Oysa her şey başka türlü olabilirdi. Bunun için yel değirmenleriyle savaşmak, 'olmazı olur kılmaya' çalışmak gerekmezdi. Sadece yaşadığımız anın farkına varmamız yeterliydi. Ne çare ki, yaşarken farkına varmayız onların. Keşkeler yakamızdan düşmeyen, bir ömür boyu taşımak zorunda kaldığımız avuntulara dönüşür.
Hayat rüzgar gibi geçer, geriye onlar kalır.