Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Vehbi Ersan

Vehbi Ersan1970'lerde Türkiye Solu yazarı
Yazar
8.7/10
7 Kişi
23
Okunma
0
Beğeni
1.472
Görüntülenme

Vehbi Ersan Gönderileri

Vehbi Ersan kitaplarını, Vehbi Ersan sözleri ve alıntılarını, Vehbi Ersan yazarlarını, Vehbi Ersan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
432 syf.
·
Puan vermedi
Kapalı bir evren…
Adında da geçen dönemi sol oluşumlar açısından anlamak için çok yararlı bir eser. Anlaşılıyor ki Türkiye’nin meclis-dışı solu, bir bardak suda koparılan fırtınadan ibaret. Ama onu kendi kapalı evreni içinde değerlendirmek gerek. Kendi tarihine, kendi efsanelerine, kendi kahraman, ahlak ve yöntemlerine göre (antropologların yaptığı gibi)… Böylece onu daha iyi anlar, daha çok sevebilirsiniz. Birtakım kazanımların dışında, doğrusu onların da vaktiyle yaptıkları bundan çok da farklı değilmiş. Yitirilmiş olan umutların neler olduğunu öğrenmek ve onların arkasından yakılan ağıtlar da değerlidir…
1970'lerde Türkiye Solu
1970'lerde Türkiye SoluVehbi Ersan · İletişim Yayıncılık · 201425 okunma
" Ecevit hükümeti, büyük umutlar besleyen halkın sol kesimi için tam bir hayal kırıklığıydı. Faşist terör etkisizleşmek bir yana büsbütün katliamlara dönüşmüştü. Büyük şehirlerde aydınlara, öğretim üyelerine yönelik suikastlar, rastgele solcu öğrencilerin kaçırılıp işkence edildikten sonra çuval içinde bir tarafa bırakılması, solcuların oturduğu kahvehanelere, üniversite ve liselere en kalabalık anlarında bombalar atılıp kurşun yağdırılması, Anadolu'nun il ve ilçelerinde Sünni halkın kışkırtılarak Alevi mahallelerine saldırılar düzenlenmesi sıradan olaylardı artık. "
Reklam
" Solcu gençlere saldırılarda faşist hareket ile polis güçlerinin işbirliği açıkça gözlemlenebilen basit bir sisteme sahipti.
" AP hükümeti sağcı komomdoların saldırılarını, üniversitelerde "anarşiye karşı" mücadeleye destek olduğu düşüncesiyle hoşgörüyle karşılıyordu."
devrimci sol'un anap seçim bürolarına saldırısı
Silahlı eylemler, iki buçuk ay sonra Ekim genel seçimleri sürecinde yeni­den başladı. Nihayetinde Süleyman Demirel’in başbakanlığında, DYP-SHP koalisyon-fıükümetinin kurulacağı bu seçimler sürecinde çoğunluğu İstan­bul’da olmak üzere İzmir, Bursa ve İzmit’te ANAP’ın seçim bürolarına silah­lı baskınlar ve bombalı saldırılar düzenlendi.
devrimci sol & pkk ilişkisi
Bölgede örgütlenme ve kır gerillası hazırlığı yapan Devrimci Sol, Başba­kanlık Başmüşaviri, emekli korgeneral Hulusi Sayın (30 Ocak 1991, İstan­ bul), Jandarma Bölge Komutanı Temel Cingöz (23 Mayıs 1991, Adana), emekli Güneydoğu Anadolu Bölgesi Jandarma Asayiş Komutanı İsmail Selen (23 Mayıs, Ankara) ve eski 1. Ordu Komutanı, eski MİT müsteşarı ve Da­nışma Meclisi üyesi Adnan Ersöz (13 Ekim 1991, İstanbul) öldürülmeleriy­le Kürt halkında sempati'yaratmayı amaçlamıştı. Bu eylemler “Kürt halkına karşı baskı ve zulmü bizzat örgütleyenleri” hedef alarak “kalıcı örgütlenme yapmanın koşullannı yaratmak”, “Kürt milliyetçilerinden farklı bir çizgiye sahip olduğunu göstermek” için düzenlenmişti. Ancak bu çabalar Kürt illerine etki edilebildiği anlamına gelmiyordu, itti­fak konusu ise daha baştan olanaksızlaştı: PKK lideri Abdullah Öcalan, Dev­rimci Sol’u “terörist”, eylemlerini “çata pata” olarak nitelendiriyor, Kürt hal­kında sempati yaratmayı amaçlayan suikastları eleştiriyordu. Ve iki örgü­tün yıldızları hiçbir zaman barışmadı.
Reklam
devrimci solun abd terör listesine girmesi
Devrim­ci Sol, sadece ülkede ünlenmekle kalmamış, 1991 başlannda, Irak’a müdahale­ si nedeniyle ABD’nin Türkiye’deki görevlilerine yönelik suikastlarıyla da ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yıllık terör listesinin üst sıralarına çıkmıştı.
Devrimci Sol Suikastları
Silahlı mücadeleye geçişi temsil eden ilk eylem olan Kazım Çakmakçı isimli polis memuruna suikasttan (30 Ocak 1990) siyasi polisin örgüt mer­kezine ulaştığı 12 Temmuz 1991 operasyonuna kadar geçen bir buçuk yıl­lık zaman diliminde örgüt, cezaevi firarlarından beri sürekli sansasyonel si­lahlı eylemler yapan buna karşın ne eylemcilerin
