Taylan Sorgun sözleri ve alıntılarını, Taylan Sorgun kitap alıntılarını, Taylan Sorgun en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Enver mektep hayatında orta zekâsı ile terbiye, intizam ve çalışkanlığı ile iyi bir mevki kazanmıştı. Fakat koca bir millete baş olacak kadar yüksek bir dehayı arkadaşları pek göremiyorlardı. Aynı sınıfta olanlar Hafız Hakkı da belki... Her ne ise. O sırada genç kurmay olan Enver Bey milletin gözbebeği ve kahramanı olmuştu. Umumi efkârın hissiyatı O'na müteveccih idi. Mamafih bu da pek boş yere değildi. Bunu tekamül devri safhalardan savmak doğru olur. Benim o şubede arkadaşım Sadullah Bey ulaştırma işleri ile uğraşıyordu. Bana en çok yakınlığı da o gösteriyordu. Ara sıra kendisi ile dertleniyorduk. Bir gün bana dedi ki: Enver şüphe yok büyük adamdır. Lakin baş olacak kudrette ondan üstün Mustafa Kemal vardır. Ben her ikisini de çok yakından tanırım. Bugün ikisi de Afrika çöllerinde vatanperverliklerini gösteriyorlar. Mustafa Kemal, Derne'de çok iyi çalışıyor. Ve Enver'den çok üstün, çok kahraman ve çok zekidir.
Ateş, kan ve ölümle dolu Çanakkale Savaşı'nda sayılamayacak kadar ilgi çekici olaylar geçmişti. Bunlardan birkaçını küçük hatırat notlan olarak buraya koyuyorum:
Adı üzerinde Kanlısırt Savaşlarından sonra siperlerin bir kısmı geriye alınmıştı. Bu siperler dolaşılırken bir türk askeri ile bir ingiliz askerinin birbirlerini süngülemiş halde cesetleri bulunmuştu.
Bir de lağım içinde bir sağlam, bir yaralı erimiz bütün gece toprağı kasatura ile delerek dışarı çıkmışlar ve bizim tarafa geçmişlerdi.
Conkbayırı Savaşları'nda ise askerlerimiz hücuma geçerlerken düşman gemilerinin şiddetli ateşine aldırmadan iki metre derinliğindeki hendeği birbirlerinin omuzlarına basarak aşmışlardı. Bu ne kadar takdir edilse az olan bir kahramanlık örneği olmuştu.
Bir saka neferimiz de silâhsız olarak su fıçılarını taşıyan hayvanını çekmiş. O sıcakta askerlerimize su getirirken yanlışlıkla İngilizlerin arasına girmiş, yarı baygın yatan iki İngilize rastlamış, bunlar susuzluktan ve sıcaktan ölecek hale gelmişler. Dillerini çıkarıp işaretle su istemişler. Şimdi saka neferinin anlattıklarını dinleyelim:
"Düşündüm, su versem dirilecekler, beni alıp götürecekler vermesem zavallılar ölecekler, acıdım. İşaretle silahlarını istedim, yere bıraktılar, birisini mekkareye astım, süngü takılı olanını elime aldım ve sonra da tasla ağızlarına yudum yudum su verdim, suyu birdenbire vermekten, belki ölüverirler diye çekinmiştim. Kendilerine gelip ayağa kalktılar, bu sefer onlara önüme düşün işaretini verdim, bizim tarafa geldikten sonra rastgeldiğim subaya teslim ettim, tekrar bizim askerlere dönüp onlara su verdim...”