Engels, İngiltere'de toplumsal savaşın hızla ilerlediğini, herkesin kendisini korumaya çalıştığını ve her önüne çıkana
karşı kendisi için savaştığını öne sürmüştür.
Artık hiç kimsenin insanlarla barış içinde yaşamayı düşünmediğini, tüm
karşıtlıkların tehditle, zorbalıkla ya da mahkemede çözüldüğünü bildirmiştir.
Kısacası, Engels'e göre, İngiltere'de herkes,
komşusunu ya ortalıktan temizlenmesi gereken bir düşman
ya da kendi yararı için kullanabileceği bir araç gibi görmeye başlamıştır.
Engels, burjuvazinin mahvettiği İngiltere'de insanlar arasındaki savaşın her yıl daha sert, daha hırslı ve
daha uzlaşmaz biçimde büyüdüğünü,
yani düşmanların adım adım iki büyük kampa (bir yanda burjuvazi, öte yanda işçiler) bölündüğünü ileri sürmüştür.
Engels, kapitalist toplumdaki işçilerin sefaletine yol açan etkenler arasında üretim sürecinde makinelerin yoğun kullanılmasına ve makinelerdeki sürekli iyileştirmelerin rolüne
vurgu yapmıştır.
Engels, kapitalist üretim tarzındaki burjuvazinin mülkiyetinde olan makinelerin işçileri üretim dışında bıraktığını, yoksulluk ve suç ürettiğini öne sürmüştür.
Kendi deyişiyle, "makinelerdeki her iyileştirme, işçileri işsiz bırakıyor ve ilerleme arttıkça, işsiz sayısı daha da çoğalıyor;
bu çerçevede, her büyük ilerleme,
bir miktar işçi üzerinde ticari bunalım etkisi yapıyor; yoksunluk, sefillik ve suç üretiyor.