Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osman Nuri Demir

Osman Nuri DemirMatüridi'de İnsan Tasavvuru yazarı
Yazar
9.1/10
8 Kişi
21
Okunma
8
Beğeni
2.547
Görüntülenme

Osman Nuri Demir Gönderileri

Osman Nuri Demir kitaplarını, Osman Nuri Demir sözleri ve alıntılarını, Osman Nuri Demir yazarlarını, Osman Nuri Demir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
202 syf.
10/10 puan verdi
Hocamız kitabında kurtuluş düşüncesini başlangıçta dinlere göre ayrı ayrı ele alarak anlatıma başlamış, sonrasında terim anlamıyla birden fazla kurtuluş anlamına gelen kelimeleri açıklamış ve hepsinin farklı kurtuluş düşüncelerini temsil ettiğini ifade etmiştir. Gazzâlî hakkında detaylı bilgi veren hocamız Gazzali'nin fikir dünyasındaki durumunu yaşadığı çağla birlikte değerlendirmiş ve görüşlerinin bu çerçevede geliştiğini söylemiştir. Derin bir hakikat arayışına giren Gazzâlî yaptığı değerlendirme sonucunda aradığı hakikkati sûfî yaşantıda bulduğunu söyler. Hocamız Sûfî yaşantıdan kastın günümüzde anlaşıldığı gibi olmadığını açıklamış ve Gazzâlî'nin bir lokma bir hırka görüşüne muhtelif olduğunu ifade etmiştir.Gazzâlî mantık ilmine önem vermiş ve mantığı İslami ilimler'e dahil etmiştir. Gazzâlî ilim, amel ve kalp birlikteliğinin üzerinde durmuş, mükâşefe'nin ise ilahi bir lutuf olduğunu, insan gayretiyle elde edilebilecek bir şey olmadığını açıklamıştır. Kurtuluş düşüncesini hem dünyevi hem de uhrevî olarak ele almış ve ikisini bir bütün olarak ifade etmiş , dünya ve ahiret hayırlarının "takva" içinde toplanacağını söylemiştir. Gazzâlî'nin kurtuluş düşüncesi aslında onun anlam arayışıdır ve bu anlam arayışı sadece kendisi için değil aynı zamanda toplum içindir. Allah bizlere Gazzâlî'nin düşünce dünyasından istifade etmeyi ve onu anlamayı nasip etsin.Gazzali hakkında bize bu denli anlaşılır bir kitap sunduğu için hocamıza teşekkür ederiz. Allah kendisinden razı olsun...
İslamda Kurtuluş - Gazzali Ekseninde Bir İnceleme
İslamda Kurtuluş - Gazzali Ekseninde Bir İncelemeOsman Nuri Demir · Akademisyen Kitabevi · 20205 okunma
Buna göre akılları olmadığı ve seçim hakları bulunmadığı için ne yücelik ve enginliğine rağmen gökler ne genişlik ve verimliliğine rağmen yerler ne de yükseklik ve heybetine rağmen dağlar emaneti yüklenebilmiştir. Özgürce eylem yapabilmeye muvaffak kılınan yegâne varlık olarak sadece insanoğlu, bu özelliği sayesinde emaneti yani teklifi yüklenmiştir.
Sayfa 84 - ilke yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
İlgili âyetlerde geçen hidâyete erdirme, dalâlete düşürme, kalplerin mühürlenmesi gibi Allah'a nispet edilen hususların işaret ettiği nokta, nihaî anlamda bu gibi şeylerin yaratma cihetinden Allah'a ait olduğunun bilinmesidir. (...) Dolayısıyla Allah'ın hidâyet ve dalâlet vermesi; bu fiilleri işlemeyi arzu eden ve bu kavramların muktezasına uygun hareket ederek onların gerektirdiği mümin veya kâfir gibi isimlerle anılmayı hak edenler için bu fiilleri yaratmasıdır.
Sayfa 79 - ilke yayıncılıkKitabı okudu
İnsanın sonucu itibarıyla bir gayesi bulunmaksızın sadece ademe(hiçliğe) gidecek şekilde yaratılması ise hikmetsiz olup abes ve sefehtir. (...) Hikmet insanın var oluşunun mutlaka bir gayesi ve baki kalan sonucunun olmasını, mükafat veya ceza olarak yaptıklarının karşılığını almalarını gerektirir.
Sayfa 105Kitabı okudu
Zira ölüm hakikatini hikmet ve akıbet çerçevesinde değerlendiren her insan, bilir ki eğer ölüm ve ölümden sonraki hayat olmazsa dünyadaki her şey gibi kendi varlığı da anlamını yitirir.
Kader, sadece diğer cevher ve arazları yaratmak, fiillerin oluşacağı zaman ve mekanları belirlemek gibi bir fonksiyon icra etmektedir.
Reklam
İnsanın Allah'ı bilmeye ehil kılınmaması, yaratmanın hikmetinin de yok olması anlamına gelirdi. Çünkü bu durumda mahlukat başka bir amaç için değil de sadece yok edilmek için vücut bulmuş olurdu. Oysa bir şeyi başka bir gaye için değil de sırf bozmak için inşa eden kişi, hikmetsiz işler yapan ve abesle iştigal eden biridir.
"Rabbim! Niçin lütuf ve ihsanda bulundun, neden cömertliğini gösterdin, neden birliğinin yanılmaz delillerini büsbütün görünür kıldın?" Bu tarz sorular tabi ki aynı oranda yanlıştır ve aklın bu türden soruları kabul etmeyeceği aşikardır.
Allah hakkında" Niçin yarattı?" tarzında soru sormak O'nun zâtî özelliğini yani yaratan olduğunu gözden kaçırmak anlamına gelmektedir. (...) Allah hakkında "Niçin kudretli olmuştur, niçin bilmiştir?" sorularını sormak manasız olduğu gibi "Niçin yaratmıştır?" sorusunu sormak da anlamsızdır. (...) bu sorular esasında ve nihaî noktada Allah hakkında "O niçin ilahtır?" sorusunu yöneltmekle eşdeğerdir.
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.