bunun yegane sebebi o kimsenin yetime merhamet etmenin sadece bilgisine sahip olması, onu yaşama ve nitelik edinme özelliğine (hal-i ittisaf) sahip olmamasıdır. Öyle kimseler de vardır ki zavallılara (düşkünlere) merhamet göstermenin bilgisine sahip olur, bunun Yüce Allah'a yakınlığın sebebi olduğunu kabul eder de bunun ilerisinde bir mertebede bulunur: Bu da merhameti huy hâline getirme ve onun melekesini kazanmadır. Bu kişi ne zaman bir öksüz görse hemen ona koşar, onu okşar, elbiselerine şefkatla el sürer, bunları yapmamaya, engel olunsa bile sabredemez. Sonra elinde avucunda bulunan şeyle ona yardımcı olur” (s. 425).
Sayfa 332Kitabı okudu
“Öğretimde, sanatlarda ve diğer normal hâllerde edinilen güzel melekeler insan aklının daha işlek, fikrinin daha parlak olmasını sağlar. Bunun sebebi de nefste oluşan melekelerin çokluğudur. Çünkü daha evvel de belirttiğimiz gibi nefs, idrakler ve ona bağlı olan melekelerle geliştiğinden üzerindeki ilmi etkiler sebebiyle insanların zekâları artar” (s. 399).
Reklam
b) İbn Haldun, başlığını “sanatlar, özellikle de yazarlık ve hesap, bunlarla uğraşanların zekâsını geliştirir” biçiminde tespit ettiği özel bir bölümde bu meseleyi ele alıp açıklar ve bunun sebeplerini şu biçimde tahlil eder: “İnsanda nefs-i nâtıka sadece kuvvet hâlinde bulunur. Bunun kuvveden fiile çıkışı önce duyulur âlemden yeni yeni
Sayfa 215Kitabı okudu
Geçim yolu, İbn Haldun'un açıklamasına göre iki önemli psikolojik işlev sayesinde tabiat ve karakterler üzerinde etkili olmaktadır. Bunlardan birincisi kaynaşma ve alışma (ülfe-itiyad) İkincisi uğraşma ve tekrarlamadır (mümarese-terrin) 2) İbn Haldun kaynaşma ve alışmanın insan tabiatı üzerindeki tesirini şu ifadelerle tespit etmektedir: “İnsan nefsi bir şeyle ülfet etti mi, o şey onun yaratılışına ve yapısına dâhil olur” (s. 83). “İnsan bazı hâllere ülfet edince bunlar onun huyu, melekesi ve adeti olur, tabiatı ve cibilliyeti yerine geçer” (s. 114). b) Uğraşma ve tekrarlamanın insan kabiliyetlerini artırmadaki tesirini İbn Haldun şu ifadelerle tespit etmektedir: “Füllerin etkileri mutlaka nefse avdet eder” (Nefsin niteliği hâline gelir) (s. 359). “Zekâ (kariha, yetenek) meme gibidir; sağıldıkça artar, terk ve ihmal edilince kurur” (s. 528). “İlimler ve sanatlar düşünceyi daha fazla geliştirir. Nefs üzerinde tesirli olan her sanat, ona yeni bir düşünce kazandırır” (s. 389). Geçim tarzı, bu iki psikolojik işlev sayesinde bazı özel tabiat ve karakterler doğurur.
Sayfa 210Kitabı okudu
“Hikmette (ve fizik ilminde) sabit olan hususlardandır ki: Neşe ve sevincin tabiatı hayvani ruhun yayılmasından ve dağılmasından, üzüntünün tabiatı ise tam bunun tersine bu ruhun tutukluk hâlinde olmasından ve yoğunlaşmasından ibarettir. Aynı şekilde ispatlanmış hususlardandır ki: Isı havayı ve buharı genleştirir, onda aralıklar meydana getirir, hacmini artırır. Bu yüzdendir ki, ısının hayvani ruhun genleşmesine yol açtığını görmekteyiz. Bundan da nefste neşe ve sevinç doğmaktadır.”
Sayfa 202Kitabı okudu
İbn Haldun, eğitim ve öğretim konusunda da taklidin etkisini gözönünde tutar, “İlim tahsil etmek için sefere çıkıp hocalarla görüşmek öğrenimin daha çok mükemmel olmasını sağlar” başlığını taşıyan bölümde bu konudaki görüşünü tam bir açıklıkla ifade eder: “Bunun sebebi şudur: İnsanlar bilgilerini, huylarını, tuttukları yolları, benimsedikleri faziletleri bazen öğretim ve ders yoluyla, bazen de taklit ve telkin yoluyla doğrudan alırlar. Ancak doğrudan temas ve telkin yoluyla kazanılan melekeler çok daha sağlam ve köklü olur” (s. 509).
Sayfa 181Kitabı okudu
Harcamaların artmasını ve israfın umumileşmesini açıklarken der ki: “Mülkün büyümesi lükse yol açar. Bu sebeple masraflar çoğalır. Netice itibariyle sultanın ve hanedanlık mensuplarının masrafları umumiyetle büyük rakamlara ulaşır. Hatta bu hâl şehir halkına da sirayet eder. Bu vaziyet tebaa arasında da yayılır. Zira halk hükümdarlarının dini (ve gidişatı) üzeredir (s. 364).
Sayfa 180Kitabı okudu
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.