Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nevzat Evrim Önal

Nevzat Evrim ÖnalBilmiyorlar, Ama Yapıyorlar yazarı
Yazar
Editör
9.6/10
18 Kişi
58
Okunma
11
Beğeni
1.495
Görüntülenme

Nevzat Evrim Önal Sözleri ve Alıntıları

Nevzat Evrim Önal sözleri ve alıntılarını, Nevzat Evrim Önal kitap alıntılarını, Nevzat Evrim Önal en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ne gülüyorsun?" diye sormuştu Horatius seyircisine; "değiştir isimleri, anlatılan senin hikâyendir!"
Sayfa 134Kitabı okudu
Üzerinde seksen milyon insan yaşayan ülkenin kaderini cebir ve yalanla ele geçirmiş gerici çete kendi ikbaline mahkûm ettiği sermaye çıkarları için ülkeyi iç ve dış savaşa kadar sürüklemeye hazır görünürken, ne güvencesi? Her yıl 2 bine yakın işçinin iş cinayetlerinde öldüğü, iki katından fazlasının trafik kazalarında can verdiği, kadın cinayetlerinin, ensest ve pedofil sapıklığın ayyuka çıktığı bu yeryüzü cehenneminde, ne geleceği?
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
3/3
1965 yılında, Polinezya'da bir ada olan Tonga'da bir grup çocuk okuldan kaçmak için bir tekne çaldılar. Ancak çıktıkları deniz yolculuğunda fırtınaya kapıldılar ve sekiz gün açık denizde sürüklendikten sonra insansız bir adada mahsur kaldılar. (…) Ne birbirlerini öldürdüler, ne de birbirleri üzerinde baskı kurmaya çalıştılar. Onun yerine adaya çıkmadan önce denizde mahsur kaldıkları günlerde hindistancevizi kabuğunda yağmur suyu toplayıp paylaştılar, adada yaktıkları ateş sönmesin diye sırayla başında durdular, hatta içlerinden biri bacağını kırdığında onun işlerini üstlenip tedavisini gerçekleştirdiler ve bir yılı aşkın süre boyunca dayanışarak hayatta kaldılar. Sonunda kurtarıldılar ve sağ salim evlerine döndüler.
2/3
Okumamış olanlar için kısa özet: Öykü dünya çapında sürmekte olan bir savaş sırasında geçmektedir. Aralarında yaş farkı olsa da henüz hiçbiri ergenliğe girmemiş bir grup çocuk bir adaya düşer ve bir yandan hayatta kalmaya çalışırken bir yandan da içlerinde çatışmaya başlar. Kendilerince bir demokrasi inşa etmeye çalışsalar da daha saldırgan olanlar çeteleşerek, zayıfları dışlayarak ve şiddet uygulayarak hayatta kalma araçlarını ele geçirirler. Ayrıca "Domuzcuk" lakabı takılan şişman, gözlüklü çocuğu öldürür; birlik ve uzlaşı sembolü olan deniz kabuğunu da kırarlar. Nihayetinde çocuklar bir savaş gemisi tarafından kurtarıldıklarında, gördüklerinden dehşete düşen subayın şaşkınlığıyla, analoji tamamlanmış olur: İnsan daha doğuştan başka insanlara şiddet uygulamaya ve üzerlerinde baskı kurmaya meyillidir, bu "insan yüreğinin karanlığı" karşısında uygar insanlar olarak dehşete düşebiliriz, ama hüngür hüngür ağlamak ya da utanç içinde başımızı eğmekten başka yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur. Kendine üzülmeye meraklı orta sınıflar için etkileyici bir öykü kuşkusuz. Ne var ki, gerçekler en etkileyici öyküyü bile, eğer yanlış ise, sonunda boşa düşürür.
Sayfa 41
Bir insan hayatını esasen emeğini ücret karşılığı satarak kazanıyorsa o kişi işçidir. İnsanın işçi olması için sefil olması şart değildir; işçinin mülksüzlüğü sermayesizliktir.
...Umudu bırakıp mucizelere bel bağlamak insanlıktan sıdkını sıyırmak demektir; çünkü umut insana rol biçer, mucize ise hiçleştirir. “Bu karanlıktan biz, kendi ellerimizle kurtulacağız” demektir umut etmek.
Sayfa 122 - YazılamaKitabı okudu
Reklam
Bitmesi gereken kafasızlık: "En fakir adamın bile cep telefonu var." O telefonlar kişisel iletişim aracı değil sisteme bağlantı terminali, insanlar alamasa bedava dağıtmaları gerekirdi.
Sayfa 230Kitabı okudu
(…) özgürlük isteniyorsa, dinin sadece siyasi iktidarı değil, her bireyin katılmak zorunda olduğu toplumsal yaşantıyı tahakküm altına alması, laiklik vasıtasıyla engellenmelidir. Özgürlüğün teminatı budur. Liberaller, “sınırsız din özgürlüğü” saçmalığı ile sünni islama kendisine aykırı her şeyi ezip yasaklayacak gücü verdi.
Sayfa 201Kitabı okudu
Koçzade Vehbi, Marsilya'dan ithal ettiği kiremitleri devlete satarak zengin oldu. Hatta Erol Toy'un anlattıklarına bakılırsa, devletle ilk ilişkisi, yeni açılacak Büyük Millet Meclisi'nin çatısını kapatmak için bulunamayan kiremitleri köylülerin çatılarından üçe alıp devlete otuz üçe satmasıyla kuruldu.
Nasıl ki bir kişi hakkında, kendisi için taşıdığı fikre dayanılarak bir hüküm verilemezse, bir altüst oluş dönemi hakkında da, bu dönemin kendi kendini değerlendirmesi göz önünde tutularak bir hükme varılamaz.
Sayfa 57 - Karl Marx, Ekonomi Politiğin Eleştirisine KatkıKitabı okudu
252 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.