Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özcan Doğan

Özcan DoğanBay How Ne Yapmalı? yazarı
Yazar
Çevirmen
6.5/10
34 Kişi
103
Okunma
6
Beğeni
2.820
Görüntülenme

En Eski Özcan Doğan Sözleri ve Alıntıları

En Eski Özcan Doğan sözleri ve alıntılarını, en eski Özcan Doğan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kalabalık İçerisinde Yalnızlık
Büyük bir insan yığının içinde duruyorum kıpırtısız bir şekilde. Başımı kaldırıp etrafıma baktığımda, her yerde aynı kişiyi görüyorum. Bu büyük kalabalığın aslında bir tek kişiden oluştuğunu fark ediyorum. Soğuk ve ifadesiz bir yüzle bana bakıyor. Ama beni göremiyor. Buna rağmen, göremediği hâlde bana bakıyormuş gibi davranmasın beni huzursuz ediyor. Amaçsız ve tepkisiz bir şekilde üzerime doğrultulan binlerce bakışla kendimi köşeye sıkışmış gibi hissediyorum. Kaçıp kurtulmak istiyorum ve tek kişiden oluşan bu kalabalığı yararak ilerliyorum.
Sayfa 27 - -Karanlığa Methiye-Kitabı okudu
Sokak İnsan Etkileşim Sorunsalı
Sokaklarda yaşıyoruz hepimiz. Bir evi olan insanların bile temel yaşam alanıdır sokaklar. Sokakla olan bağlarını korudukları sürece evlerinde rahat olabiliyorlar. Öyle ki, bir sabah kalkıp sokakların bomboş olduğunu görseler, büyük bir şaşkınlık ve tedirginlik duyarlar. Her gün geçtikleri alanlar, uğradıkları mekânlar bütün anlamını yitiriverir. Tek başlarına bu yalnızlığın ve sessizliğin içinde gezinmeye cesaret edemezler. Soğuk bedenleriyle göğe yükselen yapılar içlerine korku salmaya başlar. İnsanlarını yitiren evler birer taş yığınına, kimsenin açamadığı kapılar kuru birer ağaca, camlar erimiş kum yığınlarına dönüşür yeniden. Korkunç bir kabusun içine düşmüş gibi olur insanlar. Kendilerini uyandıracak tek bir kişi bile kalmamıştır artık. Büyük bir insan boşluğu doldurur her yeri. Hiç tanımadıkları insanlar bile eksikliğini duydukları birer tanıdık hâline gelmeye başlar. Ve binaların arasından çıkıp gelen küçük bir çocuk, kurtarıcısı olur insanlığın.
Sayfa 29 - Karanlığa Methiye-Kitabı okudu
Reklam
İnsan Sömürüsünün Anatomisi
İyi ve dürüst olmak... Aslında bunların ne anlama geldiğini pek bilmiyorum. Sadece, böyle olduğunu sandığım bir şekilde hareket etmeye çalışıyorum. Oysa insanlar her şeyi biliyor gibiler. Nerede nasıl davranmaları gerektiği konusunda kendilerinden eminler hep. Ve yapamayacakları şey yoktur onların. Gövdelerinden çıkan şeylerle karşılaşırsınız her yerde. Elleri, ayakları ve gözleri doldurur her yeri. Ama kendi bedenleriyle yetinemezler asla. İstedikleri şeyler arttıkça, hep daha fazla bedene ihtiyaç duyarlar. Yapmak istemedikleri bütün şeyleri başkalarının elleriyle yapar, gitmek istemedikleri yerlere başkalarının ayaklarıyla gider ve görmek istemedikleri şeylere başkalarının gözleriyle bakarlar. Giderek başkalarının bedenini kendi bedenleri gibi kullanmaya ve onlarla yaşamaya başlarlar. Böylece bir sürü uzuvları olan birer canavara dönüşürler. Çember genişlediğindeyse, hiç tanımadıkları yaratıklar onlar için çalışmaya başlar. Sonuçta oturdukları yerden bir sürü şey yapmış olurlar. Ve yeri geldiğinde, hiç tanımadıkları birini bir başkasının elleriyle öldürmekten çekinmezler. Bütün eller, ayaklar ve gözler satılıktır artık. Tek eksikleri üzerindeki etiketlerdir.
Sayfa 31 - Karanlığa Methiye-Kitabı okudu
Zenginlerin Yoksullara Duyduğu Sınıf Kini
