Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serkan Duman

8.4/10
12 Kişi
33
Okunma
2
Beğeni
1.348
Görüntülenme

Serkan Duman Gönderileri

Serkan Duman kitaplarını, Serkan Duman sözleri ve alıntılarını, Serkan Duman yazarlarını, Serkan Duman yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sanat gözü eğiten bir araçtır; mimari ise bunu beden hareketini yönlendirerek yapar. İslam kentinde sürekli olarak bir labirenttesinizdir; sokakların arasında hareket ederken sürekli olarak yeni bedensel yaşantılar tecrübe edersiniz; bütün dolaşım insanı doğru yolu bulmak için eğiten ve bir yerin etrafında sürekli olarak döndürerek o yere karşı duyarlı olmaya iten bir düzene sahiptir.
Sayfa 194Kitabı okudu
İslam'da bir yerin ''ma'mur''luğu bakımlı ve düzenli oluşu ve gelen gidenin ve ilgi gösterenin fazla oluşuyla ilgilidir. Kuran'da mabedlerin imar edilmesi, maddi onarımdan ziyade zikir ve ibadet esasına bağlanmış görünümdedir. Bu sebeple bir yeri imar etmek maddeden öte anlamlar da taşır ve imar( inşa süreci) dualarla zikirlerle başlar ve sürer.
Sayfa 175Kitabı okudu
Reklam
Öyle ki, söz gelimi minyatürde bile, bir at belli bir at değil herhangi bir at, daha açık bir ifadeyle kavram olarak at ya da atlıktır.
Sayfa 165Kitabı okudu
Doğu sanatçısı veya Müslüman sanatçı veya geleneksel sanatçı için hiç yoktan bir şey meydana çıkarmak hüner değildir, bu ancak yaratıcıya mahsus bir eylemdir. Onlar için hüner egonun geri plana atılarak var olan güzelliğin olduğu gibi belirmesine imkan tanımaktır. Özellikle Müslüman sanatçı geleneksel İslam sanatını ortaya koymak için çalıştığından kendi iç dünyasını buna uygun hale getirmek ister. ... Oysa Batı sanatçısı sanatını egosu ile beraber var eder. Kendini ortaya serdikçe gerçek sanata ulaşacağını düşünür.
Sayfa 155Kitabı okudu
İslam mimarlığının parataktik tavrı, mimari aracılığıyla insanı yönlendirmeyen aksine yaşayanları özgürleştiren, kendi kararlarını almalarına imkan tanıyan bir yapıya sahiptir. Yapılar belli bir noktadan bakılarak kavranamazlar. Çünkü buna göre inşa edilmemişlerdir... Örneğin Süleymaniye Külliyesi'nde istenseydi kullanıcıların belli noktalara yönlendirilip yapıyı oralardan görmeleri sağlanabiliridi. Oysa Süleymaniye Külliyesi'ni algılayabilmek, ancak yapıların etrafında dolaşmakla mümkün olabilmektedir.
Sayfa 147Kitabı okudu
Günümüzde modernizmin yıkıcı ve tahakküm edici yönünün tartışılması ve eleştirisi olarak ortaya çıkan postmodern mimarlık anlayışının küçük ölçekli tasarımlar yapmayı önermesi Bağdat deneyi sonrası İslam şehirciliğinin tavrıyla benzerlik gösterir.
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
Halife el-Mansur'un sekizinci yüzyıl Bağdat'ının merkezileşmiş ve tahakküm edici (totaliteryan) biçiminin doğurduğu gerilim bu şehir mantığının terk edilmesine yol açmıştır.
Sayfa 145Kitabı okudu
İslam'ın, adı planlamayla geçen ilk şehri olarak Kufe gösterilebilir. Hz. Ömer'in halifeliği sırasında kurulmuştur. Merkezde caminin nasıl olacağı düşünülerek, bu merkez noktadan bir okçuya dört yöne doğru ok atışları yaptırılmış ve okların düştüğü yerin ötesine evlerin yapılmasına izin verilmiştir. Okların belirlediği sınırın iç tarafına ise çarşı, yönetim birimleri (darulimare) ve cami inşa edilmiştir. (...) Bağdat tam anlamıyla '' tasarlanmış'' ve planlanmıştır. Yani bir bakıma İslam dünyası Bağdat tecrübesiyle şehir planlamacılığında bir bakıma modernliği tecrübe etmiştir.
Sayfa 144Kitabı okudu
Ezan insan aracılığıyla ile ortaya çıkan bir ses olduğundan duymaya yöneliktir. Hal böyle olunca da sesin ulaşabildiği son nokta caminin sınırını belirler ve o sınırlarda yeni bir cami inşa etmek gerekir. Yine sesin duyurulması ve duyulması ile ilgili olarak, minarenin civardaki en yüksek nokta olması sesin ulaşımının kolaylığı açısından lazımdır. En nihayetinde insanlar sesle bilgilendirilmekte ve çağrılmaktadır. Aristo'nun bir konuşmasında, bir kentin toplantı yerinin bağıran bir insanın sesini duyurabileceğinden daha büyük olmaması gerektiği yolundaki sözü, aynı zamanda minarenin ulaştığı son nokta itibariyle bir kenti de betimlediğini gösterir. Bu kent İslam şehrinde mahalle olarak nitelendirilebilir.
