Dr. Salih Uçak, Lisans eğitimini Malatya İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği bölümünde yaptı. Daha sonra öğretmenliğe başlayan UÇAK, yüksek lisansını Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı dalında tamamladı.
2000-2011 yılları arasında MEB’e bağlı okullarda Edebiyat Öğretmenliği yaptı. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eski Türk Edebiyatı Anabilim dalında doktorasını tamamladı. UÇAK, 2011 yılında Bakanlıklararası Ortak Kültür Komisyonu kararıyla Irak Erbil Başkonsolosluğu nezdinde Selahaddin Üniversitesi Diller Fakültesi Türk Dili Bölümü’ne Öğretim Üyesi olarak görevlendirildi.
19 Eylül 2016 tarihi Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki görevine geri dönmüştür.
hasretle, özlemle beklersin
gün biter, gece uzar
batar iyiden iyiye yatak
gözlerin dalar,aklın firar
yüreğin ki isyandır
saat, kalbin attığı yerdir
yani yar.../ tik yar / tak yar
sayar
sayar
tükenirsin
ağlayan sen, gülen ağyar
Şairler Geçidi: Salih Uçak ile Ethem Erdoğan söyleşisi:
Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Öğrenme ve keşfetme meraklısı. Kalem ve kelam yoldaşı.
Söyleşinin devamı için: kitaphaber.com.tr/sairler-gecidi-...
Şairler Geçidi: Salih Uçak ile Ethem Erdoğan Söyleşisi Kitap Haber aracılığıyla.
Şiir kitapları üzerine yazmak hiç bana göre değil, biliyorum. Boyumu haylice aşan bir dünyadır orası. Kullandığım cümlelerin, o derinliğin hakkını veremeyeceği korkusudur elimi bağlayan. O yüzden, şiir kendisini anlatır, ben eteğinde gezinirim.
“ve ben bütün kalbimle kıyında beklerim
bir gece bekçisinin sabahı beklediği gibi
uykusuz, yalnız, sabırsız” (s.120)
Sonra, gece hükmünü sürerken daha, mısralarda bir hazine arar gibi sislenirim.
“sustuğum kadar konuş azize,
sustuğum kadar” (s.31)
Sesinle kendime geleyim. Çünkü biz, “hiç olmamış ‘iki’nin ‘bir’leriyiz.” (s.120) Öyle ayrı ve öyle içe içe…
“semaverde çay
içimizde sevda
omzuma yasla başını
gözlerini kapat ve dinle” (s.9)
Ötelenmişliğimi, ötelerden gelecek bir habere kilitlendiğimi, hiçken sen’lendiğimi anlatayım sana. “kadim Aşklar diyarıdır yüreğim” (s.62) Bundandır zaman çizgisinde gidiş gelişlerim. Ama her gören bilmez ki, “ben lâ-mekan bir eşkıyayım” (s.25)
Bir süreliğine kendilerinde konaklamamı isterler. Oysa ben, senden başkasına sağırım. Hem kapalı alıcılarım hem sanki “ansızın duracak kalbim” (s.27)
Kendi kendimledir hep söyleşmelerim:
“hani diyorum sıfırdan başlasak
yarın miadımız olsa
isa gelip öpse alnımızdan
arınsak kendimizden
kirlerimizden
yılları hüzünle çarpsak
bizi eklesek takvime kaç eder?” (s.61)
Kıymetli Salih Uçak’ın Hüsn-i Yusuf’u ile karşılaşınca, yazmak da şart oldu. Bu paragrafa, onun şiirinden alıntılar şekil verdi böylece.
“öpülesi bir yokluktur Aşk, sevgilim
korkma, öldürmeyen ayrılık, oldurur bizi” (s.33)
Hüsn-i YusufSalih Uçak · Çıra Yayınları · 201614 okunma
Edebiyat dergilerinde şiir, öykü, deneme türlerine yer verilir daha çok. Edebiyatı edebiyat yapan detayları anlatmak ise genelde akademik çalışmalara bırakılır. Bu metinleri hakkıyla okuyabilmek öyle kolay değildir çünkü. Salih Uçak, “İnsan, Sanat ve Edebiyat” eserinde edebiyatın derin dehlizlerine girerek sanatın insanla imtihanını dillendirmiş. İnsan olmadan sanatın bir kıymeti olamayacağına göre -ki ilahi sanatı okusun, görsün, anlasın, düşünsün, takdir etsin diye yaratılan insandır vurgusunu da unutmadan- ve sanat varsa onu hem ortaya koyan hem anlayan hem değerlendiren insanın olma zorunluluğu şart ise sanat insansız, insan sanatsız olmaz -ki üretilen her şey sanat gerektirir- sonucuna varmak da kaçınılmaz elbet. “İnsan” söz konusu olduğunda unutulmaması gereken bir gerçek de insanın var olan her şeyi yozlaştırma/çürütme eğilimidir. İnsan-Sanat ilişkisinde de bu eğilimi görmek kaçınılmazdır. Yazar, belki de bu yüzden sorar: “Yaz(ı)n çürümüş olabilir mi?” (s.11) Ay Vakti Dergisi’ne böyle bir eseri kazandırdığı için teşekkür ediyorum.