Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nida Dergisi

Nida DergisiNida Dergisi - Sayı 185 dergisi
Dergi
10.0/10
3 Kişi
5
Okunma
6
Beğeni
1.022
Görüntülenme

Nida Dergisi Sözleri ve Alıntıları

Nida Dergisi sözleri ve alıntılarını, Nida Dergisi kitap alıntılarını, Nida Dergisi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"... Akıl, etken ve edilgen bir şekilde yaratılmıştır.Allah karşısında edilgen boyutu öne çıkmalıdır. Vahyin hayat bulması, ete kemiğe bürünmesi ve seküler anlayışın son bulması için ise vahyi yüklenerek etken konumda bulunması gereklidir."
Sayfa 27
Şiddetin yayılmasına aracılık etmek, artık kendine rahatsızlık verenlerden kurtulmak ve vicdanı rahatlatmak için bir araçtır. Görev yerine getirilmiştir; artık rahat rahat eğlenceli bir programa zaman geçitlerinde akmaya ya da video izlemeye geçilebilir.
Mahmut Sami ZiniKitabı okudu
Reklam
Günümüzde her tür medya toplumsal düzeni "şiddet" bazlı kurguladığı için artık, şiddetin faili de şiddete maruz kalan da sunumun bir parçası olarak izleyicilerinin kişilikleriyle özdeşleştirilebilir durumdadır. Şiddetin görsel sunumu, kanıksamayı ve yanılsamayı meydana getirerek kendi başına bir şiddet hâline geliyor. Vicdani rahatlama sağlayan ve temelde ne kadar izlendiği, beğenildiği ve paylaşıldığı ile değeri ölçülebilir bir metâ olarak sanal pazara sunuluyor. İmza kampanyalarıyla, etiketlemelerle, e protestolarla popüler Liiği artan/arttırılan tepkiler, tıklayarak sorumluluğunu yerine getiren insanın asli sorumluluğuna karşı en temel şiddet eylemini ortaya koyar. Gerçeklikten kaçan ve göründüğü kadar var olduğuna inanan insan, yeniden tanımladığı “sağduyu” ile her geçen gün fıtratına daha çok yabancılaşır ve yalnızlik duygusu ile sorumlu olduğu dünyayı sanallaştırarak mesuliyetinden uzaklaşmaya başlar.
Mahmut Sami ZiniKitabı okudu
Sanatı, modernlik ve onun soysuz bir devamı saydığım post/ultra-modernliğe tavrı açısından, üç yaklaşıma indirgemek mümkün gibi geliyor. Nietzsche'nin "Çöl büyüyor vay haline çöllere gebe olanın!” çığlığına yaklaşım açısından, birinci yaklaşım, o çölün içinde yaşayıp bir çöl yaratığına dönüşmenin biçimi... İkinci yaklaşım, çölü olabildiğince tüm unsurlarıyla ifşa ettiği halde, o çölden nasıl kaçılacağını bilmeyenlerin yaklaşımı... Üçüncü yaklaşım da, çölün farkında olan, gerektiğinde onu ifşa eden; ama oradan çıkış yolu arayan ve de bulanların yaklaşımı... İlk yaklaşım, Hollywood sineması ve dünyadaki ana akım sinemanın kahir ekseriyetinde gördüğümüz yaklaşımdır. Şiddet, bu tür sinema biçimlerinde, «çölü» yeniden üretmek için verilen «haklı savaşlar» gibi inşa edilir. Bu anlamda modernliğin düşünsel ve biçimsel formlarının, dram kalıpları altında ve devamlı yeni «çatışma» biçimleri bularak yeniden üretilmesi.
Enver GülşenKitabı okudu
Baudrillard, hazzın, baştan çıkarmanın ve tüketimin egemen olduğu kapitalizm ile şiddet arasında bağ kurar. Gereksinimleri mazeret olarak kullanan kapitalist süreçte gereksinimleri mümkün olduğunca baskı altında tutmamak gerekir (Baudrillard, 2009: 88). Ona göre üretim-tüketim coşkusunun göstergesi şiddet içerikli oyunlardır. Kültürel içeriğe sahip şiddet, zamanla çok büyük bir dünya olan üretim dünyasının çıkmasına neden olmuştur. Belirlenmiş, analitik, özgürleştirici, diyalektik, enerjetik ve katartik bir şiddet, toplumsala yön veren ve sonunda toplumsal alanın bütünüyle tıkanmasına yol açan bir şiddettir (Baudrillard, 2011a: 49-50, 108).
Ahmet DağKitabı okudu
22
"...yüce Allah'ın ruh üfleme olayını fıtrat edinme, esmanın öğretilmesini de vicdanın bir öz olarak yapıya yerleştirmesi..."
sayı 147
Reklam