Yoldan geçen insanların bana soran gözlerle baktıklarını görüyorum bazen. İçinde bulunduğum durum, yaşam biçimim, onlar için kesinlikle kabul edilemez, bunu biliyorum. Bana yaklaşmaktan, istemeden de olsa bana dokunmaktan çok korktuklarını hissediyorum. Hoş, benim de onlara yaklaşmak gibi bir niyetim yok. Ama bazen acıyarak ya da aşağılayıcı bir tavırla bakmaları beni rahatsız ediyor. Rahatsızlık demeyeyim de, daha çok tuhafıma gidiyor, gülüyorum. Çünkü bu şekilde bana baktıklarında neler hissettiklerini biliyorum. Onların gözünde ben, daha iyi, daha güzel ve daha anlamlı bir yaşam sürme gereğine dair iyi bir örneğim. Varlığım onlara nasıl yaşanılmaması gerektiğini gösteriyor. Ben ve benim gibiler, sokaklarda yaşayan yoksul ve kimsesiz insanlar, onların hayata tutunma nedenleriyiz sanırım. Bana baktıklarında kendilerinin iyi bir durumda olduklarını hissediyorlar; kendilerini hep daha aşağıda olan insanlarla kıyaslayarak tatmin ediyorlar. Onları alıyorum, ama onların beni anlayabileceklerini sanmıyorum. Çünkü beni anlamamak için, ne düşündüğümü ve ne hissettiğimi bilmemek için çalışıp duruyorlar. Oysa, bir anlığına zamanı durdurup dışarıdan kendilerine bakmalarını sağlamak mümkün olsaydı, dünyanın sunduğu manzarayı gördüklerinde şaşkına dönerlerdi kuşkusuz.
Sayfa 34 - Karanlığa Methiye-Kitabı okudu
İnsanın Kendi Karanlık Tarafı
İnsanların bir yanı da bu gece gibi karanlıktır. Karanlıkta insanın kendisinden başka kötülük yoktur. O yüzden karanlıktan hoşlanmaz insanlar, kendilerinden korktukları için belki de. Işıksız yapamaz onlar. Var olduklarını onlara gösteren ilk şeydir ışık. Boşlukta yol alan ışığın bedenlerine çarpıp geri dönmesiyle varlıklarını keşfederler ve ışığın aydınlattığı her yerde onlar vardır artık. Işıkla aydınlanan elleriyle varlığa dokunmaktan haz alırlar. Aydınlıktan da korkarlar ama.Hep bir şeyler saklarlar ve ışığın o şeylere dokunup ortaya çıkarmasını istemezler. Aydınlıkta giyinip karanlıkta soyunurlar ve kötü dedikleri bütün şeyleri karanlıkta yaparlar. Gerçek insan karanlıktaki insandır o yüzden, kendi karanlığındaki insan.
Sayfa 43 - Karanlığa Methiye-Kitabı okudu
+/- İki Kutup
Karanlığa yönelttiğim bütün bu övgüler çaresizliğimi gösteriyor belki de. Sonsuz karanlık gibi, sonsuz ışığı da sevebilirim pekâlâ. Hiçbir şeyin gizlenemediği, her şeyin aydınlandığı güçlü bir ışık isterim ben. Ama böyle bir şey, bütün varlığı aydınlatacak sonsuz bir ışık, hiçbir parıltının olmadığı sonsuz karanlıktan bile daha imkansız olduğu için, bundan umudu kesitim sanırım.
Sayfa 44 - Karanlığa Methiye-Kitabı okudu
Reklam
Varolma Mücadelesi
Bedenime dayatılan eylem tasalarıyla sokağa saçılıyorum. Yolların, yapıların ve mekânların bir uzantısı oluveriyorum. Gitmem gereken yerler, yapmam gereken şeyler var... Her hareketimde biraz daha parçalanıyor, yeryüzüne yayılıyorum büsbütün. Zaman ilerledikçe, dışarıda kaldığım süre uzadıkça, kendimi toparlamam, yeniden bir araya gelmem giderek imkânız hâle geliyor. Yekpare bir çokluğa dönüşen insanlar bir zorunluluk kipinde karşıma dikiliyor ve bir şeyler bekliyorlar benden ve herkesten. Onlar bekledikçe yaşadığım parçalanma giderek derinleşiyor ve zamanla kökleşerek katı bir bütün hâlini alıyor. Beklemediğim bir anda olabilecek her şeyi beklemeliyim. Bir zorunluluk olarak bulunabileceğim her yerde üzerime yapıştırılan etiketler bana olmam gereken şeyi söylüyorlar. Hayır! Beklemediğim bir an olmayacak! Olgusal olarak insanın bir parçasını olan ben, tanrılarla yarışabilecek bir varolma eylemi içerisinde bulunabilmeliyim. Böylelikle her an her yerde daima tetikte olacağım ve üzerime düşeni yapacağım. Bu benim çokluğu yaşama biçimim olacaktır; ve kendimi var edememe biçimim aynı zamanda...
Sayfa 70 - Bir Çokluk Olarak Ölümün PortresiKitabı okudu
Elimi kaldırıyorum ve bir başka tümceye uzanıyorum bu  kez: "Yorgunum, uyumak ve unutmak istiyorum her şeyi." Eğer böyle bir cümle kuruyorsam, kendimi, hayatın kullanıp attığı bir paçavra gibi hissediyorum demektir; ya da büyük bir darbe yemişimdir insanlardan ve benim için hiçbir şeyin önemi yoktur artık; bilemiyorum, ama hüzünlü bir şeyler anlatıyor bu söz. 
101 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.