-Mehmetçiklerimize
Geceden önce düştüler yollara
Gece yetişemedi artlarından
Anaların göğe açılmış ellerinden
Allah'a yakaran duaları vardı yanlarında
Ve
Gözlerine şafak parıltısı,
Yüreklerinde koca bir iman.
Kör karanlığın koynuna döküldü
Kurunlar.
Ay, gecede namlu alevinden kızıl,
Şafak sabaha,
Güneş akşama kızıldı.
Bu toprağın hamuru
Anaların gözyaşlarıyla yoğrulmuş.
HEY KENİDİNİ BİLMEZ.
SEN HER ŞEY OL,
BEN MEHMET.
SEN KAHPENİN ELİNDE NAMLU,
BEN VATANA SİPER.
VE BİL Kİ
SENİ
TOPRAK
ÖLMEDEN ÖNCE BEKLER....
Evet, Öner'in söylediği gibi tüm büyük insanlar raptiyeydi, tarihin ayakları altında ezilenlerdi. Ama onları büyük insan yapan şey, sırtlarını yere vermeleri ve dolayısıyla ayaklara batmalarıydı.
Oynadım,
Çağın gerisinde kalmış oyunlar yarattım.
Şimdi doğmak zamanıymış - şimdi gördüm;
Bir çocuğun elinde , oyuncak hiç eskimezmiş.
Dünya elimde, dünya elimizde
oyuncakmış yeni anladım, anlamlandırdım.
şiir İBN SİNA'YA YAZILIYOR. ve hakkını veriyor. ilk dört dize şöyle: saydamdan yoğuna bir yol var - kremadan keke - birden çoka - zerreler aşağı indikçe tam olmaz mı? (ya sen burda ne anlatmak istedin adam?) benim anladığım aşağı indikçe bir birleşmenin olacağı. örneğin toplumsal olarak refah azalınca kenetlenmenin bir noktadan sonra artacağı gibi.