Kitap ile ilgili genelde olumlu yorumlar okudum; o yüzden merak ettim ve kitap elime geçer geçmez vakit kaybetmeden okumaya başladım. Kitap o kadar akıcı, hüzünlü ve naif bir şekilde yazılmış -çevirisi de o kadar iyiydi- ki nasıl bitti anlayamadım.
Spoiler içerir!!!!
Stella Grant akciğer hastası, çocukluğu, gençliği hemen hemen hastanede geçmiş artık hastanedekiler ikinci ailesi gibi. Madem hastaneden kurtulamıyor o zaman kaldığı odayı yaşanacak bir şekilde dizayn ederek odasına ruh katıyor. Akciğer nakil listesinde ve listeden isminin çıkarılmaması için kendisine enfeksiyon bulaştırabilecek insanlardan uzak durması gerekiyor.
Dört adım…
Ama en az üç adım..
Burkholderia Cepacia adlı bir tür bakteri ve Will Newman’ın bundan kurtulma şansı yok gibi bir şey. Artık son aşamada, çözüm olmadığını bilerek tedaviyi umursamıyor; tek istediği bulunduğu hastaneden çıkıp, son nefesini verene kadar dünyayı özgürce gezmektir.
Stella’nın Will’den uzak durması gerekiyordu. Aksi takdirde nakil listesine düşmesine sebep olacak enfeksiyon kapmasına sebep olup işleri daha da çıkmaza sokabilirdi.
Stella’nın, hayatından tamamen vazgeçmiş olan Will’i nasıl değişime uğrattığı..
Will’in Stella ile birlikte dostluğu, sevmeyi, sevilmeyi yeniden keşfetmesini..
Okurken çok etkilendim.
Birbirlerine dokunmadan sadece dile kolay üç adım ama onlara ceza gibi gelen bu uzaklıkta sevgilerini yaşamaları..
Keşke farklı bir son olaydı demem gerekiyor belki..
Stella nefes alıyor ama yarım…
Will ise ölüme koşuyor ama yarım..
Yine de gerçekçi ve güzel bir son…