Ömer Tuncer kitaplarını, Ömer Tuncer sözleri ve alıntılarını, Ömer Tuncer yazarlarını, Ömer Tuncer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mizancı Murad Bey'e göre Börklüce Mustafa aracılığıyla yaydığı görüşler:
l) Tanrı Dünya'yı yaratmış ve insanlara bahşetmiştir. 2) Servet ve tarım ürünleri herkesin ortak malıdır.
3) İnsanlar eşittir. Kiminin servet sahibi olması, kiminin ek rneğe bile muhtaç kalması Tanrısal amaca aykırıdır.
4) Nikahlı kadınlardan başka dünyada herşey ortak olmalıdır.
5) Birinin çevresi ve inançları ötekininkine benzemiyor diye onun üzerinde güç kullanılması, kutsal buyruklara ve amaçlara aykırıdır.
Terazi korsun hevaset dartınağa
Kastedersin beni oda atmağa
Terazi ana gerek bakkaal ola
Ya bezergi'in tacir ü attar ola
Çün günah murdarların murdarıdır
Hazretinde yaramazlar karıdır
(. ..)
Sen basirsin hod bilirsin halimi
Pes ne hacet tartasın a'malimi
Geçmedı: mi intikaamın öldürüp
Çürütüp gözüme toprak doldurup
Yunus Emre (13.-14. yüzyıl)
Ahi Evren ile Nasrettin Hoca aynı kişidir. Bir halk insanı olarak Nasrettin Hoca'mız, Mevlana'nın "uhrevi" (göksel) yaşamı öneeleyen yücelikler dizgesiyle dalga geçer, bunun karşısına, fıkralarından bildiğimiz, ayakları yere basan yaşam biçimini koyar.
"Ey kavmim, Allah beni benden alınca ve beni benden yok edince, sonradan olan varlığıının nitelikleri darmadağın oldu. Sultan olan Allah geçmişten geleceğe sonsuzluğuyla ortaya çıkınca, sanki benim sonradan ortaya çıkan varlığım, hiç var olmamış gibi oldu.Oysa geçmişten geleceğe sonsuzluk her zaman vardı. Sonra benim benliğim onun benliğinde yok oldu. Benim (bireysel) varlığım, onun (evrensel) varlığına karıştı. Ve toplumsallı ğım onun Tanrısal varlığında darmadağın oldu.
Sonra etrafıma bakındım, (evrende) ondan başka hiçbir şey göremedim!.. Ve ondan başka hiçbir şey duyamadım!.. Ve ondan başka hiçbir şey anlatamadım .Ve dedim ki: 'Ene'l Hüve (ben O'yum)'. ( . . . ) O'nun sevgisi üzre ben Hakk'ım. Oysa O, Hakk olmaya kendisi sahiptir. ( . . . ) Ve benim sınırlarım, onun varlığı üzre çizilmiştir. "
Hallac-ı Mansur oğlu Hüseyin "Tavasin"den (Vasiyet)
Horasaniler, düşünceleri yüzünden yaşamından olmuş Hüseyin bin Mansur el Hallac'ın (Hallac-ı Mansur oğlu Hüseyin) düşüncelerini geliştirdiler. Hallac, 26 Mart 922'de, Bağdat'ta, parça lanarak idam edilmişti.Onun düşünceleriyle insanlık, kul kültüründen birey kültürüne geçişinin ilk adımını atmıştır. O güne değin evrende var olan tek birey Allah sayılırdı. Geri kalan her şey Allah'ın kuluydu.
Tasavvufun insan ruhunun Tamıyı bütün evrende aramak üzere yola düşmesi gerektiği (Seyr-i Sülük-i Afakl) görüşüne karşı, Tan rıyı arama yolculuğunun yalnızca insanın içinde olması gerektiği (Seyr-i Sülük-i Enfusi) görüşünün savunucusudur. Maddi evren, bilimin evreni, insanın ilgi alanı dışında kalmalıdır.
Mevlana, toplumdaki bireyleşme gereksemesini, kulluğun sınırları içinde kalarak karşılamaya çalışan bir öğreti geliştirmiştir. Bütün evrenin Tanrısallaştığı, Tanrının maddeyi de kapsadığı Vahdet-i Vücud görüşünün karşısında, Tanrısallığın yalnızca insan tarafından kavranabildiği görüşünü yerleştirme çabasındadır.
Mevlana, Moğol işgali altındaki Anadolu'da, Moğolların halkın mallarını gasp etmesini doğallaştırmaya çalışır:
"Birisi, gece-gündüz canım da, gönlüm de tapınızda hizmet etmede; fakat Moğollar'la uğraşmaktan, onların işleriyle oya lanmaktan vakit bulup da tapımza gelemiyorum dedi.
Mevlana buyurdu ki:
Bu işler de Tanrı işi; çünkü Müslümanların emin olmaları na, aman bulmalarına sebep olmada. Onların gönülleri olsun da birkaç Müslüman, emniyet içinde ibadete koyulsun diye kendinizi, malınızla, bedeninizle feda ettiniz. Şu halde bu da hayırlı bir iştir. Ulu Tanrı mademki böyle bir hayırlı işe meyil vermiş, ona aşırı rağbet göstermeniz Tanrı yardımına mazhar oluşunuza delildir."
(Mevlana "Fihi Milfih"; Çev: Abdülbaki Gölpınarlı)
Mevlana Celalü'd Din Rumi'nin, Şems'in l244'te Konya'ya gelmesiyle etkin olmaya başladığını ve Moğollardan yana tavrıyla, Anadolu Devrimi'nin karşısına çıkarak, bu hareketi durdurma ça basına girmeye başladığını görüyoruz.
1261 Nasiru'd Din Mahmud ve Alaü'd Din Çelebi'nin, bir ay tutulması gecesi, Moğol kökenli Selçuklu Emiri Nuru'd Din Caca tarafından bir gece baskınıyla öldürülmesi. (Ahi Evren bu sırada 90 yaşındadır. Mevlana, oğlu Alaü'd Din Çelebi'nin cenaze nama zını kıl(dır)mayı reddetmiştir. )
1247 Şems'in, Moğol karşıtı Ahiler tarafından öldürülme si. (Ahi Evren Şeyh Nasiru'd Din Mahmud ile Mevlana'nın oğlu Alaü'd Din Çelebi'nin de bu olaya karıştıklarını düşündürecek güçlü veriler vardır ) .
1243 Kayseri Savunması. Kültür tarihinde ilk kez, bir kent halkının Tanrı vekili saydığı sultanının teslim olmasından sonra kendi kentini, yalnızca "kendi kenti" (vatanı) olduğu için savunması. Bu savunmada kentlerini savunan Kayseri Ahilerinin karşısında Moğollara destek veren Kalenderiler ve onların şeyhi Şems-i Tebrizi de vardır.Sonunda, Selçuklu Subaşısı Hacokoğlu Hüsamü'd Din'in Kayserili Ahilere ihaneti ve kente giriş yolu olarak lağım sistemini göstermesi ile Moğollar kente girer.