Sevgili Okur;
Bu kitabın çok basit bir önermesi var: Hiç kimse ortalama değildir. Anneniz, babanız, siz, arkadaş çevreniz, çocuklarınız, meslektaşlarınız ve etrafınızda gördüğünüz görmediğiniz diğer insanlar…Herkesin birbirine parmak izi kadar benzediği bir dünyada yaşıyoruz. Ama hepimiz bu karmaşanın içerisinde kendimizi ve standartlarımızı ortalamaya göre yordar olmuşuz. Bizi ortalamayla kıyaslayan ölçütlerin, potansiyelimiz hakkında önemli bilgiler ortaya koyduğu şeklindeki varsayım bilincimize öyle kazınmış ki onu sorgulamıyoruz. İşte bu kitap, bize bunun ne kadar yanlış olduğunu tekrar hatırlatmak için güzel bir fırsat olabilir.
“Yeni bir şeyler öğrenmenin en zor kısmı, yeni fikirleri benimsemek değil eskilerden kurtulmaktır.”
“Aynı olmaya değer veren bir dünyada Başarılı olmanın yolu” kitabın kapağında bu anekdota yer veriliyor. Kitabın baştan sona tek derdi de bu aslında. “Ortalama nedir?”, “Ortalama varsa eğer nasıl örneklendirilir?”, Bu standart yaşam tarzını nasıl
İstatistiğin hayatımızı yönettiğine dair çarpıcı pek çok kitap okuyabiliriz ancak bunun etkileri üzerine bu kadar harika bir kitapla karşılaşmak çok memnuniyet verici. Ortalamanın sonu, Sanayi Inkılabından beri hayatımızı yöneten çoğulcu anlayışın etkilerine karşı esasında kimsenin normal ya da ortalama olmadığını, herkesin bireysel olduğunu gözler önüne seriyor. Ayrıca IQ gibi tek rakama indirgenmiş sonuçların imkansızlığını, zeka gibi bir değeri göstermek için bile çok farklı değerler olduğunu, hiçbir insan için hiçbir şeyin çok yüksek ya da düşük olmadığını gösteriyor. Benzer şekilde eğitim sisteminden modaya kadar her şeyde ortalama anlayışı hakimse de kitabın deyimiyle; "kimse ortalama değildir".