Doğası gereği tek başına beslenen bu canlılar, koşullar nedeniyle bir arada bulunmak durumunda kalınca vücut yapıları, yaşam tarzları, davranışları ve çevreyle ilişkileri değişim göstermektedir.
Bir Çöl çekirgesi hareket halindeyken her gün kendi vücut ağırlığı kadar yiyecek tüketebilmektedir. Bunu sürü bazında düşündüğümüzde tehlikenin büyüklüğü ortaya çıkar.
Sürü fazına geçiş besin dağılımının düzensiz olduğu alanlarda görülmektedir. Yani yiyecekler belli yerlerde toplandığında çekirgeler zorunlu olarak yiyeceklere ulaşmak için bu alanlarda bir araya gelmek durumunda kalırlar.
Hatta yiyecek bitki bulamaması durumunda hayvanların tüy ve kıllarını, insanların elbiselerini, beşikte uyuyan bebeklerin iskeletlerine kadar ederini yemişlerdir.
Bunların uçuş alanı çok geniştir. Örneğin Çöl çekirgesi sürü halinde 2000, Kuzey Amerika Göçmen çekirgesi ise 2800 kilometre uzaklığa kadar uçabilmektedir
Çok yağlı olan çekirgeler, Araplar tarafından tüketilmiştir. Şark memleketlerini gezen seyyahlar, çekirgenin etinin ıstakozun eti gibi beyaz ve lezzetli olduğunu dile getirmişlerdir.
Osmanlı Devleti’nde 1787 yılında halkın şikâyeti üzerine kadı şu emirnameyi yayınlamıştır.' “Ey adı çekirge olan kuşlar. Siz ki Allah’ın (C.C.) nebatatını yemek suretiyle zararlı olmaktasınız. Halk bu yüzden sizlerden şikâyetçi olduğu için bu mektup gönderildi. Aldığınızda aklınızı başınıza toplayıp bir daha böyle zararlar yapmayınız; yaparsanız sizi Allah’a havale ederim.