Acısı taze birini teselli etmek, sonbahar rüzgârında dalında titreyen sararmıș bir yaprağa, yazın tekrar geleceğinden , tüm ağaçların yeniden yeșile boyanacağından bahsetme
benzerdi. Düşeceğini bilen yaprak ne teselli bulur ne de seni dinlerdi.
Mutlu bir hafta dileğiyle bugünkü kitap yorumuma geçiyorum.
Kalemi ile ilk defa tanıştığım yazar Serhan Kurşun’a ait bir devam romanı #muhbirgölgelerinoyunu .
İlk kitabı okumadığım için fikir sahibi değilim ;ancak #muhbir kitabından edindiğim fikir yazarın oldukça güçlü bir kalemi olduğu. Betimlemelerin etkileyiciliği, sayfalar ilerledikçe karakterlerle olan bağınızı güçlendiriyor.
İbni haldun‘a ait olduğu söylenen “coğrafya insanın kaderidir .” sözünü yeniden düşündüm.Gerçekten coğrafya insanların yaşamlarında büyük bir mukadderat mı yoksa sınırlarını zorlayanların olumsuz yanlarını aşabilecekleri bilecekleri bir Gerçeklik mi?
1940’ların Hatay’ında ataerkil bir toplum yapısına eleştirel bakış açısıyla yazılmış bireysel, ahlaki konularda sorgulamalar yaptıran ve düşündüren bir eser.
Yazarın derin karakter analizleri eseri okurken öylesine içine alıyor ki bir kız çocuğunun gönlüne düşen ilk sevdasına,alnına yazılan kara leke olarak görülen günden sonra Suriyeli bir kaçakçıyla yaptığı evlilik ile üzerine kuma gittiği kadından, sınır ötesine bölgedeki yaşamlara, Beslem,Hacer ve Ali’nin babası sayesinde suçlarla dolu şekillenen geleceğine İstanbul’a kadar uzanan harika bir kurgu.
Tavsiyemdir.