Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Vehbi Ersan

Vehbi Ersan1970'lerde Türkiye Solu yazarı
Yazar
8.7/10
7 Kişi
23
Okunma
0
Beğeni
1.509
Görüntülenme

Vehbi Ersan Sözleri ve Alıntıları

Vehbi Ersan sözleri ve alıntılarını, Vehbi Ersan kitap alıntılarını, Vehbi Ersan en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Özal’ın bu yaklaşımından yola çıkarak, büyük gazetelerin önde gelen gazetecileri Bekaa’da PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüşmeye gitti, haftalarca Öcalan ve PKK hakkında gazete ve tele­vizyon kanallarında programlar yapıldı. Bu rejimin PKK ile uzlaşma arayışının bir ürünüydü. Perinçek, Temmuz 2007’de Aydınlık’ta Öcalan’la görüşmeyle ilgili kendini savunurken “Başka kimler görüştü? Mehmet Ali Birand, Fatih Altaylı, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Güneri Civarıoğlu... Yani Türk basınının bütün kıdemlileri, genel yayın yönetmenleri, başyazarları... ” diyordu.
pkk avrupa'daki solcuları öldürmeye başlıyor
Abdullah Öcalan ise gerilla savaşında kararlıydı ve anlaşılan Suriye’yle iş­ birliğini kabul etmişti. Örgüt içinde muhalifler, gerilla savaşıyla ilgili kuşku yayanlar, ihanetle suçlanarak ya tutuklanıyor ya da öldürülüyorlardı. 1984 Ağustos’unda “silahlı propaganda” birliklerinin Şemdinli ve Eruh baskınla­rıyla gerilla savaşı başlatıldığı sıralarda Avrupa’da da muhalifler teker teker bulunup öldürüldü. PKK’nın muhaliflerine uyguladığı şiddete Devrimci Yol sert tepki göster­di ve tüm ortak çalışmaları durdurduğunu açıkladı. Cephe sona erdi. İki ör­güt arasındaki ilişkiler de gerginleşti. 1985’te gerginlik kavgalara ve cinayet­lere vardı. PKK, Devrimci Yol liderlerini “tasfiyeci bir sol oluşturmak” ve “ihanet”le suçladı.
Reklam
Doğu Perinçek, Paris’teki bir konferansta “ordunun uşağı” diyerek kendisini protesto eden sol­culara “Türk ordusunun uşağı sözünü hakaret addetmiyorum” diyerek şöyle yanıtladı: “Bugün Batı’nın baş hedefi olan Türk ordusuna şunlar dayatılıyor: MGK dağıtılacak, ordunun politika­daki etkisi bitirilecek, Türk ordusu Kemalist geleneklerinden koparılacak. Küçük devletçikler, küçük emirlikler kurmak istiyorlar. Globalleşme ulusal devleti ortadan kaldırınca temel çekir­deği olan ulusal orduyu da ortadan kaldıracak, ordu bunun farkındadır ve buna karşıdır. Or­du Türkiye’nin en kıymetli birimidir, her konuda yanlışlık yapın düzeltilebilir, ama orduya kar­şı yanlışlık yaparsanız düzeltilemez. Solcu söylemlerle, halktan uzak hareketlerle bir yere va­rılmaz. Ben bu provokatörlerle 30 yıldır uğraşıyorum. Bana Türk ordusunun uşağısın diye ba­ğırıyorlar. Devrimcilik böyle yapılmaz. Tabii cuntalardan az çekmedik, ancak 28 Şubat çizgi­si bu darbelere zıt ve onlara düşman bir çizgidir. Türkiye’de orduya en düşman kim? Tarikatçı­lar, Nakşibendiler, Fethullahçılar, Amerikancılar ama biz orduyla yan yanayız. Halkın yanında yer alan bir Türk ordusu var, ulusun yanında Kemalist bir ordu var.”
Devrimci Yol'a devlet operasyonu ve pkk'nın tek sol örgüt olarak kalması
Devrimci Yol davalarında tam sayı bilinememekle birlikte binlerce ki­şi yargılandı. En büyük davalar Ankara ana davası (574 kişiyle açılmış son­radan eklenen dosyalarla bu sayı 723’e çıkmıştı), Fatsa (811 sanıklı), Artvin (898 sanıklı), Yeni Çel tek (666 sanıklı) davalarıydı. Veysel Güney 11 Ha­ziran 1981’de (Gaziantep E Tipi Cezaevi, 24 yaşında), Mustafa Özenç, 20 Ağustos 1981’de (Adana Cezaevi, 22 yaşında), llyas Has 7 Ekim 1984’te (İz­mir Buca Kapalı Cezaevi, 26 yaşında), Hıdır Aslan, 25 Ekim 1984’te (Burdur Kapalı Cezaevi, 26 yaşında) idam edildiler. 17 kişi sorgulandıkları emniyet ya da jandarma merkezlerinde işkence sonucu hayatını kaybetti. Ankara’da Emniyet Müdürlüğü 1. Şube’ye bağlı çalışan Devrimci Yol’dan yakalananla­rın sorgulandığı Derin Araştırma Laboratuvan adı verilen ve DAL diye anı­lan birimde 5 kişi işkenceden öldürülmüştü.
