Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Necmettin Kızılkaya

Necmettin Kızılkayaİslam Hukukunda Külli Kaideler yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
Editör
3.3/10
3 Kişi
11
Okunma
4
Beğeni
1.395
Görüntülenme

Necmettin Kızılkaya Gönderileri

Necmettin Kızılkaya kitaplarını, Necmettin Kızılkaya sözleri ve alıntılarını, Necmettin Kızılkaya yazarlarını, Necmettin Kızılkaya yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vaad her ne kadar önemli bir ahlâki prensip olsa da bunun doğurduğu hukuki sorumluluklar ile uhrevi sonuçları birbirinden ayırt edilmiştir. Vaadin yerine getirilmesi ahlâki ve uhrėvi bir sorumluluk olarak görülmektedir. Bu nedenle sözünde durmamanın dünyevi bir müeyyidesinden söz edilmez. Zira söz veren kişi başkasına bazı işleri yapacağı yönünde beyanda bulunur ve bu beyanıyla kendisini bağlar. Ancak bazı durumlarda vaatte bulunmanın hukuki sonuç doğurduğu da kabul edilir. Bu durumlar genel olarak vaat sebebiyle başkasının bir yükümlülük altında girmesi veya çeşitli masraflar yapması ile vaadin yerine getirilmemesine bağlı olarak bir zarara uğraması halleridir.
Söz ile ilgili bu vurgu Müslüman toplumların ürettiği bütün bilgi alanlarına sirayet etmiş ve söze bağlılık her alanda temel bir ahlakı prensip olarak kabul edilmiştir. Bu durum hukuki ve iktisadi alanlar için de önemli bir ilke olmuştur.
Reklam
Sözleşme kurulup borcun ödenme vakti geldiğinde alacaklı olan kişi alacağını kefilden de asıl borçludan da isteme hakkına sahiptir. Kefil borcu ödedikten sonra asıl borçluya rúcu ederek yapmış olduğu ödemeyi talep eder (Serahsi, 1993, s. 160-176)
Kefalet sözleşmesi kefilin iradesiyle kurulduğu için kefil açısından bağlayıcıdır.
Mecelle kefaleti "bir şeyin mütalebesi hakkında zimmeti zimmete zammetmek" şeklinde tanımlamaktadır (Mecelle md. 612).
Rehin malı elinde bulunduran kişi, o maldan istifade hakkına sahip olamaz. Zira alacaklı olan kişi, rehin malın menfaatine sahip olmayıp alacağını garanti altına almak için onu elinde bulundurmaktadır. Dolayısıyla rehin alınan malı kullanma ve ondan istifade hakkına sahip değildir (el-Hafif, 2011, s. 554).
Reklam
Rehin alınmasının temel gerekçesi, borçlunun borcunu ödemesini sağlamak olduğundan söz konusu borç, vadesinde ödenmediği takdirde rehin alınan varlık/mal borca karşılık olarak tahsil edilir. Bunun mümkün olabilmesi için de rehin verilen malın, icab etmesi halinde satılıp paraya veya mala çevrilip borcun ödenmesini sağlayacak bir varlık olması gerekir. Bu nedenle rehin olarak verilen malın sözleşme esnasında mevcut, mütekavvim ve teslim edilebilir olması gerekir.
Rehin
Rehin, bir varlığın, bir alacağın teminan kılınmasıdır.
Şahsi ve ayni teminat
Teminat kavramından kasıt bir borcun/alacağın garanti altına alınmasıdır. Farklı sebeplerle sözleşme yapan birey veya kurumlar sözleşmeden kaynaklanan alacaklarını garanti altına alma yönünde bazı tedbirler alırlar. Bu tedbirler esas itibariyle şahsi ve ayni teminat olmak üzere iki şekildedir. * Şahsi teminat, bir alacağın/borcun, sözleşmenin tarafları dışında üçüncü bir şahıs tarafından garanti edilmesi halinde söz konusu olur ki bunun en yaygın örnegi kefarettir. *Buna karşılık alacak/borç herhangi bir malın kıymetiyle garanti altına alınıyorsa bu durumda ayni teminattan söz edilir ki bunun en tipik örneği rehindir.
Sayfa 83 - 35 Sözleşmelerde ne tür teminatlar (garantiler) verilebilir?Kitabı okudu
İlliyet rabıtası (nedensellik bağı)
Tarafın kusurunun zarara yol açtığını söylemeyi gerektirecek bir nedensellik bağının bulunması gerekir. İslam hukukunda illiyet rabıtası olarak ifade edilen bu durum, bir tarafın, sözleşmenin gereği olarak yerine getirmesi gereken edimi ifa etmeyip bu fili ile karşı tarafı zarara uğrattığını somut olarak tespit edebilecek bir nedenselliğin bulunmasıdır. (Karaman, 1991, s. 419-435) Bu tür bir nedensellik kurulduğu takdirde akdi/sözleşmesel sorumluluktan söz edilir ve kusurlu tarafın sözleşmenin diğer tarafını uğrattığı zararı tazmin etmesi gerekir.
107 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.