Belki de sanatçı gönülsüz bir felsefecidir ve iyimserlerle birlikte bu dünyayı bütün olası dünyaların en iyisi ya da bir model olmayacak kadar kötü kabul etmese de şöyle der:
“Şu andaki biçimi bakımından bu dünya mümkün olan tek dünya değildir.”
Bu nedenle doğanın önüne yerleştirdiği bitmiş biçimleri irdeleyici gözlerle inceler.
Öncelikle sanatçı gerçekçi eleştirmenlerin çoğunun yaptığı gibi, doğal biçimlere büyük önem yüklemez çünkü sanatçı için bu nihai biçimler yaratım sürecinin gerçek öğesi değillerdir. Çünkü sanatçı nihai biçimlerin kendilerinden daha çok biçimlendirmeyi yapan güçlere değer yükler.
Onun yön duygusu akmakta olan görüntü ve deneyim seline bir düzen getirmiştir. Doğadaki ve yaşamdaki bir yön duygusunu, bu dallanan ve yayılan düzeni ağacın köküyle karşılaştıracağım.
Kökten sanatçıya özsu akar, sanatçının içinden gözlerine akar.
Böylelikle sanatça ağaç gövdesi olarak durur.
Akışın gücüyle hırpalanmış ve kışkırtılmış sanatçı, görüsünü yapitina dönüştürür.
Dünyanın gözü önünde, ağaç dallarının zamanda ve mekânda açılıp yayılması gibidir sanatçının yapiti
Hiç kimse bir ağacın dallarını kökünün görüntüsünde biçimlendireceğini iddia edemez. Aşağısıyla yukarısı arasında. aynadaki yansıma yoktur. Farklı ögelerde gelişen farklı işlev lerin, hayati ayrimlar ürettiği açıktır.
Ama sanatirun gerektirdiği doğadan kopuşlan kabul edil meyen sadece sanatçıdır. Yetersizlik ve kasith çarpıtmayla bile suçlanmıştır.
Kendine ayrılmış yerde durarak o, ağaç gövdesi, derinler den kendisine geleni toplamak ve aktarmaktan başka bir şey yapmaz. Ne hizmet eder ne de yönetir, sadece geçmesine izin verir.
yaratıcı anlatım araçlarından ve biçim yaratım yoluyla rahatlama şansından yoksun bir kişiden belki de daha mutlu bir varlık. Bu alçakgönüllü üstünlük sanatçıya seve seve bağışlanmıştır. onun başka bakımlarından yeterince sorunu vardır
sıradan kişi ile sanatçı arasında karşılıklı bir yaklaşımın olanaklı olduğu ve sanatçının artık bütünüyle ayrı bir varlık olarak gözükmediği ortak bir yer olmalı