Ufuk Çizgisi Dergisi

Ufuk Çizgisi Dergisi - Sayı: 11 (Ağustos 1990) dergisi
Dergi
7.3/10
3 Kişi
3
Okunma
0
Beğeni
635
Görüntülenme

Ufuk Çizgisi Dergisi Gönderileri

Ufuk Çizgisi Dergisi kitaplarını, Ufuk Çizgisi Dergisi sözleri ve alıntılarını, Ufuk Çizgisi Dergisi yazarlarını, Ufuk Çizgisi Dergisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tasavvufta Musiki ve Mevlana
"Bütün alimler bilsinler ki dünya isteklerinden vazgeçtik. Medreselerle tekkeleri onlara bıraktık, istedikleri gibi bunların gelirlerinden faydalansınlar. Her şeyden vazgeçip bir bucağa sığındık. İşlerine yarasaydı, rebabı da din adamlarına bırakırdık. Fakat ne yapalım, onlar rebaba haram diyorlar, aleyhinde bulunuyorlar; Rebab garip kalmış, biz de o garibi okşamada ve onun gönlünü yapmadayız. Gariplere dost olmak erlerin kârıdır" Hz. Mevlana
Sayfa 6 - Recep DURSUNKitabı okudu
BATILILAŞMA MACERAMIZ
O devrede hayata katılanlar hürriyet perisinin yüzünü hiç görmemiş, sadece sözünü işitmişlerdi. Ortam da hürriyetten söz etmelerini engelliyordu. Aydınları şiirlerinde, yazılarında, romanlarında; aşk, seyahat, macera konularını işliyorlardı. Kendilerini Servet-i Fünun'cu olarak adlandıran bu nesil muzdarip, romantik, nazlı, iradesiz tipleri işlediler. Kendileri de içlerine kapanık, hayal aleminde yüzen insanlardı. Abdulhak Hamid aşk feryatlarıyla, tabiatın güzelliklerinde gezdi. Tevfik Fikret sislerin arkasına çekilip Batı'yı vehimleriyle süsleyerek hayale koyuldu. Bu dönemde Batı'dan yapılan tercümeler daha çok roman ve tiyatroya aitti. Sosyal bilim alanlarına dahil olanlar sayılacak kadar azdı. Müsbet bilimlerde ise yok denecek sayıdaydı. Teknik zaten onları hiç ilgilendirmiyordu.
Sayfa 4 - Ufuk Çizgisi Sayı:6Kitabı okudu
Reklam
BATILILAŞMA MACERAMIZ
Tebayı oluşturan bütün milletleri temsil eden çift meclisli parlemento kuruldu. Aradan çok geçmeden Eflak-Boğdan'daki sınır anlaşmazlığından dolayı parlemento Rusya'ya karşı savaş kararı aldı. Bu kararı almak için Ermeni mebuslar kürsüden Osmanlı'nın gücünü dile getiriyorlar, ilan edilecek savaşta aslanlar gibi döğüşeceklerini haykırıyorlardı. Diğer azınlıkların temsilcileri de aynı minval üzere konuşuyorlardı. Eskilerin "93 Harbi" dedikleri savaş sayısız vatan evladının kanına mal olduğu gibi kısa bir sürede de Ruslar Yeşilköy'e dayandılar. Ağır kayıplarla barış yapılabildi. İktisadi hayatımız daha da kötüleşti; Duyun-u umumiye'nin kemendi boğazımızı sıkmaya başladı.
Sayfa 4 - Ufuk Çizgisi Sayı:6Kitabı okudu
BATILILAŞMA MACERAMIZ
