Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Rıza Türmen

Rıza TürmenGüçsüzlerin Gücü yazarı
Yazar
6.0/10
1 Kişi
9
Okunma
1
Beğeni
506
Görüntülenme

Rıza Türmen Sözleri ve Alıntıları

Rıza Türmen sözleri ve alıntılarını, Rıza Türmen kitap alıntılarını, Rıza Türmen en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türkiye ile ilgili özellikle 2. madde ile ilgili 2020 istatistiklerine baktığımda, görüyoruz ki: Yaşam hakkının ihlalinden 141, etkili soruşturma yapılmamasından da 221 ihlal kararı var. 47 devlet arasında böyle bir rakam söz konusu değil. Bir tek Rusya, Türkiye'den daha fazla ama nüfus açısından Rusya, Türkiye'den zaten çok büyük. Arnavutluk'a bakalım, 1 ihlal var. Fransa'da Selmouni kararı çıktı ve Fransa, 2. maddeden, yaşam hakkı ihlalinden sorumlu tutuldu. O dönemde Fransız devleti nasıl yaşam hakkını ihlal eder diye Fransa çalkalandı. Etkili soruşturmadan Fransa'nın 4 ihlali varken, Türkiye'de bu 221 yaşam hakkı ile ilgili çok ciddi bir sorun var.
Sayfa 124 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Adil yargılanma hakkı, Türkiye'nin en çok ihlal aldığı madde. Bu şu demek: Türkiye'de yargı işlemiyor ki adil yargılanma hakkı ihlali en çok sayıda.
Sayfa 197 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanların farklılıklarının kabul edildiği ve kamusal alanda bütün farklılıklara yer açıldığı bir toplumdan değil, farklılıkların yok edildiği, tek tip insan yaratıldığı bir toplumdan korkmak gerekir.
Sayfa 304 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
İhlal prosedürü süreci Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nden ihracına kadar gidebilir. Unutmamak gerekir ki AİHM hükümetin savunmasını haklı bulmadı ve 11 Temmuz 2022 tarihinde Türkiye'nin Kavala v. Türkiye Davası'ndaki ihlal kararından kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini söyledi. Büyük Daire'nin 17 yargıcından 16'sı ihlal yönünde oy kullandı, sadece Türk yargıç karşı oy yazdı ve ihlal yönünde oy kullanmadı. Yani karar 46. maddenin ihlali şeklinde çıktı ancak Türkiye bunu uygulamazsa, Bakanlar Komitesi yaptırımlar uygulayacak. Kararlar alınacak, birtakım toplantılar iptal edilecek. Bir süreç var ve sonunda ne olduğunu biliyoruz: Avrupa Konseyi Statüsü'nün 8. maddesi gereğince, bir devlet 3. maddede yazan hukuk devleti ilkesini ve insan haklarını ihlal ediyorsa, o ülkenin, yani bizim durumumuzda Türkiye'nin temsil hakkı kaldırılabilir, sözleşmeden çekilmesi istenir. Çekilmezse, Bakanlar Komitesi üyeliğin kaldırılması konusunda karar alabilir. Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliği sona erer. Bu sadece bir kurumdan çıkmak anlamına gelmez, bu sonuç Türkiye'nin uluslararası alandaki yeri ile ilgili bir sonuç doğurur. Hukuk devleti, insan hakları, çoğulculuk ve demokrasi bakımından... Artık Avrupa Birliği hayali olamaz. Böyle bir duruma izin vermemek gerekir.
Sayfa 501 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bir ülkede, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü yoksa, demokrasiden de söz edemeyiz. Demokrasi işlerlik kazanıyor ifade özgürlüğüyle. Devletin uygulamalarını göz önüne seriyor, bireylerin demokratik karar alım süreçlerine katılımını sağlıyor. Teorik olarak bireylerin doğru karar vermelerini sağlıyor. Çoğulculuk da bu kavramın içinde. Farklı görüşlerin serbestçe ifade edilmesi bir demokratik tartışma ortamı yaratır. Eleştiriye, farklı görüşlere tahammülü olmayan otoriter iktidarların ilk yaptığı şey, düşünce özgürlüğünü bastırmak, basını kendi propaganda aracı olarak kullanmaktır. Onların amacı, basını baskı altına almak, iktidarın megafonu haline getirmektir.