Bebek Karakolu’nun çatısına bir apartmandan iple saatli bomba sarkıtılmıştı.
başbakan Nihat erim ve mhp Başkanı Gün sazak suikasti
Devrimci Sol’a göre yapılması gereken şuydu: “saldırıyı bekle ve kendini savun” değil, saldırıyı önlemek ve planlannı bozmak için faşist mevzilere ve odaklara saldırmalıdır. Bu “saldırı" görüşünün ürünü eylemlerin en ünlüleri ve en çok tartışılanları, 27 Mayıs 1980’de MHP Genel Başkan Yardımcılarından Gün Sazak Ankara Kavaklıdere’de, 12 Mart darbesinin başbakanı Nihat Erim’in de 19 Temmuz 1980’de İstanbul Dragos’ta öldürülmesiydi. Her iki suikast, büyük sansasyon yarattı ve sol grupların çoğu tarafından, egemen sınıflara yara­ yan, baskılara ve ülkücü saldınlara zemin hazırlayan “yanlış”, “provokatif’ eylemler olarak eleştirildi. Pek çok yorumcu, sonraki yıllarda da bu eylem­ leri hep 12 Eylül darbesini hazırlayan suikastlar arasında saydı. Ama Dev­rimci Sol’a göre örneğin Gün Sazak eylemi, faşist güçlerde moral bozuklu­ğu yaratmış, MHP’nin “barışçıl” maskesini düşürmüş, “katliam planlarını bozmuş”tu. “Faşist hareket” beklemediği bir “darbe” almış, hazırlıksız saldırıya geçmişti.
Reklam
bombalı pankart
Devrimci Solcular, “bombalı pankart”ı icat eden gruptu da. Solcu grupla­ rın genelinin neredeyse vazgeçilmez propaganda biçimi haline gelen kentin merkezlerine asılan yasadışı pankartların polis ya da görevlilerce kolaylıkla indirilememesi için bubi tuzaklı pankartlar astılar. “Bombalı pankart” diye tabir edüen bu tip pankartların ilki 18 Şubat 1979’da, THKP-C’li Ulaş Bar- dakçı’nm ölüm yıldönümü dolayısıyla Kuruçeşme’de bir inşaata asıldı; pan­ kartı indirmeye çalışan polis memuru patlama sonucu yaralandı, ertesi gün Kartal, Yenibosna, Bakırköy, Topkapı, Pendik, Mecidiyeköy’de benzer bom­ balı pankartlar asıldı, bu kez görevliler daha dikkatli davrandı, bubi tuzakla­ rını patlatarak pankartları indirdiler. Ne var ki birçok polis memuru bu tip pankartları indirirken yaralandı. Sonrasında pankartları bomba ya da bom­ ba süsü verilmiş paketlerle asmak, neredeyse her siyasi grubun vazgeçilmez yöntemi haline geldi.
Bunlardan en ünlüsü 52 kilo altın ile 620.000 liranın çalındığı 8 Aralık 1979’daki Kapalıçarşı Kızlarağası Hanı soygunuydu. Kuyumcu ve altın işleme atölyelerinin bulunduğu iki katlı hana sivil ve resmi polis görünümünde baskın yapan beş kişi, aramada diyerek 40’a yakın kişiyi ha­nın meydanında topladı ve dükkânlardaki altınları boşalttı. Olayda handaki bir polis öldü, üç kişi yaralandı.
gültepe baskını 20 mhp linin öldürülmesi
18 Eylül 1978’deki Gültepe baskını, yeni hareketin bakış açısını simgele­yen eylemiydi. Devrimci Solculara göre, İstanbul’un yoksul kenar mahalle­lerinden biri olan Gültepe’yi sivil faşistler işgal etmiş, solcuları sindirmişti. Çevre semtlere yayılmada bir üs olarak kullandıkları bu mahallede haraç alı­yor, kimlik kontrolleri yapıyor, solculara yaşam hakkı tanımıyorlardı. Beşer kişilik beş ekipten oluşan 25 kişilik grup, sabah 9.00 sıralarında militanların gizlenebileceği kasalı bir kamyonetle mahalleye girdi. MHP ilçe binası, MHP ilçe başkanmm tüpgaz bayii, yine onların militanlan veya destekçisi duru­ mundaki bir nalbur ve bir saatçinin dükkânı hedef alınmıştı. Militanlar MHP ilçe binasını kurşunlayıp bombaladılar, MHP ilçe başkanını dükkânda bu­lamadıkları için öldüremediler, ancak içeridekileri dışarı çıkarıp dükkânı­nı bombaladılar; nalbur Necati Çakıcı’yı da öldürüp dükkânını bombaladı­ lar; hedefteki saatçi dükkânı da bombalandı. Kırmızı maskeler takmış grup MHP binasına açılan ateşten ve patlamalardan çevredekilerin zarar görme­ mesi için kimseyi eylem alanına yaklaştırmadı. Yakındaki polis karakolu da eyleme müdahale edemedi.26 Bu olayın ardından çatışmalar sürüp gitti, id­ dianameye yansıdığı kadarıyla yalnızca bu bölgede 15-20 MHP’li, ülkücü öl­ dürüldü; Gültepe ve Çağlayan bölgesi, İstanbul’da Devrimci Solcuların ma­ halli çalışmalarının kaleleri haline geldi.
70 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.