Her fırsatta iç işlerimize karışan Rusya'ya karşı Batı'nın ittifakını sağlamak aydınımıza tek umud ışığı gibi görünüyordu. Batı'lılar da ülkemizdeki hıristiyanların koruyucusu olarak sık sık müdahalelerde bulunuyorlardı. Aynı medeniyeti paylaştığımızı gösterirsek, iç işlerimize müdahaleden vazgeçebilirler, onlar için de tehlike olmaya başlayan Rusya'ya karşı yanımızda yer alabilirlerdi. Bu sihirli kurtuluş yolu "Tanzimat" olarak nitelendirildi. Tanzimat'ın sevincini aydınımız top sesleriyle yaşarken halkımız sessizce homurdanıyordu. Ancak homurdanabilirdi; çünkü kavuk-fes mücadelesinin kanı henüz kurumadığı gibi sultanımız da karşı çıkanları lanetliyordu. Devletimizin bazı kuruluşları Batı'lı görünüş aldığından bizi kendilerinden sayabilirlerdi. Nitekim Kırım Savaşı'nda Batı'nın bazı güçlü devletleri yanımızda yer aldılar. Bu aydınımızın umudlarını daha da arttırdı; Batı'ya karşı ambargo tanımayan düşünce kuvvet kazanmaya başladı.
Sayfa 3 - Ufuk Çizgisi Sayı:6Kitabı okudu
BATILILAŞMA MACERAMIZ
Ne yazık ki talihimiz "zebun" olmaktan kurtulamadı. Değer ölçülerimize saygı duymayan aydınımıza, halkımız iyi gözle bakmamaya da başladı ve aralarında doğan sürtüşme ülkemizi sonu gelmez buhranlara sürükledi. Sınır boylarından gelen kara haberlerin dinmeyişini aydınlarımız "Yeteri kadar Batı'lılaşmamakla" açıklayarak çağın ihtiyaçlarına göre düzenleyebilmek amacıyla devletimizin müesseselerine de el attılar. Düzenlemeleri sanki kan değişimiydi; yüzyılların köhneleştirdiği müesseseler kaldırılacak, yerlerine Batı'ya dinanizmini veren pırıl pırıl organizasyonlar monte edilecekti. Bu cümleden olarak, çığrından çıkan her ıslahatın karşısında kazan kaldıran Yeniçeri Ocağı topa tutuldu.
Sayfa 3 - Ufuk Çizgisi Sayı:6Kitabı okudu
BATILILAŞMA MACERAMIZ
Her yılımız bir öncekini aratıyordu. Sanki bela yağmurlarına tutulmuştuk. Yeni karşılaşmalarımızda tahrip gücü daha etkili olan silahların hedefi oluyorduk. Şairimiz, "Düşman kavi, talih zebun" feryadını basıyordu. Niçin kaderimiz değişmişti? Düşmana "kavi"liği veren ne idi? Bunları öğrenmek için Batı'ya öğrenci göndermeye başladık. Ne yazık ki bilimlerin dili ketumdur; bazen bir sırrını çözmek için birkaç ömür vermek gerekir. Gidenler tek kurtarıcımız olan nesneyi dağarcıklarına doldurup gelecekleri yerde, kolay yolu seçerek Batı zihniyet ve kıyafetleriyle döndüler. Zihniyetlerini devlet yönetimini elinde bulunduranlara kurtuluş reçetesiymiş gibi sundular. Mesela kavuk değil de fes giyildiği zaman "Talihimiz zebun" olmayacaktı. Ve böylece devletimize ve toplumumuza hakim dünya görüşümüzün karşısına taklit olarak Batı'cılık çıktı. Ferman padişahındı; kavuk çıkarılıp, fes giyilecekti. Atalarını, babalarını kavuklu gören, mezar taşlarını dahi onunla süsleyen geniş halk kitleleri yüzyıllarca kutsal bir buyruk kabullendiği fermanı dinlemedi. Buyruk verenin halifelik vasfını dahi unutup "Gavur Padişah" diyerek kafa tuttu. Esrarlı reçeteyi (!) unutup milletimizin kötü gidişini değiştirmek isteyenler düzenli orduları halkın üzerine sevk ettiler. Anadolu yaylalarında kelleler biçirilerek kavuk çıkartılıp fes giydirildi.
Sayfa 3 - Ufuk Çizgisi Sayı:6Kitabı okudu
Reklam
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.