Sayfa 297 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Suçun niteliği, tutuklamayı haklı gösterir mi?
Hayır göstermez. Katalog suçlar, cumhurbaşkanına hakaret, terör suçu gibi nitelemelerle, tutuklama tedbiri koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmadan tutuklanıyor insanlar. Kaçma şüphesi vardır demek yeterli değil. Neden kaçma şüphesi var? Cebinde uçak bileti mi yakaladın? Yurtdışı ilişkileri mi var? Varsa bile yurtdışına çıkış yasağı neden yetmiyor? Bunu Kavala'da gördük, yurtdışındayken ifadeye çağrıldığını öğrenip ifade vermeye geldi ve kendi gelmesine rağmen kaçma şüphesi nedeniyle tutuklandı. Süre çok önemli ve tutuklamada süre iki yılı aştıysa, genelde ihlal kararı veriliyor. Her davanın koşullarına göre bu değişiyor elbette.
Sayfa 185 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Devletin tek sorumluluğu öldürmeme değil, pozitif bir yükümlülük olarak yaşatmak aynı zamanda. Devlet, yaşama yönelik tehditleri önleyecek önlemleri almakla yükümlüdür. Yaşama yönelen bir tehdit varsa ve ulusal makamlar yaşama yönelen tehdidi biliyorsa ya da bilmeleri gerekiyorsa, tehdidi önlemek için gerekli, makul önlemleri almak zorundalar. Aksi halde 2. maddenin ihlali doğar.
Sayfa 114 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Terör tehdidi demokrasiden vazgeçmenin gerekçesi olarak kabul edilemez. Demokrasiler, teröre karşı bir elleri arkadan bağlı olarak mücadele etmek zorundadırlar. Yani demokratik değerlerden fedakârlık etmemeliler.
Sayfa 398 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
ABD Yüksek Mahkemesi 1971 yılında New York Times/ABD Davası'nda verdiği kararda, New York Times ve Washington Post gazetelerinin "Vietnam siyasetinde ABD Karar Alma Mekanizmasının Tarihçesi" adlı gizli bir belgeyi yayımlamalarına "ulusal güvenlik" gerekçesiyle konulan yasağı, Anayasa'nın ifade ve basın özgürlüğüne ilişkin maddesine aykırı buldu. Bu davadaki yargıçlardan Black şu görüşü belirtti: "Basın yönetenlere değil yönetilenlere hizmet eder [...] Basının anayasal güvenceye sahip olmasının amacı hükümetin sırlarını açığa çıkarmak ve halkı bilgilendirmektir. Ancak özgür ve kısıtlanmamış bir basın hükümetin yanlışlarını etkili bir biçimde teşhir edebilir."
Sayfa 317 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Büyük Birader seni izliyor!"
Basın, demokrasinin bekçisi olduğu içindir ki otoriter rejimler kurulurken, ilk yaptıkları şeylerden biri bu bekçiyi kapının önünden çekmek olur. Çünkü bekçi orada durduğu sürece otoriter bir rejim kurulması olanaksızdır. Bağımsız ve özgür bir basının halkı bilgilendirmesi, hükümeti denetlemesi otoriter rejimlerin kabul edemeyeceği şeyler. Hele günümüzdeki popülist otoriter rejimlerde halka verilecek bilginin, haberin kontrolü yaşamsal önemde. Rejimin varlığı buna bağlı. Eleştirel, muhalif görüşlere ise bu tür rejimlerde yer yok.
