Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ömer Tuncer

Ömer Tuncer13. Yüzyıl Anadolu Devrimi yazarı
Yazar
8.1/10
10 Kişi
19
Okunma
1
Beğeni
1.227
Görüntülenme

Ömer Tuncer Gönderileri

Ömer Tuncer kitaplarını, Ömer Tuncer sözleri ve alıntılarını, Ömer Tuncer yazarlarını, Ömer Tuncer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
yok edin insanın insana kulluğunu bu davet bizim yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine bu hasret bizim! Nazım Hikmet
Mizancı Murad Bey'e göre Börklüce Mustafa aracılığıyla yaydığı görüşler: l) Tanrı Dünya'yı yaratmış ve insanlara bahşetmiştir. 2) Servet ve tarım ürünleri herkesin ortak malıdır. 3) İnsanlar eşittir. Kiminin servet sahibi olması, kiminin ek­ rneğe bile muhtaç kalması Tanrısal amaca aykırıdır. 4) Nikahlı kadınlardan başka dünyada herşey ortak olmalı­dır. 5) Birinin çevresi ve inançları ötekininkine benzemiyor diye onun üzerinde güç kullanılması, kutsal buyruklara ve amaçlara aykırıdır.
Reklam
Kıldan köprü yaptırmışsın gelsin kulum geçsin deyü Hele biz şöyle duralım yiğit isen geç e Tanrı Kaygusuz Abdal (1 4. yüzyıl)
Terazi korsun hevaset dartınağa Kastedersin beni oda atmağa Terazi ana gerek bakkaal ola Ya bezergi'in tacir ü attar ola Çün günah murdarların murdarıdır Hazretinde yaramazlar karıdır (. ..) Sen basirsin hod bilirsin halimi Pes ne hacet tartasın a'malimi Geçmedı: mi intikaamın öldürüp Çürütüp gözüme toprak doldurup Yunus Emre (13.-14. yüzyıl)
Sen, türlü yemişlerle, birçok şeylerle aldatılan çocuğa ben­zersin. (. ..) Huri, köşkler, ırmaklar, ağaçlar, yemişler ve cüm­le benzer nimetlerin tümü, düşte gerçekleşir, duyumlarda (hassada) değil. Şeyh Bedreddin (1 4. yüzyıl) "Varidat "
Ahi Evren ile Nasrettin Hoca aynı kişidir. Bir halk insanı olarak Nasrettin Hoca'mız, Mevlana'nın "uhre­vi" (göksel) yaşamı öneeleyen yücelikler dizgesiyle dalga geçer, bunun karşısına, fıkralarından bildiğimiz, ayakları yere basan ya­şam biçimini koyar.
Reklam
"Ey kavmim, Allah beni benden alınca ve beni benden yok edince, sonradan olan varlığıının nitelikleri darmadağın oldu. Sultan olan Allah geçmişten geleceğe sonsuzluğuyla ortaya çıkınca, sanki benim sonradan ortaya çıkan varlığım, hiç var olmamış gibi oldu.Oysa geçmişten geleceğe sonsuzluk her zaman vardı. Sonra benim benliğim onun benliğinde yok oldu. Benim (bireysel) varlığım, onun (evrensel) varlığına karıştı. Ve toplumsallı­ ğım onun Tanrısal varlığında darmadağın oldu. Sonra etrafıma bakındım, (evrende) ondan başka hiçbir şey göremedim!.. Ve ondan başka hiçbir şey duyamadım!.. Ve ondan başka hiçbir şey anlatamadım .Ve dedim ki: 'Ene'l Hüve (ben O'yum)'. ( . . . ) O'nun sevgisi üzre ben Hakk'ım. Oysa O, Hakk olmaya kendisi sahiptir. ( . . . ) Ve benim sınırlarım, onun varlığı üzre çizilmiştir. " Hallac-ı Mansur oğlu Hüseyin "Tavasin"den (Vasiyet)
