Robert Winston tarafından kaleme alınan güzide kitap.
Açıkçası kitabı okurken sıkıldığım nokta pek olmadı desem yeridir. Kitap, sohbet havasında yazılmış. Bir inanç anlatılırken yazar evvelâ inancın kökeni ve önemli mezhepleri hakkında bilgiler veriyor. Ardından daha çok yazarın söz konusu inanç, din hakkındaki öznel fikirlerini okuyoruz.
Eseri kaleme alan Winston, bir Yahudi. Görüşlerinden anladığım kadarıyla agnostik bir Yahudi. Museviliğin tarihine oldukça hâkim Tora'dan Talmud'a kadar geniş bir yelpazede bilgiler veriyor. Hristiyanlığa diğer dinlere nazaran biraz daha subjektif yaklaşmış diyebilirim. Zannedersem tarihte Yahudiler ile Hristiyanlar arasında geçen kesif çekişmeler yazarın görüşlerini biraz etkilemiş.
Kitapta yazarın en çok övdüğü ve tam anlamıyla bir barış dini olarak yansıttığı din ise İslâm. Âdeta son kertede konuyu ''Gerçek İslâm bu değil.''e getiriyor. Kur'an'da örtünme ile ilgili tek bir ayet bulunduğunu ve bunun da Peygamber'in eşlerine indiğini belirtiyor fakat ne yazık ki Nur suresi'nin 31. ayetini atlıyor. islâm hakkında derin bir bilgisi olmadığı aşikâr. Kerbela Olayı`nı pek güzel anlatmış ancak gerisi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Kitabın son bölümlerinde günümüzde tanrı ve dinlerin yerini ele alıyor. tabiî burada ''New Age'' akımına pek geniş bir yer ayırıyor haklı olarak. Kişilerin ''bana şu ruh göründü, içime şu cin girdi, tanrı bana vahiy gönderdi'' gibi söylemleriyle dalga geçmeyip doğru ya da yanlış kabul etmeden temel eleştiriler getiriyor. Bilimin yerini ve dinlerin yerini çok güzel ayırt ediyor, her düşüncede olduğu gibi bilimsel düşüncede de birtakım putların yaratıldığını örnekleriyle güzide bir şekilde ortaya koyuyor.
Eserin içinde pek güzel ve vurucu hikâyeler var. Genel anlamda sıkıcı olmayan, insanı saran, çok şey öğrenebileceğimiz bir kitap olmuş. Belgeselini izlemedim ancak kitabı beni ziyâdesiyle memnun etti.
Dinler tarihine, düşünceye meraklı her bireye gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.