Doğu Perinçek, 2002’de ise, bir gazetecinin “Geçmişinizin muhasebesini yaparken vicdanınızı rahatsız eden şeyler var mı? Mesela Aydınlık gazetesin­de ihbar edilen sol adresler, isimler?” sorusuna şu yanıtı veriyordu: Az bile yapmışız. O konuda daha cesur olmalıymışız. O sol örgütler halk düş­manı olmuşlar, kontrgerillanın, uyuşturucunun ağına düşmüşlerdi. TİKKO, al­tı ülkücü inşaat işçisini 1978’de duvarın dibinde kurşuna dizdi. Açıkça söylü­yorum: O inşaat işçilerinin yanındayım. Hiç kimse MHP’li ya da ülkücü diye in­şaat işçisini kurşuna dizemez. Kimse solculuk adına bu alçaklıkları yapamaz.
Abdullah Öcalan'ın kurtuluş savaşı yorumu
Taner Akçam’ın anlatımına göre, PKK lideri Abdullah Öcalan 1980 sonbaharında kendisine bir mektup yazmış “M. Kemal’in 1919’da Anadolu’ya geçer geç­mez yaptığı ilk işlerden biri Kürt aşiret liderleriyle kontakt kurmak olmuş­tur. Türk ulusal savaşı, Türk-Kürt dayanışmasının ürünüdür. Burjuva ve fe­odal atalarımızın yaptıklarını, biz niye yapmayalım” demişti. Sonraki ge­lişmeler ve toplantılar, Abdullah Öcalan’ın olumlu yaklaşımlarıyla -özellik­le 12 Eylül öncesi PKK’nın sola yönelik uyguladığı şiddetle ilgili özeleşti­ rileriyle- bir yakınlaşma sağlandı, Avrupa’da eylem birliklerine ve nihaye­tinde “cuntaya karşı silahlı mücadele başlatmak” gibi ileri bir ortaklığa dö­nüştü.
Reklam
devrimci sol & pkk ilişkisi
Bölgede örgütlenme ve kır gerillası hazırlığı yapan Devrimci Sol, Başba­kanlık Başmüşaviri, emekli korgeneral Hulusi Sayın (30 Ocak 1991, İstan­ bul), Jandarma Bölge Komutanı Temel Cingöz (23 Mayıs 1991, Adana), emekli Güneydoğu Anadolu Bölgesi Jandarma Asayiş Komutanı İsmail Selen (23 Mayıs, Ankara) ve eski 1. Ordu Komutanı, eski MİT müsteşarı ve Da­nışma Meclisi üyesi Adnan Ersöz (13 Ekim 1991, İstanbul) öldürülmeleriy­le Kürt halkında sempati'yaratmayı amaçlamıştı. Bu eylemler “Kürt halkına karşı baskı ve zulmü bizzat örgütleyenleri” hedef alarak “kalıcı örgütlenme yapmanın koşullannı yaratmak”, “Kürt milliyetçilerinden farklı bir çizgiye sahip olduğunu göstermek” için düzenlenmişti. Ancak bu çabalar Kürt illerine etki edilebildiği anlamına gelmiyordu, itti­fak konusu ise daha baştan olanaksızlaştı: PKK lideri Abdullah Öcalan, Dev­rimci Sol’u “terörist”, eylemlerini “çata pata” olarak nitelendiriyor, Kürt hal­kında sempati yaratmayı amaçlayan suikastları eleştiriyordu. Ve iki örgü­tün yıldızları hiçbir zaman barışmadı.
Bebek Karakolu’nun çatısına bir apartmandan iple saatli bomba sarkıtılmıştı.
Kurtuluş Örgütünün Pkk ve KUK Arasında Arabuluculuk Yapması
Görüşleri nedeniyle diğer sol gruplarca “Kürtlere şirin görünmek” iste­mekle suçlanan Kurtuluşçular, Kürt gruplar nezdinde belirli sempati de ya­ratmıştı. PKK’nın bölgede faaliyet yürütüp de silahlı çatışmalara girmediği ender gruplardan biriydi. TKP, TİKP, Halkın Kurtuluşu çatışmalarda birçok militanını kaybetmiş, PKK’yı “karşıdevrimci”, “provokatör çete” diye nitele­mişti. Kurtuluş, 1980 Mart’ında Mardin’in Kızıltepe ilçesinde başlayıp diğer ilçe ve illere yayılan, 4 ay süren ve onlarca kişinin ölümüne neden olan PKK- KUK (Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları) çatışmasında arabuluculuk yaptı. Günlerce süren toplantılar sonunda anlaşma sağlandı ve üç örgütün ortak bildirisiyle çatışmalar sonlandırıldı.
Kurtuluş Örgütünün DEV-GENÇ'li Genci Öldürmesi
İki grup arasında Şişli Siyasal Bilimler Yüksekokulu’nda yaşanan gerilim Kurtuluşçuların 4 Nisan 1977’de bu okulun üçüncü sınıf öğrencisi, Dev- Gençli Kemal Karaca’yı kurşunlayarak öldürmesine kadar vardı. Dev-Genç­liler, derhal bir bildiriyle Kurtuluşçuları “hastalıklı”, “sorumsuz unsurlar"diye niteledi ve “hainlik derecesinde provokasyon” yaratmakla suçladı.
Reklam
THKO’lular Geçici Merkezi Koordinasyon Komitesi’ni (GMKK) 1975 Mayıs’ında kurdu. Komite, 1974 affıyla tahliye olan militanlar ile 12 Mart tu­tuklamalarıyla Filistin’e geçmiş olan ve dışarıda Mücadelede Birlik adıyla THKO ilişkilerini korumayı başaran Teslim Töre’nin liderliğindeki iki ana grubu birleştiriyordu.
TlKP’lilere karşı ilk cinayet suçlaması Halkın Kurtuluşu’ndan geldi. Hal­ kın Kurtuluşçulan, 30 Temmuz 1978’de Adana’da Oktay Çiğdemal ve Fay­sal Kelleci’nin TİKP’liler tarafından satır ve bıçaklarla öldürüldüğünü ileri sürdü. Dergilerinde TİKP’i “sol maskeli provokatör” ve “karşıdevrimci ha­ reket” olarak nitelediler. Bir sonraki cinayet iddiası
Hafızalar geçmişi yalnızca keyfince yeniden kurmakla kalmıyor, olayları da başkalaştırıyor.
Sayfa 13 - ÖnsözKitabı okudu
Tikko... GKK’nın kuramadan dağılan örgütünden arta kalan alt düzey militanlar­ dan 10-15 kişilik bir grup, cunta sonrası eylemleriyle; “1980 öncesi solda” görülen, küçük dejenere sol grupların örneklerinden birini oluşturdu. Bu grup, kendi içinde daha küçük eylem gruplanna bölünerek Anadolu yaka­sında gözüne kestirdiği bakkal, fırın, marketleri soymakla kalmadı; zengin muhit kabul ettiği semtlerde apartman dairelerine silahlı baskınlar düzenle­yerek, ev sakinlerinin ziynet eşyalarını ve varsa evlerindeki paralarını gasp edip ölümlere neden oldu.
Taner Akçam Suriye ve Yunanistan'ın Para Desteği Teklifini reddediyor, Öcalan paraları alıyor. Taner Akçam, bu süreci şöyle anlatıyordu: 1982 sonrası Suriye, Filistin örgütlerini devreden çıkardı ve Türkiyeli örgüt­lerle doğrudan ilişkiye geçti. Dışişleri Bakanlığı ve Baas Partisi’nden bir so­rumlu ekip ile görüşüldü. Bize -galiba PKK’dan çok önce- silah ve para yar­dımı teklif ettiler. Yunanistan Dışişleri de arkadaşlara aynı yıl aynı öneriyi yaptı. Ana mantık hep aynıydı: “Türkiye, emperyalizmin bölgedeki jandar­ması” idi ve “anti-emperyalist güçler ortak faaliyet göstermeli”ydi. Suriye, Sovyetler Birliği’nin desteğine sahipti. Hem Suriye’nin, hem Yunanistan’ın önerisini reddettik. Oysa bu paralar alınabilir, Türkiye’nin başına büyük dertler açacak bir örgüt kurulabilirdi. Yapmadık bunları... Tek nedenden: Bu, doğrudan, devletlerarası çatışmanın bir unsuru, bir devletin piyonu haline gelmektir. Bir devlete sırt dayayarak, onun imkân­larıyla Türkiye’de demokrasi kavgası verilmez. Bugün seni destekleyen dev­let, yann işine gelmez, seni satar da.
67 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.