Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nükhet Okutan Davletov

Nükhet Okutan DavletovHakas Türklerinde Şamanizm ve Ölüm yazarı
Yazar
6.0/10
1 Kişi
7
Okunma
5
Beğeni
186
Görüntülenme

Nükhet Okutan Davletov Gönderileri

Nükhet Okutan Davletov kitaplarını, Nükhet Okutan Davletov sözleri ve alıntılarını, Nükhet Okutan Davletov yazarlarını, Nükhet Okutan Davletov yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Saçın yaşam ve ölüm ile ilişkisine bir diğer örnek de Aktaş tarafından verilmiştir. Aktaş, Hakasların sas toy61 adını verdikleri bir nevi nişan töreninin de yas ritüellerini çağrıştırdığını ileri sürmektedir. Hakaslar arasında egzogamiye dikkat edilmesi sebebiyle evlenen kadının büyüdüğü evden ayrılması zaten üzüntü veren bir olayken, evlenen kadının sürmes adı verilen çok sayıdaki ince saç örgüsünün tulun adı verilen iki kalın örgüye düşürülmesinin de esasında tıpkı ölüm gibi, bir kaybın, fakat bu kez masumiyetin kaybının temsili olduğunu ve bu özelliğinden dolayı saç ile ilgili bahsi geçen diğer yas ritüelleriyle esasında aynı doğrultuda olabileceğini ifade etmektedir
45 yaşındaki akademisyen Dr. Timur B. Davletov (Sagay boyu, Hobıy aşireti) da anneannesi ve annesinin, dökülen saçlar gelişigüzel biçimde yere atıldığında insanın başının ağrıyacağını anlattıklarını aktarmıştır (T. B. Davletov, kişisel görüşme, Aralık, 28, 2019). Dikkat çekicidir ki 52 yaşındaki Giresunlu bir kadın katılımcı da neredeyse aynı ifadeleri kullanarak eskilerin saçların camdan ya da balkondan atılmasının kişinin başının ağrımasına sebep olabileceğini, bu yüzden saçları bir mendil ya da peçete içinde toplayarak atmak gerektiğini söylediklerini ifade etmiştir (M. Armutlu, kişisel görüşme, Aralık, 28, 2019).
Reklam
Davletov, Türkiye’de uyguladığı anketlerden elde ettiği verilere göre günümüzde Anadolu’da da cenaze evinde yemek dağıtılması geleneğinin yaygın bir biçimde sürdürüldüğü ve halk arasında İslamiyet kaynaklı değil, gelenek kaynaklı bir uygulama olarak görüldüğü sonucuna varmıştır. Ancak son dönemlerde sosyal medyada özellikle gençler arasında bu geleneğin tepkiyle karşılandığı görülebilmektedir. Bu tepkilerin sebebi, söz konusu uygulamanın esas anlamının ve geliş kaynağının bilinmemesi ya da unutulması olmalıdır. Dolayısıyla Güney Sibirya’dan yaklaşık yedi bin km uzaklıkta bulunan Anadolu coğrafyasında cenaze yemeği geleneği ve bu yemeğin ölmüşlerin ruhlarına “değeceği” inancı hâlâ mevcut olsa da, bu konudaki inanç ve pratiklerin Hakaslar arasında Anadolu’da olduğundan çok daha güçlü bir biçimde sürdürüldüğü ve Hakaslar ile birlikte yaşayan Ortodoks Hristiyan Rusları da etkilediği belirtilebilir.
Kara arğımah’a binen, kara samurdan don (kürk) giyen, kara yılan kamçılı, kara kayıştan yularlı; kara uzun sakallı, kucak yetmez belli, karış yetmez alınlı Erlik Han yahşi özün, bu adamın karşısına uğuldayarak uçup gel”
Burada bahsi geçen diğer, öbür, öteki taraf ise şüphesiz güneşin ve dolayısıyla da yaşamın yönü olan doğunun karşıtı, batıdır. Nitekim Hakaslar tarafından İrlǐg’in yönettiği alt dünyanın zaten güneşin battığı yön olan batıda bulunduğuna inanılmaktadır. 2019 yazında bölgede yaptığımız araştırma sonucunda Hakasların günümüzde dahi ölülerini başı batıya, ayakları doğuya bakacak biçimde gömdükleri tespit edilmiştir. .... İrlǐg’in ölüm ve alt dünya ile olan ilişkisi sebebiyle negatif bir figür olduğu düşüncesi yaygın olsa da, esasında görece bir karakter olduğunu belirtmek gerekmektedir. Nitekim yalnızca Hakasların değil, onların komşuları olan Kuzey Altaylılar ve Şorların da İrlǐg’e seslenirken Adam (Atam) dedikleri bilinmektedir. Dilek, Direnkova’nın da Altay ve Teleütlerdeki Adam figürünü Erlik ile aynı varlık olarak gördüğünü belirtmektedir . Bu şekilde hitap edilmesinin nedeni bireylerin, ailenin, soyun sağlığı ve devamının İrlǐg Han’ın iyi niyetine bağlı olduğunun düşünülmesidir; çünkü Hakaslara göre aynı şekilde doğal afetler ve ağır hastalıklar da bu tanrının isteği ile meydana gelmektedir ve bu durumlarda ona kurban sunulması gerekliliği doğmaktadır. Bu kurbanlar ile ilgili olarak Katanov da, Abakan Nehri sahillerinde yaşayan Hakasların geçmişte olduğu gibi XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başında dahi yılkının içinden en iyi atı seçip onu ızıh olarak adlandırdıklarını ve İrlǐg Han’a adadıklarını kaydetmiştir
"Bir milletin ölüme atfettiği anlamlar ve ölüm olgusu karşısında geliştirdiği davranışlar, esas olarak yaşamın söz konusu millete ifade ettikleri ile ilgilidir."