Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tom Burns

Tom BurnsPsikiyatri yazarı
Yazar
9.3/10
3 Kişi
11
Okunma
1
Beğeni
264
Görüntülenme

En Yeni Tom Burns Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Tom Burns sözleri ve alıntılarını, en yeni Tom Burns kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kısıtlayıcı olmayan hareket Akıl hastalıklarının bakımı kültürel değerleri güçlü bir bi­ çimde yansıhr. Akıl sağlığı araşhrmalarının küreselleşme­ sine rağmen bu hala doğrudur. Akıl hastanesi hareketinin başlangıcında Birleşik Krallık ve ABD insan hakları üzerine odaklandı ve özellikle Birleşik Krallık'ta olabildiğince az fi­ ziksel kısıtlamayla hastaların tedavisine yoğunlaşıldı. John Connelly, Hanwell Akıl Hastanesi'nin doktor yöneticisi, deli gömlekleri ya da zincirler olmaksızın hastaların idare edil­ mesinin öncü savunucusu oldu. İyi eğitim görmüş _ve sakin personelin değerini vurguladı ve hastaların sakinleşmesi için yalıtımı kullandı. Connolly'nin ABD1i bir ziyaretçisi, İngi­ liz hastaların daha uysal olması gerektiği ve bu yaklaşımın "evde [ABD'de] işe yaramayacağı" yorumunu yaph. Bu ge­ lenek devam etti ve Birleşik Krallık hiç kilitli kapısı olmayan bazı akıl hastanelerini yöneten ilk ülke haline geldi (Scot­ land' daki Dingleton, 1948'de -yeni ilaçlardan önce, bakınız Üçüncü Bölüm- tamamen "açık kapılı" ilk hastane oldu). Bir­ leşik Krallık yaklaşımı, altüst olmuş hastaların denetimi için mekanik kısıtlayıcıların tamamen yokluğuyla, sıradışı olarak kaldı. Bunu elde etmek için ilaçlara bel bağlamasının iyi bir şey olup olmadığı tarişmaya açıktır
Psikiyatrinin tarihi kolayca üstesinden gelinebilecek kadar kısadır -hemen hemen 200 yıl. Zihinsel dengesizlik her za­ man tanınıyordu ve onlara aile içinde bakılamadığında da bazı üstünkörü düzenlemeler -zenginler için özel hmarhane­ ler ve kaplıcalar ve yoksullar için çalışmaevleri- yapılıyordu. Çalışmaevleri kendine bakamayan herkesi -zayıf iradelileri, hastaları, acizleri ve işsizleri- kapsıyordu. Koşullar (devlet ha­ zinesine yük olacakları caydırmak için kasıtlı olarak) çirkin­ di ve çoğu zaman akıl hastaları onlara karşı sabırsız olan ve onlardan yararlanan diğer sakinlerden kötü muamele görü­ yordu. Özel tımarhaneler güçbela daha iyiydi. Akıl Hastanesi sahibi olmak ya da onu yönetmek için eğitim gerekmiyordu. Onların esas amacı, zengin ailelerin deli üyelerini, ya ailenin itibarını korumak ya da onların zenginliklerine el koymak için, ortadan kaldırmaktı. Çok sevilen Kral 111. George'un haşin tedavisi onsekizinci yüzyıl sonu İngilteresi'nde onlara karşı güçlü bir antipati oluşturdu
Reklam
ABD' deki ilk deliler koğuşu Boston Almshouse'da, 1729'da kurulmuştu ve ilk ABD Psikiyatrik Hastanesi de Virginia Eyaleti'nin Williamsburg Kenti'nde, 1773'te kurulmuştu
York rehabilite merkezi Akıl hastalarını ayırmak ve daha uygun bir bakım sağlamak için itici güç, doktorlardan değil toplumsal reformculardan geldi ve bu güç insan haysiyeti için duyulan, belirmekte olan kaygıyı yansıtır. Risk takıntılı günümüzde tımarhanelerin akıl hastalarını toplumdan korumak için bilakis önerildiği­ nin farkına varmak ayıltıcıdır. Fransa'da 1792'de Pinel dra­ matik ve simgesel olarak Bicetre sakinlerinin zincirlerini çı­ kardı ve İngiltere' de Bir Quaker aile, Tuke1ar, York'da ilk akıl hastanesini inşa etmeyi önerdi. Tuke1ar, Pinel ve Esquirol'un yazılarından, doğaya yakın ve nazik ve öngörülebilir rutin­ lerle birlikte sakin ve uyumlu bir çevrenin ("ahlaki terapi") sorunlu zihinlere barış getireceğine ikna olmuştu. York reha­ bilite merkezi 30 hastayı barındıracak şekilde inşa edilmişti; 1796'da açıldı ve dikkate değer sonuçlar aldı -ilk hastaların birçoğu iyileşmiş ya da hatta tedavi olmuş olarak evlerine ta­ burcu edildi. Tüm dünyadan ilgiyi üzerine çekti ve ABD'den ve tüm Avrupa'dan ziyaretçiler onu incelemek ve taklit et­ mek için geldi. Birleşik Krallık, zincirler ya da kemerler gibi mekanik kısıtlayıcılar kullanmaya isteksiz, erken liberal bir rejim (sonraları John Connelly tarafından "kısıtlayıcı olma­ yan hareket" olarak desteklenen) geliştirdi
Avrupadaki ilk modern hastane imparator III. Joseph tarafından yaptırılmıştır.
