En Beğenilen Simon Stålenhag kitaplarını, en beğenilen Simon Stålenhag sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Simon Stålenhag yazarlarını, en beğenilen Simon Stålenhag yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yaptığımız şeyin medenice olmadığını biliyorum. Ama mutlaka senin de başına gelmiştir. Tıpkı benim gibi, bir gün uyanıp kaçınılmazı fark etmişsindir. Artık medeni zamanlarda yaşamadığımızı.
Bilimsel bir deneyin hüküm sürdüğü soğuk, sakin, teknolojik, yavaş ve ölmekte olan bir devir; hiç görmediğimiz, robotların dahil olduğu bir ekoloji ve belki de hemen yanımızda olan ama asla farketmeyeceğimiz bir paralel dünya; Döngü’nün hüküm sürdüğü topraklar. Kitap beni çok etkiledi, özellikle çizimleri. Fakat ‘Tales from the Loop’u izlememiş olsam bu kadar etkilenir miydim bilemiyorum. Muazzam bir hayalgücü ve bu hayalgücünün delilleri sayfalara çizim olarak aktarılmış. Bir bilimkurgu severi çıldırtabilecek bir şey bu, inanılmaz zevkle okudum. Dizisi beni çok üzmüştü, dizinin uyarlandığı hayalgücü beni çok heyecanlandırdı. Hep böyle şahane kitaplar okuyabilsem keşke.
Yaptığımız şeyin medenice olmadığını biliyorum. Ama mutlaka senin de başına gelmiştir. Tıpkı benim gibi, bir gün uyanıp kaçınılmazı fark etmişsindir: Artık medeni zamanlarda yaşamadığımızı.
Görsel olarak bu kadar mükemmel olup ta içeriği bayat olan başka bir kitap görmedim herhalde. Kitabın içinde yazarın kendisinin çizdiği aşırı derecede güzel olan çizimler var. Kitabı okurken aklınız karıştığında veya yazanı hayal edemediğinizde o çizimler yardım ediyor çok güzel bir şekilde. Sanki bir film izler gibi hissediyorsunuz. Fakat size yazıların içeriğinden ne çıkardığımı söylemek istersem beceremem. Gerçekten hiçbir şey anlamadım. Hiçbir şey.
Simon Stalenhag - Döngüden Hikayeler
Bu kitaptan Amazon Prime ile Döngü’den Hikayeler dizisini izlerken haberim olmuştu ancak Türkçesi yoktu ve ingilizcesini de almak için üçyüz lirayı gözden çıkarmam gerekiyordu. O sebeple hem indirime girmesini bekledim. Ne yazık ki girmedi. Tam bu süreçteyken İthaki’nin bandrol aldığı kitaplar arasında görüp
Kitap Yorumu//Sanal Ülke-Simon Stalenhag
.
1997’nin sonlarında evinden kaçan genç bir kız ile sarı oyuncak robotu ABD’nin batısına doğru tuhaf bir yolculuğa çıkar. Devasa savaş dronları, çökmekte olan toplumun diğer teknoloji çöpleriyle birlikte kırsala dağılmış hâldedir. Arabaları kıtanın ucuna doğru ilerledikçe pencereden dış dünya kendisini daha hızlı göstermeye başlar; sanki ufkun öte tarafında medeniyet kaçınılmaz olarak çökmeye başlamıştır.
.
Kitap efsane iyi. İçindeki çizimler bir fotoğraf karesinden çıkmış gerçek dünya görsellerini andırıyor. Resimli bir bilimkurgu kitabı aslında. Nörokasklar dünyanın heryerinde kullanılan bir uzuv haline gelmiş. İnsanlara sanal bir dünya yaratırken aynı zamanda onları tüketiyor bu teknoloji. Elimizdeki cep telefonlarının beynimizde olduğunu düşünün. Çok korkunç. Ve bu dünyadan kaçıp denize ulaşmaya çalışan, hayatında hiç nörokask kullanmamış, erkek kardeşinin robotuyla birlikte kaçan bir kız çocuğu... Kitabın sonu sizin hayal gücünüze bırakılmış. Resimlere bakarak ister mutlu bir son yazın ister hüzünlü. Ama kesinlikle çarpıcı bir son olacak her iki türlü de..
Döngü nihayet 5 Kasım 1994'te kullanıma kapatıldı. Ertesi gün sivilcelerimiz çıktı. Toplum değişiyordu, fark edilmeyecek gibi değildi.
Döngünün sarı arabaları yollardan kayboldu. Devlete ait şirketler özelleşti ve isim değiştirdi. Bu değişimler olduğunda oturup yasını tutmadık; yağlı ciltlerimiz ve çatlak seslerimizle meşguldük tamamen.
Oyunlarımızın yerini birer birer masaüstü bilgisayarlar aldı. Kısa süre sonra neredeyse tüm boş zamanlarımızı bir monitör ışığında geçirir olduk. Ama her gün en az bir kez öfkeli bir anne tarafında dışarı atılıyor (babalarımızın neredeyse tamamı o zamana kadar yeniden evlenmiş, evden ayrılmıştı), sonra da bir alışveriş merkezinin etrafindaki zombiler gibi eski oyun alanlarıınıza dönüyorduk. Okulun önündeki salıncaklarda oturur ya da elimizde çalıntı sigaralarla birinin eski barakasında toplanırdık.
Kış geceleri uzun sıralar halinde yolculuklar yapardık. Karanlıkta yanıp sönen ktiçtik ışık parıltılarını görebilirdiniz; bir cenaze törenindeymiş gibi, parçalanmış anılarının etrafında toplanan gençlerin sigaraları.
Geceıniz gündüzümüze karışıyordu, gözlerimizi kısarak ufka bakıp iç geçirdik. Uzakta gün doğuyordu.
Yaptığımız şeyin medenice olmadığını biliyorum. Ama mutlaka senin de başına gelmiştir. Tıpkı benim gibi, bir gün uyanıp kaçınılmazı fark etmişsindir: Artık medeni zamanlarda yaşamadığımızı.