Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Riyad N. Er-Reyyis

Arap Casusları yazarı
Yazar
9.7/10
3 Kişi
6
Okunma
0
Beğeni
896
Görüntülenme

En Eski Riyad N. Er-Reyyis Sözleri ve Alıntıları

En Eski Riyad N. Er-Reyyis sözleri ve alıntılarını, en eski Riyad N. Er-Reyyis kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Emir İbni Suud, savaş sırasında kendisini tekmeleyip duran İngilizce'den atalarının yurdunu geri almayı başardı. Ve bu yurt için belki de en çok kullanılan veciz sözlerinden birinin sarfetti:"Refah günlerinde iyi tohum eklersek, kıtlık günlerinde iyi ürün alırız. “ İhvan ve İngiliz'le savaşırken veda mahiyetinde söylediği başka bir söz de hayli meşhur olmuştu:" Umarım cennette bir arada oluruz! "
Sayfa 214 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Yirminci yüzyılın başlarında, Osmanlı anayasasının (kanun-u esâsi) Araplar'a sunduğu ümit, "Jön Türkler"in tüm unsurların Turan potasında Türkleştirilmesini amaçlayan tehlikeli programlarını sunmalarıyla birlikte sükût-u hayale dönüşünce, Türkler'e karşı duyulan öfke artmaya başlamıştı. Böylece Arap hareketi şiddetini artırdı ve elit tabaka, Arap milliyetçiliği davetçilerinin Osmanlılar ve İttihatçılar'a karşı açıkça cephe alma çağırısına kadar, gizli cemiyetler kurmaya yöneldi.
Sayfa 13 - Selenge Yayınları
Reklam
Arap milliyetçiliği bayrağını, bir grup Müslüman ve Hristiyan Arap aynı anda yükseltti. Ne var ki milli duyguların olmayışı yüzünden bu çağrı halk kitleleri tarafından gerekli ilgiyi göremedi.
Sayfa 13 - Selenge Yayınları
Müttefiklerin Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerindeki emelleri açıktı. Onların bu toprakları kendi aralarında paylaşma çabaları, henüz avlamadan ayı postunu bölüşmelerine benziyordu (Ingiltere, Fransa ve Çarlık Rusyası arasındaki Sykes-Picot anlaşması bunun bir örneğidir).
Sayfa 14 - Selenge Yayınları
Müttefiklerin Araplar'a yaptıkları vaatler, bizzat Siyonistler için yayınlanan Balfour Deklarasyonu ve Arap müttefiklerinin verdikleri sözler her vatandaşın ağzının tadını bozuyordu. Tüm bunlar, barış konferansının onlar için harbin sonu değil, günümüzde de Batıya karşı devam eden şiddetli bir mücadelenin başlangıcıydı.
Sayfa 14 - Selenge Yayınları
Osmanlı sonrası Arapların durumu
I. Dünya Savaşı'ndan sonra Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin'deki olaylar bildiğimiz şekilde gelişmiş ve bu ülkeler, müttefiklerin mandacılık maskesiyle gizledikleri sömürünün getirdiği yeni bir siyasetle tanışmışlardır. Sonuçta Suriye ve Lübnan'ın boynuna Fransız mandası boyunduruğu geçirilmiş, Filistin ve Irak'ın boğazına Ingiliz ilmiği takılmış, Suriye'nin Şeria nehrinin doğusunda kalan güney kesiminde Şerif Hüseyin'in oğullarından Emir Abdullah es-Sâni'nin yönetiminde bir prenslik yaratılmış; Siyonist düşmanın çıkarları Ingiliz çıkarlarıyla örtüşünce Filistin tarihin en korkunç komplosuna kurban gitmiştir.
Sayfa 15 - Selenge Yayınları
Reklam
Fransa 1881'de Tunus'u sultanın elinden yolup almıştı. Vakıa İngiltere sultanın Mısır ve Sudan'daki sembolik hakimiyetini kabul ediyordu, ama Fransa Osmanlı'nın Tunus üzerindeki hakimiyetini tanımıyordu. Esasen her iki halde de Abdülhamid bu ülkelerin yönetim ve idaresinde hiçbir varlık gösterememişti. Bunun anlamı, Kuzey Afrika sahillerinin tamamıyla Türkler'in elinden kayıp gitmesiydi.
Sayfa 17 - Selenge Yayınları
Abdülhamid'in baskıcı yönetimi, düşünce ve siyaset hürriyetini tamamıyla bastırmıştı. Bazı Araplar bu yüzden ve ülkenin için de bulunduğu ekonomik durumun bozukluğu sebebiyle Mısır ve Amerika'ya göç etmek zorunda kalmış, bu durum Jön Türkler'in iktidara gelip Araplar'ın bağımsızlık ve kendi kaderini tayin isteklerini teşvik etmesine kadar devam etmiştir. Bu gibi siyasi durumlarda hür Araplar'ın bizzat Jön Türkler'in yaptıkları gibi gizli cemiyetler kurmak zorunda kalmaları tabiidir.
Sayfa 18 - Selenge Yayınları
Fransa'nın derdi, nüfuz ve itibar sağlamak, bir de sonunda asırlardan beri doğudaki Hristiyanları himaye hakkının kendisine ait olduğu iddiasından ve henüz fazla bir ekonomik çıkarı olmamasına rağmen bu meyanda Suriye'de Fransız kültürünü yayma yönünde sarf ettiği çabalardan bazı siyasi çıkarlar elde etmekti. İngiltere ise Hindistan'a uzanan deniz yolunu Arap Körfezi'nden gelecek herhangi bir tehlikeye karşı güvenlik altına almak, aynı yolu yeni hava yolu güzergâhlarıyla güçlendirmek ve en son olarak denizlerdeki hakimiyetini temin amacıyla İran ve Irak'daki zengin petrol yataklarını kontrol altında tutmak için, imparatorluğun özellikle Irak'daki hayati çıkarlarını düşünmek zorundaydı.
Sayfa 20 - Selenge Yayınları
10 Ağustos 1920'de yapılan "Sevr" anlaşması, bağımsız bir devlet olarak Suriye'yi self- determinasyona ehil hale gelinceye kadar Fransa'nın mandasına bıraktı. Ama bu durum Fransa'nın Suriye'yi dört parçaya bölmesini engellemedi.
Sayfa 22 - Selenge Yayınları
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.