Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa Uluçay

8.2/10
13 Kişi
65
Okunma
6
Beğeni
1.487
Görüntülenme

Mustafa Uluçay Gönderileri

Mustafa Uluçay kitaplarını, Mustafa Uluçay sözleri ve alıntılarını, Mustafa Uluçay yazarlarını, Mustafa Uluçay yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Olaylar vardır ki, sefihleri mutlu eder; basiret sahipleri ise onun akıbetinden korkar.
Müslüman fatihler, bir beldeyi fethe giderken mutlaka yanlarında gayrimüslim halklara İslam'ı anlatacak âlimler de götürürlerdi. Bu da fetihlerin gayesinin aslında "kalpleri ve akılları fethetmek, İslam'a açmak" olduğunun açık bir belgesidir.
Reklam
İslam askerlerinin sayısı az, elbiseleri sade fakat inançları oldukça güçlü idi.
Bilmiyorlardı ki İslam bir beldeye girdiği zaman, belde sakinlerinin de akıl ve kalplerine nüfuz eder, hiçbir kuvvet o nuru kalp ve gönüllerden kolay kolay sökemezdi.
Endülüs’ün Benzerlikleri
“Eski coğrafyacıların anlattıklarına göre, Endülüs; toprağı cömert, ovaları verimli, su kaynakları zengin, iklimi ılıman, yaz kış meyvesi eksik olmayan, nadide bitkilerin bulunduğu bir ülkeydi. Endülüs; topraklarının verimliliği bakımından Suriye’ye, ikliminin ılımanlığıyla Yemen’e, deniz ürünlerinin çokluğuyla Aden’e, meyveleriyle Mısır’a, değerli taş ve madenleriyle Çin’e, güzel kokulu ıtriyatı ve müzeyyen çiçekleriyle Hindistan’a benzetilirdi. Bu ülke, sonraki yüzyıllarda kendisinin bağrında yetişecek olan ‘𝙂ü𝙫𝙚𝙧𝙘𝙞𝙣 𝙂𝙚𝙧𝙙𝙖𝙣𝙡ığı’ kitabının yazarı, büyük edip İbn Hazm’a şu mısraları söyletecekti: ‘Ç𝙞𝙣’𝙞𝙣 𝙢ü𝙘𝙚𝙫𝙝𝙚𝙧𝙡𝙚𝙧𝙞 𝙫𝙖𝙧𝙨ı𝙣 𝙚𝙡𝙡𝙚𝙧𝙞𝙣 𝙤𝙡𝙨𝙪𝙣. 𝙔𝙚𝙩𝙚𝙧 𝙠𝙞 𝙀𝙣𝙙ü𝙡ü𝙨’ü𝙣 𝙮𝙖𝙠𝙪𝙩𝙪 𝙗𝙚𝙣𝙞𝙢 𝙤𝙡𝙨𝙪𝙣”.
Andalucia
“İşte Ukbe bin Nâfi, 682 yılında, yani hicretten 62 yıl sonra, ordusuyla bu Karanlıklar Denizi’ne kadar ulaştı. Afrika Kıtası’nın kuzey ucundaki sahil şehri Tanca’yı barış yoluyla fethetti. Bindiği atını, başka bir rivayete göre devesini, Atlas Okyanusunun dalgalarına sürerek şöyle dedi: ‘Ya Rab! Şahit ve nazırsın ki, eğer şu deniz engel olmasaydı, Zülkarneyn gibi daha nice ülkeler fetheder, senin adını daha da uzaklara taşırım.’ Ukbe bin Nâfi’nin ulaşamadığı Kuzey Afrika’nın karşısındaki bu ülke, Târık bin Ziyâd’ın fethinden sonra ‘Endülüs’ (Andalucía) adını alacak olan ‘İspanya’ idi…”
Reklam
Cebelitarık’taki Herkül Sütunları
“Eski tarihlerde ‘Atlas Okyanusu’na ‘Bahrü’z-Zülumât’ yani ‘Karanlıklar Denizi’ denilirdi. Zira bu denizdeki dağlar gibi dalgalar sebebiyle gemiler daha ileriye gidemezdi. Hatta, İslam öncesi denizcilik ve keşif faaliyetlerinde, rivayete göre, Afrika ve Avrupa kıtalarının her iki yakasında Cebelitârık Boğazı’nı belirleyip sınırlayan Calpe ve Abila çıkıntıları üzerine inşa edilmiş olan ‘Herkül Sütunları,’ gidilebilecek son nokta olarak kabul edilirdi.”
İslam’ın mesajlarının yayılması