Sayfa 298 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Siyasetçilerin üzerlerine düşen gölgeden kurtulmak için eleştiriye, yargılamaya daha açık olmaları gerekir. Her ülkede yolsuzluk iddiaları var ama hiçbir ülkede halının altına süpürülmüyor bizdeki gibi. Berlusconi hakkında da yolsuzluk iddiası var ama yargılama da var. Bizde ise sadece iddialar var. Bu iddialar soruşturma konusu olmuyor, dava açılmıyor. Uluslararası Yolsuzluk Endeksi'nde 2001 yılında 54. sırada bulunan Türkiye'nin 2021'de neden 96. sıraya gerilediğini anlamak kolaylaşıyor. Yürütme üzerinde yargı denetimi olmamasıyla ilgili bir sorun bu. Delil varsa, tabii ki soruşturulmalı. Ancak ve ancak işkence ile alınan deliller asla dosyaya konmamalı.
Sayfa 217 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
İşkence Yasağı
Burada bir saatli bomba sorunu var. Bu özellikle 9/11 saldırılarından sonra ABD özelinde çok gündeme geldi. Yani bir yerde bir bomba var, siz onun patlayacağını biliyorsunuz, ama ne zaman ve nerede patlayacağını bilmiyorsunuz. Bir adamı yakalıyorsunuz, o biliyor bombayı ama söylemiyor. Adama işkence yapıp söyletirseniz, onlarca kişinin hayatını kurtaracaksınız ama ne pahasına: Kişiye işkence yaparak. Bu durumda işkence meşru mudur, değil midir? 9/11 İkiz Kuleler saldırısından sonra saatli bomba senaryosu çok gündeme geldi. Bunun cevabı açıktır: Hiçbir şey, işkence yapmayı haklı gösteremez. Adamı işkence yapmadan konuşturmanın yolunu bulmak zorunda ilgili makamlar.
Sayfa 140 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Görüyorsun, Türkiye AİHM içtihadının oluşmasına, olumsuz anlamda ne denli büyük katkıda bulunmuş.
Sayfa 115 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Zaman zaman Türkiye'de ölüm cezası ile ilgili yeni tartışmalar ortaya çıkıyor. Fakat buna hukuken olanak yok. 6. ve 13. sayılı Protokollere Türkiye, AKP döneminde taraf oldu. Bu protokoller sözleşme ile aynı statüde. Protokolden çekilmek, sözleşmeden çekilmektir. Sözleşmeden çekilmek, Avrupa Konseyi'nden ayrılmaktır. Avrupa Konseyi üyesi her devlet, sözleşmeye taraf olmak zorundadır. İdam cezasını uygulamanın bedeli, Avrupa Konseyi dışında kalmaktır. Konsey ise Türkiye ile Batı arasındaki değerler temelindeki en önemli bağdır. NATO, askerî bir ittifaktır. Ama konsey, demokrasi gibi evrensel temeller açısından önemlidir. Avrupa Konseyi'nin dışında kalmak, evrensel değerlerden vazgeçmek anlamına gelir. İdam cezasının ağır bir bedeli vardır. Avrupa'da idam cezası uygulayan devlet yok. İdam cezası barbarlıktır zaten, uygarlıktan uzaklaşmaktır.
Sayfa 113 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Türk hukukunun bir açmazı gibi geliyor bana, artık bir "yapısal sorun". Hâkimin reddinin istendiği hiçbir davada, hâkimin reddi kararı verildiğini görmedim. - Ben de görmedim... Bu böyle olmamalı, yanlış bir şey. Annemin bir arkadaşı olan bir Sulh Ceza hâkimi vardı. 1950'li yıllarda İzmit'te öğrencileri taşıyan bir vapur bir deniz kazası yapmıştı ve öğrenciler ölmüştü. Bahsettiğim hâkim o davaya bakıyordu ve görevlilerin ihmali olup olmadığını inceliyordu. Davanın ortasında davadan çekildi, hükümetten baskı olduğunu söyledi ve istifa etti. Hâkimlik böyle bir meslektir. Bizde böyle yürümüyor artık.
Sayfa 224 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.