Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ulvi Emre

Ulvi EmreTürk Tarihinin Gözyaşları yazarı
Yazar
6.5/10
2 Kişi
4
Okunma
0
Beğeni
518
Görüntülenme

Ulvi Emre Gönderileri

Ulvi Emre kitaplarını, Ulvi Emre sözleri ve alıntılarını, Ulvi Emre yazarlarını, Ulvi Emre yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
On beş, on altı ve on yedinci yüz yıl Türk evlerinin kapılarınını inceleyen zamanımızın mimari tarihçilerinden Prof. Bonnardh, bu kapılar için şöyle yazıyor: "Anadoluda ki eski cami, mescit, tekke, kervansaray ve bilhassa ev kapılarını dikkatle inceledim. Tokmaklar, mandallar ve kapıların demir ve ahşap kısımları üzerindeki emek, o tarihte Batı'nın tablolara verdiği emekten daha itinalı idi. Şekiller, motifler, inanılmaz armoniyle birbirini kucaklamaktadır. Türklerde meskenlerin(evlerin) mahremliği ve muhteremliği evlere verilen dikkatin en titizini göstermek ananesi kapılarda başlar."
Hapishanelerinde, 250.000'den fazla mahkumu bulunan, her gün küçük ya da büyük şehirlerinde, her yıl yüzlerce öldürülen, tecavüze uğrayan, taciz edilen, dövülen kadınları ve insanları bulunan, cadde ve sokaklarında hırsızların, kapkaççıların gece ve gündüz kol gezdiği, binlerce insanını teröre kurban vermiş, komşuluk ilişkileri bitmiş, son kalesi olan “AİLE”nin temelleri çatırdamış, birbirlerine karşı sevgi ve saygılarını yitirmiş, dün Çanakkale'yi geçemeyenler, bugün ailemizi geçmeye çalışıyorlar.
Sayfa 257
Reklam
“Türkler, canlı ve cansız mahlukatın hepsiyle iyi geçinirler. Ağaçlara, kuşlara, köpeklere velhasıl Allah'ın yarattığı her şeye merhamet eder, şevkat gösterirler. Bütün sokaklarda su kovaları sıralanır. Bazı Türkler ömürleri boyunca besledikleri kumrular ve güvercinler için, ölürken vakıf kurup kendilerinden sonra da yem serpilmesini temin ederler.
Sayfa 255
İtalyan yazar “EDMONDO de AMİCİS'in CONSTANTİNOPLE" isimli kitabının 420. Sahifesinde şöyle yazılıdır: "İstanbul Türk halkı, Avrupa'nın en nazik ve en kibar insanlarıdır. İstanbul'un en ıssız sokaklarında bile, bir yabancı için hiçbir hakarete uğramak tehlikesi yoktur. Hatta namaz vakitlerinde bile camileri gezmek mümkündür. Halk arasında küstahça bir bakış şöyle dursun, fazla dikkatli ve meraklı bir bakış dahi hiçbir zaman olmaz. Kahkaha sesleri gayet nadirdir. Sokakta kavga eden ayak takımı hiç yoktur. Kapılardan, pencerelerden dükkanlardan hiçbir kadın sesi duyulmaz. Hiçbir fuhuş hadisesine rastlanmaz, hiçbir münasebetsiz hareketten eser bulunmaz. Çarşının kutsiyeti de camiden aşağı değildir. Halk arasında şarkıdan, kahkahadan, bağırıp çağırmadan eser yoktur.”
Sayfa 255
Bugüne kadar işgal ettikleri yerlerde yüz binlerce insanın katleden, o ülkelerin kanını iliğine kadar içen İngiltere, masum insanların cesetlerine basa, basa yirmi birinci asra kadar gelmişlerdir.
Sayfa 251
1960 yılından bu yana Güneydoğu ve doğu Anadolu bölgesinde beş bine aşkın İngiliz, Amerikan ve Rus ajanlarının yaptıkları ayrılıkçı propagandalara karşı bir tedbir alınıp bunlar faaliyetlerine başlamadan önlenebilseydi PKK diye bir meselemiz olmayacaktı. 1965 yılından itibaren “Barış Gönüllüleri” ve “Unicef' adı altında Türkiye ye gelip, adı geçen bölgelerde halkı devletine karşı kışkırtıp, asker ve polislerimizin şehit olmalarına sebep olurken, bütün bunları toplayıp yok etmek yerine, ‘Bırakıp geçsinler, bırakın geçsinler" diyerek, ülkeyi kan gölüne döndürüp, parçalanıp bölünme noktasına getirdiler.
Sayfa 251
Reklam
Keşmir'i Hindistan bünyesinde bıraktırıp Müslümanları Hindularla savaştıran İngiltere'dir. Kıbrıs'ı Osmanlının elinden alıp, orada çıban başı olan yine İngiltere'dir. Osmanlı devletinin yıkılışında başrol oynayıp o topraklar üzerinde 23 devlet kurduran yine İngiltere'dir. Otuz bir Mart olayını tezgâhlayan İngiltere'dir. Musul ve Kerkük'ü elimizden alan İngiltere'dir. Çanakkale savaşını tezgahlayan İngiltere'dir. 1877 1878 (93 harbi) Osmanlı-Rus savaşını tezgahlayan yine İngiltere'dir. Anadolu'da Ermeni ve Rum’ları ayaklandıran İngiltere'dir. Bugün Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde ayrılık tohumlarını atan yine İngiltere'dir.
Sayfa 248
Muhtaç olduğunuz her şey, damarlarınızda dolaşan asil kanda mevcuttur.
Sayfa 243
"Okyanus mu iki şehrin arası, Kaç saatlik yol ki şunun şurası?"
Sayfa 231
Büyük Türk Hakanı Alparslan, değerli veziri Nizamülmülk'e (Ülkenin düzeni anlamına gelir) çok değer verir ve çekemeyenlerin jurnallerini vezirine gönderir: “Belki hakikat payı vardır. Kimliklerini bildirecek kadar yürekli olanlarını çağır konuş; ismini saklayanlar ise zaten yok demektir.”der.
Sayfa 226
Reklam
Kanuni Sultan Süleyman
Naaşı (mumyalanarak) tabuta konulmuş, iç organları altın bir tepsi içerisinde, tahtın altındaki toprağa gömülmüş; saltanat kamının kendisini beklediği, Kütahya'da vali olan veliahd Selim'e özel haberciyle bildirilmişti.
Sayfa 224
Tarih, gerçekler aynasıdır. Devleti yönetmeye talip olanların, önce bu aynaya bakıp, gerçekleri görüp, onlardan ders çıkarmaları lazımdır.
Sayfa 215
Bir diyara, ahfad, eslâfa layık olmazsa felaketler kendiliğinden gelir.
Sayfa 214
Bulgarlar, tamamen Müslüman olmak isteklerini Osmanlıya bildirmişler, fakat bizim din ulemasi(Nasara Yansura uleması) keçi kafaları ya da kuş beyinleri ile bu isteği reddetmişlerdi, sebep olarakta, şayet Bulgarların Müslümanlığı kabul edilirse Reaya olmaktan çıkacakları ve devlete vergi vermekten kurtulacakları açıklanıyordu. Bu nasıl bir din ulemasıdır ki, Müslüman olmak isteyen büyük bir topluluğu sırf devletin gelirleri azalır gerekçesiyle reddetmesini ne tarihler, ne Türk milleti ve ne de yüce Allah affedecektir.
Sayfa 212
" Gerçek Türkler öldürülebilirler, fakat asla mağlup edilemezler."
Sayfa 206
185 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.