Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sachiko Murata

0.0/10
0 Kişi
8
Okunma
6
Beğeni
864
Görüntülenme

Hakkında

Stony Brook Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Araştırmalar Bölümü’nde öğretim üyesi olan Sachiko Murata 1943 yılında doğdu. Lisansını Japonya’da Chiba Üniversitesi’nde hukuk alanında tamamladı. Doktora derecesini Nizamî-i Gencevî’nin Heft Peyker Mesnevîsi üzerine yaptığı incelemeyle Tahran Üniversitesi’nde alan Murata, İslâm fıkhı alanında çalışan ilk kadın olarak yine aynı üniversitede ikinci bir doktoraya başladı ancak İran Devrimi nedeniyle tezini tamamlayamadan eşi William C. Chittick ile birlikte 1979’da ABD’ye gitti. O tarihten bu yana Stony Brook Üniversitesi’nde başta İslâm çalışmaları olmak üzere, Konfüçyüs felsefesi, Taoizm ve Budizm konularında eserler verdi ve dersler yürüttü. 2012 yılında, TÜRKKAD - Türk Kadınları Kültür Derneği’nin kuruculuğunu üstlendiği Pekin Üniversitesi Ken’an Rifâî İslâm Araştırmaları Kürsüsü’nde İslâm düşüncesinin temel meseleleri konulu ve Müslüman Konfiçyüsçüler başlıklı dersler verdi. Burada William Chittick ve Weiming Tu ile beraber yazmış oldukları, İbnü’l Arabî ekolünden Huiru adı verilen, Çinli Müslümanlar hakkındaki eseri okuttu. Eser Seyyid Hüseyin Nasr’ın kapsamlı bir önsözü ile yayınlanmıştı. “The Vision of Islam” (William Chittick ile birlikte) “Chinese Gleams of Sufi Light”, “The Tao of Islam”, gibi diğer bazı önemli eserlerin yazarı olan Murata, kadim Çin kültürü ile İslâm arasındaki bağlantıların orijinal kaynaklarda ve medeniyet tarihinde izlerini süren en önemli bilim insanlarından birisi olarak biliniyor.
Tam adı:
Prof. Dr. Sachiko Murata
Unvan:
Akademisyen ve Yazar
Doğum:
1943

Okurlar

6 okur beğendi.
8 okur okudu.
3 okur okuyor.
15 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İnsan bedeninin yapısı yerküreye, kemikleri dağlara, kemiklerdeki ilikleri minerallere, karnı okyanusa, bağırsakları nehirlere, damarları küçük akıntılara, etleri arazilere, saçları bitkilere, saç biten bölgeler verimli topraklara, vücutta saç bitmeyen bölgeler çorak topraklara, yüzden ayaklara kadar uzanan kısım bayındır şehre, sırtı harabeye, yüzün ön kısmı doğuya arkası ise batıya, sağ el güneye, sol el kuzeye, nefes alması rüzgâra, konuşması gök gürültüsüne, bağırması ise yıldırıma, gülüşü gün ışığına, ağlaması yağmura, üzüntüsü ve tasası gece karanhğına, uykusu ölüme, uyanıklığı hayata, çocukluk günleri ilk bahara, bahar günlerine, delikanlılık günleri ise yaz günlerine, yaşlılık günleri ıse sonbahar günlerine, kocamışlık günleri ıse kış günlerine benzer.(İhvan-ı Safa'dan)
Kardeşim şunu bil ki, kulluğunda aldırışsızlık içinde olan ve isyan içinde olan bir insan hayvandan, bitkiden, minerallerden dahı aşağıdadır ve “aşağıların aşağısı”na döndürülmüştür. Çünkü mineral cevherleri bir sureti alır fakat bu kimse sureti almaz. Bitki Rabb’e secde eder ve O’nun önünde eğilir, fakat bu kimse secde etmez. Hayvan insana itaat eder, fakat o Rabb’ine itaat etmez, O’nu tanımaz ve bulmaz. İhvan-ı Safa,Resail,IV,212
Reklam
Evrende birbirinden farklı olan şeyler, farklı yollarda ve farklı derecelerde Tanrı’dan haber verirler.Tanrı bir nurdur ve “Nur’dan başka nur yoktur.” Ancak başkalarının gerçek olmayan nurları (ışıkları) da bir şekilde O’nun nuruna benzer. Nerede bir aydınlanma vasfı taşıyan bir şey varsa, bu ilahi nurun izlerini barındırır. Güneş gibi parlayan kor da bu nuru gösterir. Bunlardan hiçbiri hakiki nur değildir, yine de güneşin ışığı, ateş korunun ışığından daha yoğundur ve daha gerçektir.
Eğer tenzih'e önem verir de teşbih'i büsbütün unutacak olursak, bunun sonucu Allah'ı sürekli yaratıklarından uzak olarak idrak etmek olur. Eğer Allah ebediyen uzaksa, gerçekten yaratıklarıyla bir bağlantısı yok demektir. Bu, Batı'da Deizm olarak adlandırılan ve İslam'da ta'til (Allah'ın etkinliklerden soyutlanması) diye bilinen şeyin bir çeşididir. Allah sürekli uzakta tutulduğu zaman, bu dünya ve özellikle insanın bu dünyadaki varlığı bağımsız bir gerçekliğe bürünür. Artık işleri çekip çeviren biziz; dolayısıyla kendimizi Allah'a ortak koşmuş oluruz. Başka bir ifadeyle tenzih'e yapılan aşırı vurgu dünyamızdaki öncelikleri belirleyici olarak görülen küçük tanrıcıklarda bir artışa yol açar. Aklın yatkınlığına uygun olarak, bu tanrıcıkların adları "ilerleme", "demokrasi", "sosyalizm", "komünizm", "bilim", "gelişme" gibi soyuttur; ama bunlar tapınanları için yeteri kadar gerçektir.
Sayfa 430Kitabı okudu
Salt sinagog, kilise ya da camiye gitmek, bir kimsenin olgu ve olayları çağdaş ateistlerden farklı bir şekilde gördüğü anlamına gelmez. Kültürümüzün hakim düşünme tarzı, bize tapınaklarımızdan değil, medya ve eğitim kurumlarımızda öğretilmektedir.
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok