Vecihi Hürkuş Gönderileri
Vecihi Hürkuş kitaplarını, Vecihi Hürkuş sözleri ve alıntılarını, Vecihi Hürkuş yazarlarını, Vecihi Hürkuş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Cumhuriyetin İlk Yıllarında Büyük Sanayi Hamleleri
Evet Hoca Fethi, sevdiği arkadaşı Sadık'la beraber kader birliği halinde ebediyete göçtüler. Buna düşmek denemez, "Kaderi mübrem doğdu" demek gerekir. Tesellimiz de Tanrı'ya inançtır. Bu acı olay fani bedenden ayrılan bir ruh halinde bütün milletimizin gönlüne çöktü. Bu acıyı her Türk evladı o kadar içli benimsemiş ki o tarihte yurtta doğan bütün Türk yavruları, kız erkek hep Fethi ve Fethiye diye adlandırılmıştı ve Meğrililer de (bu kasabanın eski adı) bu yüce adı ebedi tazim hatırası olarak benimsediler ve yurtlarını aziz şehidin adıyla şereflendirdiler. Ben hem o ruhu ve hem o adı havadan selamlayarak şehri dolaşmış ve birkaç dakika sonra da indiğim meydanda kendimi mutlu Fethiyeliler arasında bulmuştum.
Sayfa 294Kitabı okudu
Yüzbaşı Bey, sözlerinizden anladığıma göre siz havacı değilsiniz ve sözleriniz size anlatılan bir ifadenin makesidir. Hakikat olup olmadığını düşünmeden konuşuyorsunuz. Ortada mahvedilmek istenilen milli servetten bir parça var. Aerodinamik dediniz! Daha dördüncü uçuşunda 500 kilometrelik bir mesafeye açılarak başaran bir tayyare için bu muvaffakiyetten daha bariz bir ölçü olabilir mi? Sonra, otomobil lastikleri dediniz! Sadece birkaç kilo aleyhime ağırlıktan başka bir mana ifade etmeyen bu vasıtaların tayyarem için ret sebebi olması ihtimali, havacılık ilmi adına cidden hazindir.
Sayfa 250Kitabı okudu
Bu ifade bir kurmay yüzbaşının dilinden çıkıyordu. Bu ifade karşısında şaşırdım ve ne söyleyeceğimi takdirden aciz kaldım. İstanbul'dan Ankara'ya kadar uçan bir tayyarenin aerodinamik vasfı yokmuş! Sonra tekerlekler otomobil lastiği imiş!
Şüphesiz bu sözler teyyareyi tanıyan bir insanın sözü olamaktan çok uzaktı ve muhakkak bitte'sir ortaya atılarak tayyarenin mahvını temin etmek isteyenler tarafından icat edilmiş bir yalandı.
Sayfa 249Kitabı okudu
Fakir mi? Kim fakir baba? Türk mü? Acaba Türk’ten gani kim var? Onun aktıkça köpüren damarlarını şişiren mezbul kanı var. Onun verdikçe yetiştiren, yetiştirdikçe taneler saçan tarlası var. Onun metaneti, sabrı, yaratıcı çalışması, ölmeyen cesareti var. Onun her şeyden üstün benliği bir var, buna zenginlik demeyeceğiz de, ne diyeceğiz? Bir avuç madenle, bir tutam kağıda mı?
Sayfa 187
Bir harp kazanılabilir, yahut bir devlet mağlup edilebilir fakat bir millet öldürülemez.
Sayfa 152