Aytmatov'un romanlarındaki mankurt tipinin metafor olarak kullanılmasının sebebi, yazarın konuşma özgürlüğünün kısıtlanmasına, ideolojik baskılara, sansürler ve siyasi yasaklara bir tepkisi olarak düşünülmelidir.
Kitap okumak onun için çok değerli bir işti. Cambıl'da ( veterinerlik ) öğrenim görürken şehir kütüphanesinde kütüphane kapanana kadar saatlerce kitap okurdu.
Eleştirmenler ne derlerse desinler, Aytmatov'u bir yazar ve bir kişilik olarak yetiştiren tüm çelişkilerine rağmen Sovyetler'dir.
...
Aytmatov, her iki dili de ustalıkla kullanabilen, yani Kırgızca ve Rusçayı çok iyi derecede bilen bir yazardı. Dünyayı çok iyi algılayan Aytmatov, Uzak Doğu'dan Avrupa'ya kadar tüm insanlığa hitap edebiliyordu. Kaleminin evrenselliği en önemli özelliklerinden biriydi. Rus dili, bir yazar olarak bu dili okuyan ve bilen insanlara hitap ederken Türk dilli bir yazar olarak da Türk soylu halkları temsil ediyordu.
Aytmatov öykülerini zaman zaman Kırgızca yazsa da daha çok Rusça olarak kaleme almıştır. Bu, hem yazarı, hem de öykülerini daha cazibeli hale getirmiştir. Dahası yazarın öykülerini Rusça yazması Sovyetler Birliği edebiyat dünyasındaki özellikle genç yazarlar için birleştirici bir unsur olmuştur. Bu da açıkça gösteriyor ki, bir eser Rusça olarak yazıldığında yazarın başarısı o nispette yüksek olacak, okur sayısı o nispette artacak ve büyük bir dünya edebiyatını oluşturacaktır.
"Çatışmalardan ve bazı insanların zulmünden kaçıp yerleşebileceğimiz ikinci bir dünyamız yok. Bize böyle bir imkan verilmemiş. Bu, pek de büyük sayılmayan gezegende yaşamayı öğrenmek, işte insanoğlunun bugünü ve bütün geleceği için tek seçeneği" demişti Aytmatov.
Kırgız edebiyatçı Osmonakun İbraimov’un 2018 yılında ülkesinde yayımlanan kitabı, aynı yıl Türkiye’de de çevirisi yapılarak piyasaya sürülmüş. Doğrusu, iyi de olmuş. İbraimov, Cengiz Aytmatov ile şahsi dostluğu olan bir edebiyatçı olarak iyi bir biyografiye imza atmış.
Tartışmasız bir Aytmatov hayranı olarak sadece onun eserlerini değil, onunla