#yenikitap #aşkbudam ile karşınızdayım. İtiraf etmeliyim, beğeneceğimi düşünmemiştim bu kitabı. Dolayısıyla beni yanılttığına çok sevindim. 78 sayfalık bir tiyatro metni olan çalışmayı başlarda tek kişilik bir oyun sandım. Hatta biraz ileri gideyim, yalnızlık ve kasvet içerisinde yaşayan bir genç kadının hikayesi sanmıştım.
Lakin öyle olmadığını sayfaları ardı arkasına çevirdikçe anladım. Anne babası ölmüş iki kardeş olan Begüm ve Ahmet'in kısacık hikayesini okudum. Begüm abla olmayı unutmuş kardeşine anne-baba olmuş bir genç hanım ve kardeşine o kadar bağlı ki çoğunlukla onun kendi başına bir birey olduğunu göz ardı ediyor. Hatta bununla kalmayıp kendini de göz ardı ediyor. Dolayısıyla ne çevresinde ona gerçekten değer veren İsmail karakterinin farkında ne de kardeşine farklı amaçlarla dostluk etmeye çalışıp aklına giren kitapçı karakterinin yaptıklarının farkında.
Kitapçı karakteri yıllardır sinsice oynadığı rolünü öyle güzel işliyor ki, gerçek yüzünü kimse bilmiyor. Ta ki geçmişinden bir başkası çıkıp gelene kadar. Ama burada bir sorun var; artık Ahmet, kitapçının oyunu sayesinde 'özgürlükler ülkesi' Amerika'ya gitmiş oluyor.
Kitapçının kirli amacını çok geçmeden öğreniyoruz ve tabi bunu size anlatacak değilim. Size tek söyleyebileceğim; bu çalışmanın alt mesajlar içerdiğidir. Ve ben bu çalışmayı gerçekten de çok beğendim dehşet ve ibretle tavsiye ederim
Benim de Babam Var - Aşkbudam 45
‘Sonra ne derler, asker hanımı güçlü olmak zorunda. Hep mutluyuz hep rahatız, korkmadık, üşümedik, ölümle burun buruna geldiğimiz günlerde çocuklarımıza sarılmadık.’
Türker Kurugül’ün kaleminden ‘Benim de Babam Var’, asker ve asker ailelerinin vatanları için yaptıkları fedakarlıkları anlatan sürükleyici bir tiyatro eseridir.
Birçok insanın hayatına dokunan askerler, bu hikayede kalplerinize dokunmadan geçmeyecek.
YORUMUM;
İlk defa tiyatro türünde bir kitap okudum ve nasıl yorum yapacağımı bilmiyorum. Eğer kırmızı perdede izlemiş olsaydım muhtemelen baya etkilenirdim. Toplumsal konuları titizlikle cümlelerin ve karakter hayatlarına dahil edilmiş olması beni derinden etkiledi.
Geçmişten günümüze problem olmaya devam eden töre adı altında yapılan baskılar ve daha fazlasını karaktere işlenmişti. Askeriyede görev alan ve vatanı için milletimizin güvenliği için canını dişine takan askerlerin hayatının görünmeyen ama herkes tarafından bilinen problemi yansıtılmıştı.
Konu olarak ele alırsak asker bir baba ve geride kalan 2 evlat ve bir anne. Daha fazlası yok ama eksiği var. Bir anne eşi görevdeyken çocuklarına hem anne hemde baba olmaya çalıştı.
Ama çocuklar için bu yetmedi ve eksikliğini büyüyene kadar büyük ölçüde etkilemişti çocukların hayatını.
Bazen verdiğin kararlar anlık olur ama tüm hayatını birden değiştirir. Yaşanamayan aşklar efsaneliği ile bir büyü içine girer ve tılsımı sonsuza dek sürer. O küçücük bir an, sonsuzluğun başlangıcı olabilir.
Bu şehirde boğulmuş nice hayatlar var ve kimsenin onlardan haberi bile yok. Mücadele etmezsen sen de o hayatlardan biri olursun. Tıpkı Pierre Loti/ Aziyade aşkı gibi. Onların aşkı da bu şehirde kayboldu.