Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sabri Yetkin

Sabri YetkinEge'de Eşkıyalar yazarı
Yazar
8.7/10
7 Kişi
22
Okunma
1
Beğeni
731
Görüntülenme

En Beğenilen Sabri Yetkin Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Sabri Yetkin sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Sabri Yetkin kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yönetimin eşkıya olarak nitelendirdiği, aşağıladığı insanlar, pekala halkın umudu, sevgilisi olabilir. Çünkü ezilmiş yılmış, haksızlıklara uğramış halkın gözünde "erdemli" sosyal haydut, ezilmiş, yılmış yığınların sözcülüğünü yapan bir umuttur ve gelecek güzel günlerin hazırlayıcısıdır.
“Kurt Bunalınca Şehre İner, Kul Bunalınca Dağa Çıkar!” (Türk Atasözü)
Reklam
Aydın vilayetinden kaldırılıp Selanik'e sürgüne gönderilen elli üç kişinin imzasını taşıyan, 20 Ağustos 1910 tarihli belge: "On iki seneden beri eşkıyalıkta dolaşan Çakırcalı, istibdat döneminin ürünü olup, tüm kainatça tanınmış bir hayduttur. Çakırcalı istibdat döneminde ne zaman bir olay gerçekleştirse, kolluk kuvvetleri eşkıyanın
Sayfa 149Kitabı okudu
Mültezimler(vergi toplayan), 19. yüzyıl ortalarında halkı soymak için çeşitli yöntemler geliştirmişlerdi. En yaygın yöntem, ürünün satın alınmasını geciktirerek ürünün çürüyeceği korkusunu yaymak, böylece ürünü çok ucuz fiyattan ele geçirmekti.
Memurların yozlaşmasının nedenlerinden biri, sarayın ve II. Abdülhamit’in tutumuydu. Abdülhamit ‘in uyguladığı politika, yöneticilerin yetkisizleştirilmeleriydi.
II. Abdülhamit, zeybeklerin niçin eşkıyalık yaptığını ve sıkıntılarının ne olduğunu öğrenmek için Davutpaşa ve Maslak karargâhına gidip, zeybeklerle görüştü. Zeybekler, kendilerine ayan, eşraf ve devlet görevlilerinin yaptığı zulmü, soygunları ve adaletsizlikleri dile getirerek, bunların giderilmesini istediler II. Abdülhamit ise ülkenin başındaki savaş belasının giderilmesinden sonra, ülkede yaşanmakta olan tüm kötülükleri gidereceği ve ıslahat yapacağı sözünü verdi. *** Savaştan bölgelerine dönen zeybekler, uzunca bir süre sultanın vermiş olduğu sözü tutmasını beklediler. Kendilerine verilen sözlerinin tutulmadığını ve tutulmayacağını anlayınca geleneksel yaşam biçimlerine, bir başka deyişle eşkıyalığa döndüler.
Reklam
Zulüm gören, yoksulluğa düşen, arazisi elinden alınan, kavgası olan, kız kaçıran hükümete değil efeye geliyordu. Çakırcalı bir mahkeme, bir maliye, kısacası bağımsız küçük bir devlet gibi çalışıyor ve sosyal haydut tiplemesine uygun düşen rollerini eksiksiz oynuyordu.
Osmanlı Devleti vergileri takdir ederken, küçük köylülüğe yüklenip büyük toprak sahiplerini kolladığı için, gelirler azaldıkça kırsal alanda vergi oranları artıyordu. Devlet borçları ağırlaştıkça, aşarın hazinenin toplam geliri içindeki payı daha çok artırılırdı. 1863-64 mali yılında aşar gelirlerinin toplam gelirlere oranı %34 iken, 1872-73 yılında bu oran %44'e ulaşmıştı. Osmanlı imparatorluğu'nun en kötü şartlar içinde yaşayan %70'lik köylü kesimi, toplam vergilerin %77'sini ödüyordu. Aşar:eskiden toprak ürünlerinden onda bir oranında alınan vergi.
“...Karın örtmediği dar bir patika boyunca sol elinde bir kılıç, sağında bir değnek, çoğunun sırtında bir tencere, elbise demeye insanın dili varmayan pılı pırtı veya korkunç derecede eskimiş askeri üniformalar içinde, bin bir güçlükle dağ yoluna tırmanan zavallı insanlara rastlanır. Bu insanlar Osmanlı askerleridir.” 1891 yılında Doğu Anadolu’dan geçen Fransız gezgini Chole
Eşkıya elbette ki politika, ekonomi, tarih ve felsefe bilgisi ve bilincine sahip değildir. Olamaz da.
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.