Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sebahattin Şen

Sebahattin ŞenGemideki Hayalet yazarı
Yazar
9.7/10
3 Kişi
13
Okunma
2
Beğeni
506
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Yazar

Okurlar

2 okur beğendi.
13 okur okudu.
1 okur okuyor.
6 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Köy-"Doğu", Kürt - "Doğulu" -köylü eklemlenmeleri filmlerde kurgulanan belli stereotiplerin üretilmesiyle mümkün oluyor. Top­lumsal gerçekçi filmlerin dramatik ve komedi anlatılarında Kürtlüğü /köylülüğü işaretlemek için kurgulanan karakterler belli stereotip­ leştirmeler aracılığıyla üretiliyor. Zengin-despot-ırz düşmanı ağa, yoksul-cahil maraba, töre kurbanı - örselenmiş kadın, salak-naif er­ kek gibi kategoriler üzerinden üretilen stereotipler köylülükle ek­lemlenen ve Kürtlüğe işaret eden temsiller olarak kullanılıyor. Bura­ da filmlerdeki Kürt/"Doğulu" karakterlerin kurgulanma biçimleriy­le iktidar ve sembolik şiddetin stereotipleştirici temsil pratikleri ara­cılığıyla üretilme biçimleri arasındaki ilişkiye değinmek gerekiyor.
Türklüğün temel niteliklerinden biri Türklüğü­nün farkında olmaması, onu dilbilimsel, kültürel ve tarihsel olanın üstüne çıkararak doğallaştırması; onu varlığın doğal hali, özü gibi ta­hayyül etmesidir.
Reklam
Batı'nın bakışı karşısında kendisini yetersiz, eksik, gecikmiş ve nihayetinde Doğulu hisseden ulusal benlik, kendisini, sinemanın ha­yal perdesine yansıtılan Kürt temsilleri üzerinden, gecikmişliğini, eksikliğini telafi edebildiği modern ve Batılı bir öznellik olarak ha­yal edebiliyordu. İşte filmler aracılığıyla bir süreliğine de olsa sağla­nan bu fantazmatik bütünlük ve tamlık duygusu, Kürtlerin ve yaşa­dıkları yerlerin her daim kadrajda olmasını motive eden, kamçılayan gösterme arzusunun kaynağıydı aynı zamanda.
Hegel açısından üzerine konuşulmaya değer bir tarih ve zaman Afrika'da mevcut değildir, dolayısıyla Afrika, büyük T ile Tarih'in ve zamanın dışındadır. Marx açısından ise "tarihin bi­linçsiz aracı" olarak İngiliz kolonyalizmi tarihi olmayan Hindistan' da Tarih'in akışını hızlandıracak, hatta bizatihi Tarih' in -bu durumda Batı tarihinin- içine alacak bir etki ortaya çıkaracaktır.
Laclau ve Mouf f e'a göre, "doğal olgular da söy­lemsel olgulardır ... şeylerin varlığından okunacak, halihazırda orada olan bir doğa yoktur, doğanın kendisi yavaş ve karmaşık bir sosyal, tarihsel inşadır." Dünyada insanlar olmasaydı da taş olarak adlandır­dığımız nesneler yine var olacaklardı ama "taş" olmayacaklardı, çün­kü onları sınıflandıran bir maden bilim ya da diğer nesnelerden ayıran bir dil olmayacaktı (Laclau 1997: 7 1 ). Bryson da benzer bir bağlama işaret ediyor: "İnsanlar tarafından deneyimlenen gerçeklik her zaman tarihsel olarak üretildiği için şeffaf ve doğal olarak verili gerçeklik yoktur"
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok