Selçuk Geçer

Yiyin Efendiler yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
10
Okunma
0
Beğeni
318
Görüntülenme

En Eski Selçuk Geçer Gönderileri

En Eski Selçuk Geçer kitaplarını, en eski Selçuk Geçer sözleri ve alıntılarını, en eski Selçuk Geçer yazarlarını, en eski Selçuk Geçer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yiyin Efendiler
Ekonomi tıpkı din gibi... Ne kadar anlaşılmazsa o kadar makbul. Çünkü insanlar basit gerçekleri görürse, yapılan üçkâğıdı fark eder ve bütün oyun bozulur. Ekonomik sisteme yakıştırılan karmaşıklık maskesi, insanlığın katlanmak zorunda kaldığı en felç edici yapıyı gizlemek üzere tasarlanmış büyük bir tezgâhtır. Ve bu tezgâh o kadar iyi kurgulanır ki toplumdaki her birey kaderine razı olur.
Destek Yayınları
Reklam
Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını, Varlığını, hayatını, umudunu, hayalini, Tüm olanca rahatını, olanca gönül balını, Hemen yutun, düşünmeyin haramın, helalini.. Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin, Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin! Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak! Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak! Bugünkü mideler sağlam, bugünkü çorbalar sıcak; Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak... Yiyin, efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin; Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin! -Tevfik Fikret
Kimse kumarhaneye kaybetmeye gitmiyor elbette, maksat şanslı eli yakalamak, bonusları toplamak ve bir an önce zengin olmak. Aynı bize dikte edilen ekonomik düzen gibi; insanların kazanma hırsları ve gelecek kaygılarına oynayarak, onları modern köleler haline getiren büyük düzen. Yöntem hep aynı, tüketim arzularını tetikle, borçlandır ve bağımlı hale getir. Sonuç: Sorgusuz sualsiz gönüllü köleleşen milyarlarca insan. Bu öyle bir tezgâh ki kumarhaneler bile yanında masum kalıyorlar. Düzene uy, mutlu ol! Aksi takdirde sistem dışına atılırsın. Cezalandırılır, başarısız olur ve kaybedersin. Nihayetinde de suçlu düzen değil, sen olursun. Sistemi kuranlar sistemin devamlılığı için yüzyıllardır en acımasız yöntemleri kullanıyorlar. Savaşlar çıkarıyor, dini duyguları kaşıyor,milli hassasiyetlerle oynuyor. İşin garip tarafı ise bu yöntemler binlerce yıldır işe yarıyor. Haçlı seferleri, dünya savaşları, Ortadoğu mezhep kavgaları ... Bütün bunlar din, mezhep ve milliyet içinmi yaşandı sanıyorsunuz? Asıl sebep petrol, elmas, su, verimli topraklar, yeraltı kaynakları ya da silah ticareti olmasın sakın? Kazanmak için her türlü kötülüğü yapma arzusu, hepimize insanlığın içgüdüsü gibi kabul ettirildi .
Din, bu yalanların en popüler olanı. Binlerce yıldır kullanılıyor ve hep işe yarıyor. Ortaçağ Avrupa'sında kilise adı altında, yeni yüzyılda ise tarikatlar adı altında... Safsata, yalan ve korkuları körükleyerek toplumu ele geçirme yöntemi. Öbür dünya hayalleri ile bu dünyadan vazgeç! Yaşadığın fakirlik, hastalık ve açlıklara boyun bük ! Hakkın olanı isteme ! Şükret ve seçkinlerin daha fazla almasına sesini çıkarma ! Çalış, hizmet et, gerekirse öl! Acaba Tanrı mı parayı yarattı , yoksa para mı Tanrı'yı?
Ekonomi din gibi... Ne kadar anlaşılmazsa o kadar makbul sevgili dostlarım. Oysa o kadar basit ve hayatımızın içinde ki! Bakkala, markete, manava, doktora, okula gitmek; eve dönüp faturalarla karşılaşmak; televizyonu açıp bir film, dizi ya da reklam izlemek; eş dostla buluşmak veya birilerine borç verip almak... Bu saydıklarım ekonomi değildir de nedir? Ekonomi demek illa borsa terimlerinin, teknik indikatörlerin, karmaşık makroekonomi kavramlarının havalarda uçuşması mıdır? Buna rağmen ekonomi yıllarca sanki sıradan insanın anlayamayacağı kadar karışık ve soyut bir kavrammış gibi anlatıldı, yani din gibi lanse edildi. Bilinçli bir şekilde karmaşıklaştırıldı ki kolay anlaşılmasın, sadece Ekonomi Ruhbanları ile Siyaset Cambazları'nın oyun alanı olsun. Para sistemi, bugüne kadar en az sorgulanmış inanç şeklidir diyebiliriz. Paranın nasıl yaratıldığı, onu yöneten politikalar ve toplumu gerçekte ne kadar etkilediği, nüfusun büyük bir bölümünün kayıtsız kaldığı meselelerdir. Yaşadığımız dünya öyle bir dünya ki var olan zenginliklerin %40'ına toplumun sadece yüzde biri sahip. Her gün 34 bin çocuk yoksulluk ve önlenebilir hastalıklardan ölüyor. Dünya nüfusunun yüzde 50'si günde iki dolardan daha az bir gelirle yaşamaya çalışıyor .
Reklam
41 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.