İnsanların Allah azze ve celle'den uzaklaştıkları bir zamanda...
İnsanların Allah azze ve celle'yi unuttukları bir zamanda...
İnsanların günahlara daldığı, günahlarda haddi aştığı, nefsine zulmettiği, kalbinin karardığı, aklının felce uğradığı, haramların basite alındığı bir zamanda, insanların düşmüş olduğu konum, insanların içinde bulunduğu vaziyet gerçekten de içler acısıdır.
Bu acının en belirgin, göze en çok çarpan noktası ise İslâm ümmetinin gençleridir. Bu ümmetin gençlerinin içinde bulunmuş olduğu durum bizleri ümitsizliğe sevk etmektedir. Bunun sebebi ise şudur;
Bir zamanlar bu ümmetin gençlerinin bir elinde Kuran'ı Kerim, diğer bir elinde Rasûlullah'ın sancağı vardı. Şimdi ise gençlerin bir elinde sevgilisi, diğer ellerinde telefonları!
Bir zamanlar bu ümmetin gençlerinin düşüncelerinde şehit olma yarışı vardı. Şimdi ise sevgili edinme yarışları!
Bir zamanlar bu ümmetin gençlerinin tek kavgası kafirlerle yapılan İslâm kavgasıydı. Şimdi ise gençlerin tek kavgası aşk kavgası!
Bir zamanlar bu ümmetin gençlerinin nidaları "Allah birdir, Allah en büyüktür" idi. Şimdi ise aşk feryatları!
Bir zamanlar gemileri karadan yürütmek, okyanusları geçmek vardı, dağları ve ovaları mesken edinmek vardı. Allah için düşünmek, Allah için çalışmak, Allah için gayret göstermek vardı. Şimdi ise sevdiği kişi için dünyaları yakmak, dağları delmek, deliler gibi ortalıklarda dolaşmak var!
Hata yapan insanların genellikle ilk sığındıkları sebep nedir?
Cevap: "Boşluğa düşmüştüm."
Yanlışın yanlış olduğunu ve sonuçlarını neredeyse herkes bildiği için kitapta sorunun asıl kaynağının daha fazla irdelenmesi gerekirdi.
Yazar neredeyse bütün paragrafların başında okuyuculara "Ey Genç Kardeşim!" hitabıyla seslenerek ve daha çok geleceğe yönelik olası kayıplarını anlatarak gençlere nasihatler ediyor.
Kısacası; faydalı ama yüzeysel olduğunu söyleyebilirim.
Yinede konusu kapsamlı olmayan bir kitap için beklentilerimizi düşük tutmamız gerekir.