İlk başlarda oldukça küçük olan kurumların her biri Avrupa'da birkaç yüz, ABD'de birkaç bin hastayı barındıra­ cak şekilde hızla büyüdü. ABD'deki inşa programı biraz geç başladıysa da daha uzun süre devam etti. 1903 ve 1933 ara­ sında ABD' deki akıl hastanelerindeki hasta sayısı 143.000'den 366.000'e çıkarak iki katından daha çok arttı. Bunların birço­ ğu lOOO'den daha fazla yatağı olan kurumlardaydı ve ABD akıl hastaneleri yayılmaya devam etti. En büyüğü, l 9501ere doğru 10.000'den fazla hastayı barındıran, Milledgeville'deki Georgia Devlet Sanatoryumu'ydu.
Reklam
Obsesif-Kompulsif Bozukluk Çocuk olarak hepimiz takıntılı davranışlara -felaketvari so­ nuçlarından kaçınmak için kaldırımdaki çatlaklardan kaçın­ mak en yaygınıdır- sahip olduk. Sporcular ve aktörler bu tür ritüelleriyle -servis atmadan önce topu üç kere sektirmek zo­ runda olan tenis oyuncusu, kostümünde yeşil bir şey olma­ dan rol yapamayan
Depresyon genellikle derin bir mutsuzluk algısı, gelecek umudunun kaybı olarak deneyimlenir ve bunlara çoğu za­ man benlik-şüphesi ve öz-eleştiri eşlik eder. Gerilim ve kaygı oldukça yaygındır, uyku rahatsızdır ve hasta kilo kaybeder ve düzgün bir biçimde odaklanamadığını ya da nesneler­ le devam edemediğini fark eder. Ağlamaklı olma ve intihar düşüncesi yaygındır ve ağrılar, acılar ve sağlık konulan sık sık endişelendirir. Daha ağır vakalarda hasta üzgün olmak­ tan çok "hiçbir şey hissetmediğini" (soğuk ve boş olmak, herhangi bir şeyden tat alamamak) bildirir. Hastalar, ken­ di kendilerini tedavi etmek için, neredeyse her zaman işleri daha da kötüleştiren, alkol ya da uyuşturucu da kullanabilir. Depresyon, normal üzüntü dönemlerimizden, bir rahatlama olmaksızın sürüp gitmesiyle farklılaşır; ağırlık kaybı ve kötü uyku onu süreklileştirir
Depresyon en yaygın psikiyatrik bozukluktur ve yaşamı­ mız boyunca yaklaşık yüzde 15'imizi etkilemektedir. Dünya Sağlık Örgütü, dünya çapında yaşam boyu engellilik nede­ ni olarak, kalp hastalığından sonra depresyonu ikinci sıra­ ya yerleştirmiştir. Her ne kadar bunlardan bazıları daha iyi belirlemeye, daha fazla kamusal farkındalığa ve yardım aramak için daha fazla istekliliğe sahip olsa da, depresyon (özellikle gelişmiş ülkelerde) gittikçe yaygınlaşıyormuş gibi görünmektedir. Ne şanslıyız ki antidepresanların ortaya çı­ kışıyla ve daha etkili psikolojik tedavilerin (örneğin, bilişsel davranış terapisi) geliştirilmesiyle, genellikle oldukça hızla düzelir. Birçok hasta aile doktorları tarafından tedavi edilir ve sadece en ağır olanları psikiyatristlere sevk edilirler
Esas rahat­sızlık yargıda bulunma becerisidir
Reklam
Psikotik belirtiler meydana geldiği yerde duygudurumu yansıtır. Hasta depresyonda ise halüsinasyonlar buhranlı ve acı vericidir; hasta coşkunsa halüsinasyonlar yüceltici ve ce­ saretlendiricidir. Depresif sanrılar genellikle suçluluk ve de­ ğersizlik sanrılarıdır ve hipomani sanrıları ise taşkın ve göz alıcıdır: "Başkana dış politika konusunda tavsiye vermem istenecek", "Resimlerim milyonlar ediyor".
İki uçlu (bipolar) hastalar, her ne kadar bunlar sadece mani ve depresyonun en ağır biçiminde meydana gelse de, şizofre­ nini tüm belirtilerine sahip olabilir (halüsinasyon, sanrı, dü­ şünce bozukluğu, vb.). Bununla beraber bu belirtilere derin bir duygudurum kargaşası -ya depresyon ya da coşkunluk­ eşlik eder. Bu coşkunluk mani (ya da sık sık hipomani) olarak adlandırılır. Duygudurum değişimi bu durumda diğer her şeyi gölgeler. Depresif dönemde ağır bir depresyondan acı çeker ve intihara eğilimli olabilir. Taşkın aşamada hasta aşı­ rı aktiftir; güven ve enerjiyle dolup taşmaktadır. Hipomanik hastalar -sahip olmadıkları parayı harcayarak ve içinden gel­ diği gibi davranarak (aşırı içmek, sonuçları düşünmeksizin cinsel olarak aşırı aktif olmak, çok hızlı sürmek, vb.)- kendi­ leri için yıkıcı olabilir.
Modem psikiyatri, entelektüel çerçevesini Kraepelin'in şizof­ reni ve manik depresif hastalık arasında yaptığı ayrıma borç­ ludur. Manik depresfi hastalık sonrasında iki uçlu duygudu­ rum bozukluğu(bipolar bozukluk) olarak adlandırılmıştır, şimdilerde de bu isimle kullanılmaktadır. Kraepelin'in zama­ nında akıl hastaneleri onlara kim gönderiliyorsa içeri alıyor­ du; bazıları iyileşirdi ama çoğu iyileşmezdi
Bununla beraber, çoğu zaman cümleler mantıklı görünse de hiçbir yere götür­ mez ya da anımsanamaz. Anımsanabildiğinde de, onları tek­ rar etmeye ve incelemeye rağmen, basitçe anlaşılamazlardır.
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.