Pavel Florenski

Tersten Perspektif yazarı
Yazar
8.0/10
12 Kişi
77
Okunma
6
Beğeni
1.327
Görüntülenme

Pavel Florenski Sözleri ve Alıntıları

Pavel Florenski sözleri ve alıntılarını, Pavel Florenski kitap alıntılarını, Pavel Florenski en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
IS 4. yüzyılın başlarından itibaren yanılsamacılık ortadan kal kar ve resim sanatında perspektife özgü mekânsallık anlayışı artık görülmez olur. Perspektif kurallarının gözetilmediği ken dini açıkça belli eder artık. Tek tek nesnelerin birbiriyle oran tılı bir ilişki içinde olmasına dikkat edilmez, hatta aynı oran tısızlık tek tek şeylerin kendi içinde de kısmen görülür. Geç dönem antikçağ sanatında ve ona uygun olarak da perspektif çi sanatta yaşanan bu kırılma olağanüstü bir hızla ortaya çık mış ve erken Rönesans'a kadar her geçen yüzyılda derinlik ka zanmıştır. Ortaçağ ustalarının", çizgilerin belli bir noktada ke siştiğine ya da ufuk çizgisinin anlamına dair hiçbir fikri yoktu. Geç dönem Roma ve Bizans sanatçıları sanki binaları hiç in natura görmemiş, nesneleri sadece oyuncak benzeri düz lemsel kesitler olarak algılamışlardı. Oranlar konusu da ayni şekilde pek ilgilendirmiyordu onları ve zamanla bu ilgi daha da azaldı ! Figürler ile bu figürler için tasarlanmış binaların büyüklükleri arasında gerçeğe uygun düşen oranlar yoktu ke sinlikle. Tüm bunlara eklenmesi gereken bir diğer nokta da, yüzyıllar geçtikçe ayrıntılarda bile gerçeklikten giderek uzak laşılmış olmasıdır. Öte yandan VI. ve VII. yüzyılın temsille rinde, hatta X. ve XI. yüzyıla kadar karşılaştığımız temsiller de gerçek mimari ile arkitektonik resim sanatı arasında çeşitli paralellikler kurulabilir. Ancak bu tarihten itibaren Bizans sa natında farklı bir' bina ressamlığı' ortaya çıkmıştır, ki bu resim kendini keyfiliği ve uzlaşımcılığıyla belli eder”
Ortaçağ'da;
Görüldüğü üzere "Perspektif kullanılmalı mı, kullanılmamalı mı?" sorusunu bütün bir çağın resim sanatı çerçevesinde dü­şündüğümüzde önemsiz görmemiz asla mümkün değildir. Ko­nunun yapabilmek veya yapamamakla ilgili olmaması soru­nun önemini daha da artırıyor.
Reklam
Perspek­tif, taraftarlarınca iddia edildiği üzere, gerçekten şeylerin do­ğasını mı ifade ediyor, ve bu yüzden her yerde ve her zaman sanatsal doğruluğun kesin bir önkoşulu olarak mı görülmesi gerekiyor? Yoksa yalnızca bir şema özelliği mi taşıyor, hatta kapsamlı bir dünya tasarımını karşılamayan birçok olası şe­madan, belirli bir dünya görüşüne ve tanımlanmış bir algıla­ma biçimine bağlı olarak ortaya çıkan pek çok dünya yoru­mundan biri mi sadece? Başka bir ifadeyle tekrarlarsak, pers­pektif, dünyanın perspektifle yapılan temsili, perspektifle yo­rumlanışı, dünyanın kendi gerçekliğinden kaynaklanan asıl sureti, hatta asıl doğru ifadesi mi?
Durma noktasının birliğini, ölçünün birliğini ve ufuk çizgisinin birliğini bozmak, perspektifle yapılan temsilin bütünlüğünü bozmak anlamına gelir.
“Natüralizm"de kendilerine çareler arayıp, ardından da, "insan hakları ve doğal hak" gibi biçimsel fikirleri ilan ederek don noktasına ulaşmış olsalar da, söz konusu varsayımların hem doğayı hem de insanı yadsıdığını görmek hiç de zor değildir. Şimdi Rönesans'ın tatlı kökleriyle Kant'ın acı meyvelerinin ilişkisini ortaya koymanın, dahası açıklamaya çalışmanın hiç sırası değil. Kendi pathos'una uygun olarak Kantçılık'ın, Rönesans'ın hümanist-materyalist dünya görüşünde bir derinleşmeyi ifade ettiği, kendi derinliği ve ölçütüne uygun biçimde kendini "yeni Avrupalılık ruhu" olarak ortaya koyan ve kısa bir süre öncesine gelene değin hükümranlığıyla övünmekte hiç de haksız olmayan tarihsel arkaplanın özbilincini temsil ettiği yeterince biliniyor. Ancak yakın geçmişte biz bu aydınlanmanın kesinlik ve değiştirilemezliğinin yalnızca varsayımlar üzerine kurulu olduğunu öğrendik ve Ortaçağ konusunda dehşete düşmemize neden olan özellikle sanatla ilgili her şeyin bizzat bu tarihçiler tarafından tasarlanmış olduğunu hem tarihsel hem de bilimsel ve felsefi olarak anlamış olduk. Ve Ortaçağ'da derya gibi derinlikli ve zengin bir kültür birikiminin söz konusu olduğunu fark ettik. Bu, kendine özgü bilime, kendine özgü sanata, kendine özgü devlet düzenine ve bir kültürün gerektirdiği her şeye sahip olan bir kültürdü; ama hepsinden öte hakiki Antikite'ninkine benzer bir kendine özgülüğü vardı. Yeniçağ'ın dünya tasarıminda sarsılmaz bir geçerliliğe sahip olan varsayımlar, tıpkı Antikçağ'da olduğu gibi (evet Antikçağ'da da böyleydi!) dokunuimaz olarak görülmüyor, dahası reddediliyorlardı.”
Perspektifin asıl kökeni tiyatrodadır. Bunun nedeni, teknik ve tarihsel bir olgu olarak perspektifi ilk kullananın tiyatro olması değildir yalnızca; temelinde çok daha derinlikli bir neden gücü yatar: Dünyanın perspektifle yapılan temsili teatraldir.
Reklam
68 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.