Sayfa 139Kitabı okudu
İslam'ın ilk günlerinde ezan okuyan müezzinin yüksekçe bir kayanın üzerine çıkarak ezan okuduğu bilinmektedir. Yapılan çağrının insan sesi ile oluşu İslam'ın dünya görüşünü kavrayan birisi için şaşırtıcı olmayacaktır. Çünkü ezanın merkezinde de insan vardır. Yine ezanın bir ibadet biçimi olduğu düşünüldüğünde ibadetin ruhuna da uygun bir durumdur bu. Müslümanları çağırmak ve bilgilendirmek için başka yöntemler de kullanılabilecekken insan sesinin tercih edilmiş olması meselenin salt ''ses çıkarmak, duyurmak'' tan ibadet olmadığını gösteriyor.
Sayfa 138Kitabı okudu
Reklam
Caminin en özel alanı olarak düşünülse bile mihrabın içinde duracak kişinin herhangi bir Müslüman olabileceğini unutmayalım. Gerçekten de mihrap benim bakış açıma göre bir Müslüman'ın sığacağı bir oyuk olarak bütün Müslüman ferdlerin temsil edildiği yani '' insanın'' temsil edildiği bir boşluktur. İnsan Allah'a sığınır mihraba sığınırken. Sığınmak burada doğru bir kelime olmalı zira Kuran'da ''mihrap'' Hz. Meryem'in sığındığı yer manasında kullanılmıştır. Bunun yanında mihrap Kuran'da yaşanılan, ibadet edilen yer anlamıyla da bulunur.
Sayfa 137Kitabı okudu
Müslüman Doğu mimarlığının bir gereği olarak Cami, içinde ibadet edeni etki altına alacak bir mimari biçimde üretilmemiştir. Yani ne caminin planı insanları yönlendirecek biçimdedir ne de ışık kontrol edilmektedir. Aksine dış dünya ile olan ilişkide sorunlu bir bakış olmadığından özellikle ışık, dışarıyı hissettirecek ve içerisini daha ferah ve aydınlık yapmak üzere olabildiğince içeri alınmak istenmiştir. Namazların gün içindeki vakit değişimlerine göre kılındığı düşünüldüğünde ışık ile olan dostane ilişki aynı zamanda hoş bir gereklilik halindedir. Tabi çok sıcak ya da soğuk coğrafyalardaki zorunluluklar dikkate alınarak. Kuran-ı Kerim'de yaratıcının ''Allah göklerin ve yerin nurudur''( 24/35) dediğini hatırlarsak ışığın İslam Mimarisi ile ilgili olan diğer bir boyutunu daha fark etmiş oluruz. Işığın sembolik anlamda içinde gizlediği ' ilahilik' onun Müslüman mekanlarına şevkle davet edilmesiyle sonuçlanmıştır. Işığı yansıtan su ve çini gibi önemli malzemelerin İslam mimarisinde çok kullanılıyor oluşunun önemli bir sebebi ışığın bu özelliğidir.
Sayfa 135Kitabı okudu
Uzaktan aynı, yakından farklı evler... Tıpkı Müslümanların kendileri gibi... Elbette hepsi insan ve Müslüman ama yakından baktıkça ve tanıdıkça farklılıkları ortaya çıkıyor...
Sayfa 132Kitabı okudu
Müslüman evlerinde yapı malzemesi olarak çamur, ahşap ve taş kullanılmıştır ancak çoğunluk çamur yani kerpiç, tuğla ve ahşaptır. Tamamen taşın kullanıldığı İslam şehirlerinin sayısı azdır. Bunun nedeni coğrafi ve iklimsel zorunluluklar aynı zamanda pratik ve rasyonel kararlardır. Ancak en az zorunluluk kadar etkili bir durum vardır ki o da evlerin geçici olmasına verilen önemdir. Kuran-ı Kerim'deki, '' Siz ebedi kalacağınız malikaneler mi yapıyorsunuz?'' (26/129) gibi ayetlerde, ebedi binalar yapmaya çalışan ve bununla övünen kavimlerin eleştirildiği hatta cezaya uğratıldıkları anlatılır. Bunu bilen müminler de evlerini geçici malzemeler kullanarak inşa etmişlerdir. Bu yöntemi kullanmayanların ve evlerini şatafatlı ve geçicilik meselesini dikkate almadan inşa edenlerin ayıplandığını biliyoruz.
Sayfa 123Kitabı okudu
İslam dünyasının süsleme anlayışıyla süslenen duvarlar ve tavanlar Müslümanların cennete dair özlemlerini yansıtır biçimde süslü ve canlıdır.
Sayfa 121Kitabı okudu
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.