Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Saim Savaş

Saim SavaşXVI.Asırda Anadolu'da Alevilik yazarı
Yazar
8.3/10
7 Kişi
39
Okunma
0
Beğeni
1.000
Görüntülenme

En Yeni Saim Savaş Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Saim Savaş sözleri ve alıntılarını, en yeni Saim Savaş kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İleri gelen Safeviler’in öldürüldüğünü,bunların ailelerinin ve bağlılarının ise, sürgüne gönderildiği söylemek, tarihi realiteye daha uygun düşecektir, kanısındayız.
1492’de meczup bir dervişin 2.Bayezid’e karşı giriştiği suikast teşebbüsüne kadar, Osmanlılar’ın Erdebil Merkezli Safevi Tarikatı mensuplarına ve hatta diğer tarikatlara olduğu gibi onlara da bir takım mali desteklerde bulundukları söylenebilir.
Reklam
İlgilendiğimiz dönemde, Kıbrıs’ın yeni fethedilen bir bölge olması hasebiyle, esaslı bir sürgün bölgesi haline getirildiği söylenebilir.
Osmanlı-Safevi askeri ve siyasi çekişmesinin sertleştiği gergin toplumsal ortam sebebiyle, içki içen herhangi birinin de, Kızılbaş muamelesine tabi tutularak cezalandırıldığı anlaşılmaktadır.
Fığlalı ise’ Alevilikte, kadınlı-erkekli toplantılarda içki içilip eğlenilmesini ve çalgılar çalınıp samah edilmesinin, İslam öncesi geleneklerin, İslami bir renkle devamı şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini, belirtiyor ve içilen içkiye, Orta Asya Şamanist Türkleri’nde “kansız kurban” anlamına gelen “dolu-tolu” denilmesini, buna destek olarak gösteriyor.
Klasik Türk çalgısı olan saz ya da kopuz eşliğinde türkü söylemenin, bütün Türkler’e has bir gelenek olduğu biliniyor. Kızılbaşlık ya da Alevilik ise, bu geleneğin, aynı zamanda toplu dini merasimlerin bir parçası olarak işlev gördüğü söylenebilir.
Reklam
Pir Ali:
Osmanlu yanına kalır mı sandın Nice intikamlar alınsa gerek Mehdi çıkar ise nic’olur halin Heybetli küsleri çalınsa gerek.
Şeyh Haydar’dan itibaren Safeviye tarikatı mensupları için kullanılan “Kızılbaş” tabirinin, aynı zamanda bazen Safevi Devleti ve bazen de bu devletin hakim olduğu coğrafya için kullanıldığı; ancak zamanla sadece Anadolu’daki Alevi toplulukları için kullanılan bir terim haline geldiği anlaşılmaktadır.
Aslında başlangıçta Sünni olan Safeviye tarikatının, Hoca Ali devrinden itibaren Şiiliği benimsemesinin temel sebebinin,kendilerini Osmanlılar’dan ayırt etmek ve Suriye, Anadolu ve Azerbaycan’daki Şii-Batıni boyları ve hatta Şeyh Bedrettin taraftarlarını kazanmak olduğu söylenmektedir.
Tarih Araştırmaları
"Geçmişi bilimsel metotlarla anlamaya çalışma teşebbüsü" olarak tarif edebileceğimiz tarih araştırmalarının, siyasi, askeri, dini ve toplumsal geçmişimizden bir takım dersler çıkarmaya yönelmesi beklenmelidir. Aksi halde tarih araştırmaları, sadece bazı kimselerin geçmişe yönelik meraklarını tatmin etmekten öte bir işe yaramayacaktır.
Sayfa 148 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
Reklam
Osmanlı Devleti'nin, sözünü ettiğimiz coğrafyayı ele geçirip yerleşme aşamalarında ya da bazı isyanların bastırılması sırasında uyguladığı ve "istimâlet" olarak değerlendirilen, bölge insanını kazanmaya yönelik küçük bazı sosyo-ekonomik politikalarına karşın genellikle şiddetli bir cezalandırma politikası takip etmesi, sorunun daha da derinleşmesine sebep olmuş görünmektedir.
Sayfa 148 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
"Kızılbaş"
Burada kısaca Kızılbaş terimi üzerinde durmamız gerekiyor. İstanbul'daki Venedik elçilerinin II. Bayezit döneminde İstanbul'a gelen Özbek elçisi dolayısıyla kaleme aldıkları raporlarından anlaşıldığına göre, o devirde bazı toplumlar, başlarına giydikleri giysilerin renklerine göre isimlendiriliyordu. Buna göre, Özbekler Yeşilbaş, Safeviler Kızılbaş, Osmanlılar Akbaş, Gürcüler ise Karabaş olarak anılıyorlardı.
Sayfa 143 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
mezhebi farklılık tamamıyla siyasi tercihle alakalıdır. Siyasi bakımdan Safevileri tercih, yukarıda ifade ettiğimiz üzere Şafiî/Sünnî bir Kürt aşiretini bir anda Şiî/Kızılbaş yapmadığı gibi, saltanat derdine düşmüş bir Osmanlı şehzadesini de aslında Kızılbaş yapmamaktadır. Mesele tamamıyla devrin şartları ve siyasi menfaatlerle ilgilidir.
Sayfa 143 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
Dolayısıyla merkeziyetçi yönetim anlayışıyla uyuşamayan göçebe kesimlerin kurduğu bir devlet olan Safeviler, Osmanlı merkeziyetçiliğinden canı yanan kesimler için bir sığınma merkezi olmuştu.
Sayfa 140 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
Osmanlı Devleti'nin, bilhassa İstanbul'un fethinden itibaren bir imparatorluk haline gelip, İslâm dünyasının Sünnî karakterli en büyük gücü ve temsilcisi durumuna yükselmesinden sonra, Safevilerin dayanacakları temel güç, İslâm coğrafyasında yaşayan gayri Sünni kesimler olmuştur. Bu bakımdan Safevilerin, önceleri Sünni bir karaktere sahip iken, bilhassa siyasi amaçları ön plana çıktıktan sonra Şiî eğilimleri benimsemelerinin temel sebebinin, İslam dünyasındaki gayri Sünnî unsurların temsili meselesi olduğu söylenebilir.
Sayfa 139 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
73 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.