“İslam’ın mesajı, Hira’dan bütün yeryüzüne taşındı. İslam sadece sultanların seferleriyle değil, asıl bu seferlere katılan âlimlerle, mürşitlerle yayılıyor ve kök salıyordu. Mesela, Gazneli Mahmut’un yanında büyük astronomi ve tıp bilgini El-Birûnî vardı ve onun bilgeliği sayesinde İslam, Hindistan ufuklarına ulaştı…”
Yazarın, kitabı ‘Annesinin Seccadesi’ne benzetmesi
“Bu kitapta birçok alıntılar, derkenarlar göreceksiniz. Bu alıntıların künyelerini dipnotlarda gösterdim. Yüzlerce pasaj, anekdot belli bir teknik ve üslup bütünlüğü içinde bir araya getirilmiş, telif edilmiştir. Kitabımı bu yönüyle ‘Annemin Seccadesi’ne benzetiyorum. Küçüklüğümde anneciğim, kullanılmaz durumdaki elbiselerden, kumaş parçalarından bizlere çantalar, kıyafetler yapar, bunlardan da arta kalan parçaları birbirine ekleyerek diker ve rengarenk seccadeler yapardı. Birçok çeşit kumaş ve değişik renklerden oluşan bu seccadeler, bende hep ‘terkip ve telif’ fikri uyandırmıştır. Bu kitap da birçok renk ve desenden oluşan ve kelimelerin tam da sözlük anlamına uyan bir ‘terkip* ve telif’tir.** Zira terkip*; birkaç şeyi birleştirip yeni bir şey meydana getirme; telif** de; bir araya getirilen unsurları uzlaştırma, uyumlu hâle getirme, demektir. Eskiler bu sebepten ‘kitap yazana’, ‘yazar’ değil, ‘’müellif’*** derlerdi.” ***müellif: bir araya getiren, uyuşturan, uzlaştıran. ~ Dr. Mustafa ULUÇAY ~
Sayfa 14 - Önsöz’den…Kitabı okudu
Edebiyatımızın ilk Endülüs konulu kitabı
“Endülüs hakkında yazılan kitapların sayısı bir kütüphaneyi dolduracak kadar çoktur. Bizde ise Endülüs konusu ne yazık ki uzun yıllar nisyan perdesi altında kalmış, ihmal edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu zeval yıllarını yaşarken, Tanzimat edebiyatçılarından Ziya Paşa’nın Fransız yazar Viardot’tan tercüme ettiği ‘Târih-i Endülüs’ kitabıyla bu konu ilk defa edebiyatımıza ve düşünce dünyamıza girmiştir…”
Sayfa 11 - Önsöz’denKitabı okudu
Reklam
Kurtuba’nın yedi hikmet nehri
“Rahibe yazar Hrosvitha kitaplarının birinde, Endülüs’ün başşehri Kurtuba’dan ‘Batı’da parlayan dünyanın ışıltılı incisi,’ diye söz eder ve şunları söyler: ‘İsmi Kurtuba olan bu şehir, özellikle sahip olduğu yedi hikmet nehri - bunlar gramer, belagat, mantık üçlüsü; geometri, astronomi, matematik ve müzik dörtlüsüdür - ve sürekli zaferleri ile göz kamaştırıyordu.”
Sayfa 11 - Önsöz’den…Kitabı okudu
Bir insan hiçbir şeyin ve hiçbir kimsenin etkisi altında kalmadan sadece kendi akıl ve duygularıyla Rabbini bulabilir mi?
Sayfa 6 - Uğurböceği yayınlarıKitabı okudu
96 syf.
10/10 puan verdi
Issız Adada Bir Çocuk çağımıza ilham veriyor.
Günümüzden yıllar önce İbn Tufeyl tarafından yazılmış eser. Robinson’un hikâyesinin bu eserden ilham alınmış olabileceğini düşünüyorum . Belirgin özellikleri ile bu kitabı çocuk, genç ve yetişkinler tefekkür anlamında okuyabilirler.
Hay Issız Adada Bir Çocuk
Hay Issız Adada Bir ÇocukMustafa Uluçay · Uğurböceği Yayınları · 017 okunma
83 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.