Bilgi, bilginin sahibi ve üzerinde geliştiği ortamın fıtrat kodlarını doğru okuma, meselenin bir yüzüdür ve önemlidir. Ancak asıl önemli olan varlık-bilgi ilişkisini kopuk ve hele karşıt olarak görmemek; varlığı! 'varlığı var edenin niçin var ettiği (kulluk) konusunun unutturulmasına müsaade etmemektir. Birincisi kendi uzayında asli iken, ikincisi o uzayın da içinde yer aldığı esas merkezi konudur. Bu durumda asılın asılı diyebileceğimiz mesele anlaşılmadığı sürece, arızi diyeceğimiz 'bilgi fenomenini anladık' demek, sadra şifâ cevabı bulmaya yetmeyecektir.
Ramazan AyçiçekKitabı okudu
Kalbe bağlı olan manevi kuvvelerimiz gelişince insaniyet ozelliklerimizle doğrudan ilişkili olduklarından önce akıl ve bilgi melekelerimizi ıslah ederler. Bu melekelerimiz de doğrudan beşeriyet ve hayvaniyet melekelerimizle irtibatlı olduklarından bunları sevk ve idare altına alırlar. İşte insan fıtratında gizli duran şiddetin zabt u rabt altına alınması buradan hareketle mümkündür.
Prof.Dr.Alparslan AçıkgençKitabı okudu
Bergman filmlerindeki temel çatışma bu iki zıt karakterde özetlenmiştir adeta. Hayatı boyunca Tanrı'ya inanmak ya da inanmamak arasında gitgeller yaşamış bu büyük sanatçının sanatındaki en derin yönler de, eksik yönler de bu inanç bunalımı ile açıklanabilir. Tanrı fikrinin kendi sanatının merkezi konusu olduğunu ilan ettikten on yıl kadar sonra
Enver GülşenKitabı okudu
"...Bireyin suje olarak kendisini hayatın merkezine oturtması yani çevreyi anlamlandırma ve yorumlamada vahyi referans olarak dikkate almaması, beraberinde ilahlığa yeltenmeyi getirmiştir. Firavun'un: "Ben sizin yüce Rabbiniz değil miyim?" söylemi bu anlayışın ürünüdür. Yunan felsefesinde tanrı ve tanrıçalar ihdas* edilmesi ve yarı insan-tanrı algısının oluşması; çevreyi tanıma gayretlerinin eksenine yalnızca bireyin oturtulması sonucudur. Yani insan- tanrı, insan nebadat*, insan-hayvanat ve insan-cemadat* ilişkilerinin ve anlam haritalarının oluşturulmasında bireyin ve aklın tek otorite olarak kabul edilmesi; böyle bir süreci başlatmış ve devam ettirmiştir."
Sayfa 26 - ihdas: ortaya çıkarma, yeni birşey öğrenme nebadat: bitkiler cemadat:cansız cisimler
Reklam
Unutulmamalıdır ! Tevhid'in bilgisini kavramak kişiyi muvahhid kılmadığı gibi, ahlakın bilgisine sahip olmak da ahlaklı olmak için yeterli değildir.
Peki özel alan ne durumdadır? Gerek teknoloji gerekse dijital çağla birlikte 'özel alan' dediğimiz, kişinin mahremiyetinin saklı olduğunu düşündüğü alanın ne kadar 'özel ve mahrem olduğu' da ayrıyeten değerlendirilmeyi haketmektedir.
Vahiy, akıl vasıtasıyla algılanır, doğru algılandığı oranda ilme dönüşür. İlim, kalıcı ve faydalı olduğu yani fıtratla uyumu oranında aklı kullanır ve fakat aklın zaaflarına takılmadan vahyi işaret/temsil eder. Ortaya çıkan her sonuç insan için vahyi tescil ve tasdiktir. 'Akletmek' de Kur'ân'da ifadesini bu anlamıyla bulur. Akleden akıl, akleden kalb (fuâd), sağlıklı (selim) akıldır. Akleden aklın rotası ilimdir. Akletme eylemi, insanı Allah'ın hoşnutluğuna ulaştırır. Buna Aklın (us), akletmesi, fıkhetmesi ve kalbetmesi diyorum.
Ramazan AyçiçekKitabı okudu
Hakikatin Düşüşü ve Şiddet “Batı duşuncesi ruhsal bir inkişafınn sonu» cunda ruhun gözünün açılmasıyla elde edilen theora fikrini, yanı temaşa eylemini terk edip, bunun yerıne hakıkatı insan idrakıne indirgeyen bir teorik bakış açısı ikâme etmesine paralel olarak, 'olanı olduğu gibi bilmek" imkânından kurtarılmış bir bilme eylemi içerisinde, varlık, Tanrı, hakikat, anlam ve değer de dahil olmak üzere her şeyi, özü bakımından tanımlayıp, bilme iddiasına bağlı bir şekilde, yönelmiş olduğu her şeyin doğasını çarpıtan epistemik bir şiddetin nesnesi haline getirmiştir."
Kasım KüçükalpKitabı okudu
Fıtratın önündeki her engel bir şekliyle, öyle ya da böyle şiddeti üretecektir.
Mahmut Sami ZiniKitabı okudu
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.