Horasaniler, düşünceleri yüzünden yaşamından olmuş Hüse­yin bin Mansur el Hallac'ın (Hallac-ı Mansur oğlu Hüseyin) dü­şüncelerini geliştirdiler. Hallac, 26 Mart 922'de, Bağdat'ta, parça­ lanarak idam edilmişti.Onun düşünceleriyle insanlık, kul kültüründen birey kültü­rüne geçişinin ilk adımını atmıştır. O güne değin evrende var olan tek birey Allah sayılırdı. Geri kalan her şey Allah'ın kuluy­du.
Tasavvufun insan ruhunun Tamıyı bütün evrende aramak üzere yola düşmesi gerektiği (Seyr-i Sülük-i Afakl) görüşüne karşı, Tan­ rıyı arama yolculuğunun yalnızca insanın içinde olması gerektiği (Seyr-i Sülük-i Enfusi) görüşünün savunucusudur. Maddi evren, bilimin evreni, insanın ilgi alanı dışında kalmalıdır.
Mevlana, toplumdaki bireyleşme gereksemesini, kulluğun sı­nırları içinde kalarak karşılamaya çalışan bir öğreti geliştirmiş­tir. Bütün evrenin Tanrısallaştığı, Tanrının maddeyi de kapsadığı Vahdet-i Vücud görüşünün karşısında, Tanrısallığın yalnızca in­san tarafından kavranabildiği görüşünü yerleştirme çabasındadır.
Reklam
Mevlana, Moğol işgali altındaki Anadolu'da, Moğolların halkın mallarını gasp etmesini doğallaştırmaya çalışır: "Birisi, gece-gündüz canım da, gönlüm de tapınızda hizmet etmede; fakat Moğollar'la uğraşmaktan, onların işleriyle oya­ lanmaktan vakit bulup da tapımza gelemiyorum dedi. Mevlana buyurdu ki: Bu işler de Tanrı işi; çünkü Müslümanların emin olmaları­ na, aman bulmalarına sebep olmada. Onların gönülleri olsun da birkaç Müslüman, emniyet içinde ibadete koyulsun diye kendinizi, malınızla, bedeninizle feda ettiniz. Şu halde bu da hayırlı bir iştir. Ulu Tanrı mademki böyle bir hayırlı işe meyil vermiş, ona aşırı rağbet göstermeniz Tanrı yardımına mazhar oluşunuza delildir." (Mevlana "Fihi Milfih"; Çev: Abdülbaki Gölpınarlı)
Mevlana Celalü'd Din Rumi'nin, Şems'in l244'te Konya'ya gel­mesiyle etkin olmaya başladığını ve Moğollardan yana tavrıyla, Anadolu Devrimi'nin karşısına çıkarak, bu hareketi durdurma ça­ basına girmeye başladığını görüyoruz.
1261 Nasiru'd Din Mahmud ve Alaü'd Din Çelebi'nin, bir ay tutulması gecesi, Moğol kökenli Selçuklu Emiri Nuru'd Din Caca tarafından bir gece baskınıyla öldürülmesi. (Ahi Evren bu sırada 90 yaşındadır. Mevlana, oğlu Alaü'd Din Çelebi'nin cenaze nama­ zını kıl(dır)mayı reddetmiştir. )
1247 Şems'in, Moğol karşıtı Ahiler tarafından öldürülme­ si. (Ahi Evren Şeyh Nasiru'd Din Mahmud ile Mevlana'nın oğlu Alaü'd Din Çelebi'nin de bu olaya karıştıklarını düşündürecek güçlü veriler vardır ) .
1243 Kayseri Savunması. Kültür tarihinde ilk kez, bir kent halkının Tanrı vekili saydığı sultanının teslim olmasından son­ra kendi kentini, yalnızca "kendi kenti" (vatanı) olduğu için sa­vunması. Bu savunmada kentlerini savunan Kayseri Ahilerinin karşısında Moğollara destek veren Kalenderiler ve onların şeyhi Şems-i Tebrizi de vardır.Sonunda, Selçuklu Subaşısı Hacokoğlu Hüsamü'd Din'in Kayserili Ahilere ihaneti ve kente giriş yolu olarak lağım sistemini göstermesi ile Moğollar kente girer.
98 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.