Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sophie Bessis

Sophie BessisKim Korkar 21. Yüzyıldan yazarı
Yazar
5.3/10
18 Kişi
59
Okunma
0
Beğeni
639
Görüntülenme

Sophie Bessis Gönderileri

Sophie Bessis kitaplarını, Sophie Bessis sözleri ve alıntılarını, Sophie Bessis yazarlarını, Sophie Bessis yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
2024 yılı içerisinde bakmayı düşündüğüm kitaplar.. +neden okuyacaklarım listesine eklemedin de böyle ileti şeklinde yazdın bunları? -çünkü okumayı değil bakmayı düşünüyorum. baktıktan sonra okuyup okumayacağıma dair karar vereceğim.
138 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Arka Kapaktan
Soğuk savaşan sona ermesiyle yeni uluslararası düzenin başlangıcı ilan edilmiş oldu, ama dünya tam bir düzensizlik içinde. Şiddetin ve güvensizliğin yayılması kamuoyunda telaşa yol açtı ve gelecek hakkında karamsarlığı besledi. 22. Yüzyıldan korkmalı mıyız? Net bit cevap vermek zor. Yine de yapabileceğimiz bir şey var: soğukkanlılığı korumak ve hangi uluslararası sistemde yaşadığımızı anlamak. Güçlerin yeni hiyerarşisi, devlet dışı aktörlerin rolü, tüm insanlığı ilgilendiren sorunlar hakkında uluslararası ulaşmalar, sınırsız kamusal sahnenin sağlamlaştırılması... Tüm bunlar yükselen uluslararası sistemin en görünür özellikleri. Bununla birlikte, bu sistemin kuralları belirlenmiş değil ve büyük ölçüde tamamlanmayı bekliyor. Ve bu sistem gözümüzün önünde şekillenecek. Kitaptaki makaleler, bu durum üzerine yapılmış incelemelerden oluşuyor. 14 makale var. Konuyla ilgilenenlerin mutlaka okuması gerek.
Kim Korkar 21. Yüzyıldan
Kim Korkar 21. YüzyıldanAlain Joxe · NTV Yayınları · 200859 okunma
Reklam
20. Yüzyılın sonundaki çatışmalar açıkça gösterdi ki, uluslararası güvenliğin bozulması öncelikle ulusal güvenliği tehlikeye atıyor.
Sayfa 108Kitabı okudu
Birinci Dünya Savaşı sonunda çokuluslu imparatorlukların dağılması sadece birçok yeni devleti ortaya çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda ulusal azınlıkları "icat etti." İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemse, kültürel içe kapanmayi öven ve bilinçli olarak kendilerini getto şeklinde kuran devletlerin oluşumunun hızlanmasına şahit oldu.
Sayfa 100Kitabı okudu
Klasik anlamda egemenlik, devlete, demokratik modelde halkın kontrolüne ve seçmen vatandaşın tercihine tabi olan nihai gücü elinde tutma hakkını veriyor. Bugünkü uygulamada birey, dış politikaya sadece kamusal alan üzerinden değil, özel alanda sahip olduğu çeşitli roller aracılığıyla müdahale etme iddiasında. Uluslararası sahnede devletler tarafından belirlenen politikalar giderek daha karmaşıklaşan lobi oyunlarına, medyanın büyütücü ve basitleştirici etkisine, kamuoyu kampanyalarına, özgür bireylere bağımsızlık oyunlarına teslim ediliyor. Artık uluslararası konular ve ulusal sorunlar arasında net sınırlar yok ve devletler sadece aralarında uzlaşmak zorunda kalmayıp aynı zamanda bu pazarlıkları özel çıkarları olan ya da uluslararası sorunların duygusal ve yapmacık temsilini yansıtan grupların ve kamuoyu liderleri topluluğunun onayına sunmalı. Bu özerklik kaybı daha kapsayıcı bir etkeni devreye sokuyor: Artık dünya sahnesinde devlet, bireyi uzun süreli ve kararlılıkla harekete geçirebilecek tek merci değil.
Reklam
Güvenlik, kısmen ekoloji ve nükleerin yayılmasının çevresel etkileriyle bağlantılı şekilde önem kazanıyor. Ayrıca, kalkınmaya ve dünya ekonomisinin değişimlerine eklemleniyor. Yani küreselleşmeye özgü karşılıklı bağımlılık oyunlarıyla belirleniyor.
"İnsanlığın ortak malları"nın keşfi yeni bir dış politika anlayışının taşıyıcısıdır.
Aslında faydalı olmaktan uzak ve biraz da gerçeküstü kalan, ama zorunlu ve giderek daha sık kullanılan bir dil, var olmanın ve dünyaya karşı kendini sunmanın biçimi gene geliyor. Her şey sanki devletlerin sembolik ifade ve eylem arasında seçim yapması gerekiyormuş gibi ilerliyor. Bazı devletler özerklik görüntüsünün arkasında pragmatik bir bağımlılığın ya da en azından düzenli bir şekilde istişarede bulunmanın yararlarını gizlemeyi başarıyor.
Müdahale direnç doğuruyor, başka reddediliyor, aynı zamanda da neredeyse mekanik olarak kültürel uyuşmazlık körüklüyor.
Reklam
Düşmansız bir güç göründüğünden daha kırılgandır: Koruyucu rolünü kaybeder ve bu role eşlik eden çıkar ilişkilerini kullanarak şantaj yapar; şekillendirdiği ve soğuk savaş döneminde olduğu gibi kendisine direnene karşı kullanabileceği değerler bütününü referans almayı terk etmek zorundadır; gücü ezici olarak kabul edilir; dolayısıyla şüphelidir ve oynadığı kaçınılmaz aracı rolü, tehlikeli bir şekilde gladyatör rolü ile karışarak her türlü kin duygusunu besler.
Hiçbir güncel örnek, uluslararası bir topluluğun, yıkılmış bir devleti başarıyla yeniden kurabileceğini göstermiyor.
Tek kutupluluğun bütünüyle dramatik ve yanıltıcı olduğu ortaya çıkıyor. Dramatik, çünkü Amerikan gücünü, üstünlüğünün sebebi olan askeri sahadan atıyor. Artık gladyatör -Irak topraklarında veya başka yerlerde ve hatta kendi evinde- tehdit altında. Bu tehdit, yönetmesini bilmediği ve gladyatörü gelecekteki zayıflıklarının sebebi olacak aşırı sertliğe iten bir şiddetten kaynaklanıyor. Yanıltıcı, çünkü tek kutupluluk, ittifakları yeniden harekete geçirmek yerine, yenilenmiş çoktaraflılık tutkusu, yalnız asker stratejiler, protesto diplomasileri ve olaylara karşı çok güçlü bir duyarlılık gibi karmakarışık bir duruma yol açıyor. Son olarak, uluslararası oyunu basitleştirmek yerine, aktörlerin şaşırtıcı şekilde çoğalmasını kolaylaştırıyor.
Rakipsiz bir hegemonya tüm itirazların kolay hedefi haline dönüşür.
Tek kutup görünümü özellikle tuhaf bir değişime yol açtı: Egemen kutup, tek başına ortaya çıktığından beri isteklerin muhatabı olmaktan çok, daha fazla tepkinin konusu haline geldi.
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.