Bir çocuğa, öncesinde onu Yahudi, Hristiyan, İslam, Budist, Hindu, Kelt, Yunan mitolojileri konusunda karşılaştırmalı bir eğitimle aydınlatmaksızın, bir dogmayı dikte etmek onu kandırmaktır.
Ne kadar farklı olsalar da, bütün dinlerin ortak özelliği, dehamızın yaratma ayrıcalığına sahip olduğu lütuflardan hiç çekincesiz ve anında yararlanma yönündeki bitmek bilmez arzudan başkası olmayan bu insani ve dünyevi yaşam karşısında duyulan korku, aşağılama ve nefrettir.
İnsanın zayıflığı, kabul edilmiş bir güçsüzlükten başkası değildir, ekonomik mekanizmaların hoşnutlukla girmiş bir tevekkül halidir. Semavi yalan, yeryüzünde sömürünün hakikatini imzalamakla ve buna boyun eğenlerin ödlekliğini onaylamakla yetinir.
Konuşma ve düşünme özgürlüğümüz daha az sınırlandıkça, zihinler de daha iyi yaşama arzusuna o denli öncelik verecek ve cömertliğe, dayanışmaya, duygusal ilişkilere açık olmamızı sağlamak suretiyle, yok etmeye hükmetmeye, zulme ve sömürüye olan eğilimimizi yavaş yavaş ortadan kaldıracaktır.