Biz önce Aşkın Brahman'ı inceleyelim. O, sözcüklerle anlatılamaz ve Vedalar onu "bütün dillerin zihinle birlikte, ona ulaşmaya yetenekli olmamalarından ötürü sırt çevirdikleri" olarak belirtirler.
Dolayısıyla aşkın bir bakış açısından bakıldığında/ Brahman'dan daha başka bir evren yoktur. Brahman, nedensellikten bağımsız olduğundan burada yaratılış sorgulanmaz. Hiçbir şey hiçbir zaman yaratılmamıştır.
Görüngüsel dünyanın bir yaratılanı acı çekmenin, yaşlanmanın, ölümün, açlığın ve susuzluğun bir kurbanı olduğundan, korkunun, hayal kırıklığının ve umutsuzluğun tutsağı bulunduğundan ve kendi fiziksel bedeninin, dışarıdaki doğanın ve kozmik güçlerin verdiği cezalara maruz kaldığının da farkında olduğundan dua edebileceği bir kurtarıcıya, sıkıntıdayken ve sınandığı anlarda elini yardım için uzatabileceği şefkatli ve merhametli bir kişisel Tanrı'ya muhtaçtır. Ayrıca insan, gerçek olarak benimseyemediği görüngüsel evreninin sebebini ve nihai amacını anlamayı şiddetle istemektedir.
Aşkın Brahman, maya olarak adlandırılan incelenemez kudretiyle, İçkin Brahman haline gelir. O, her an iyiliğini, felakete uğradıklarında ona dua eden kimselere bağışlar, Kişisel Tanrı olur. O, değişik dinlerde Gökteki Baba, Yehova, Allah ya da İşvara olarak adlandırılan İçkin Brahman'dır. Evreni yaratmış olan, onun devamını sağlayan ve sonunda onun içine karışan O'dur. Yaratma, koruma ve yok etme İçkin Brahman'ın ya da Kişisel Tanrı'nın etkinlikleridir.
Brahman soluk verdiğinde ad ve biçimlerden oluşan evren ortaya çıkar ve Brdhman soluk aldığında bu ad ve biçimlerden oluşan evren ortadan kaybolur. Hinduizm, belirli bir zamanda hiçbir şeyden yaratılma teorisini kabul etmez.
Düalist olmayan büyük bir filozof şöyle demiştir: "Ne yaratılış, ne yok oluş, ne de mücadele eden veya bağımlı bir ruh; ne kurtuluş peşinde koşan, ne de kurtulmuş bir kişi vardır. En yüce gerçek budur."
Yaratılış üzerine yapılabilecek her anlatım sadece simgeseldir ve Vedalar, zihnin gerçekte hiçbir yaratılış olmadığını uygun bir tarzda kavramasını sağlamak için çeşitli açıklamalarda bulunmaktadır.
Dünya bir illüzyondan ibaret olduğundan ve gerçekte var olmadığından kimi tutucu bilginler dünyayı incelemek veya dünyayı geliştirmekle hiçbir şey elde edilemeyeceğini savunmuşlardır.