İnsan hayatı aslında acılardan ibarettir, bu acıların sebebi bencil ve doymak bilmez isteklerdir. insanın bencilliği ve istekleri sona erdirilebilir sonuçta bütün bu doymak bilmez Arzu ve iştah ortadan kaldırıldığında, ulaşılan durum Nirvana olarak adlandırılır.
Bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı olabilmenin sırrı,ne geçmişin yasını tutmakta,ne de gelecekle ilgili endişe duymakta.Sağlıklı olabilmenin sırrı,bilgece ve farkında olarak anda yaşamakta.
Aile,zihinlerin bir araya geldiği bir yerdir.Eğer zihinler birbirlerini severlerse ev bir çiçek bahçesi kadar güzel olur.Ama zihinler birbirleriyle uyum içinde olmazlarsa, bahçeyi darmadağın edecek bir fırtına oluşur.
Her şeyin yakıcı,yok edici bir ateş olduğunu,ateşi besleyen şeyin de arzular,istekler, öfke, nefret dünyaya aldanma olduğunu söyler.Nirvana, işte bu ateşin sönmesidir.
“ Din güçlüdür, etkilidir, vergiden muaftır ve kendini korumaktan aciz küçük çocuklara sistematik bir şekilde aşılanır. Çocuklar gelişim yıllarını çaydanlıklar hakkında manyakça kitaplar ezberleyerek harcayarak zorlanmazlar. Devletin okulları, ana-babaları yanlış biçimdeki çaydanlıklara inanmaya tercih eden çocukları okul sisteminin dışında tutmaz. Çaydanlığa inanlar çaydanlığa inanmayanları ya da çaydanlık kafirlerini ölümüne taşlamaz. Anneler çocuklarını, bir değil de üç çaydanlığa inanan çaydanlık-gavuru eşlerle evlenmemeleri için uyarmaz. Önce sütü koyanlar, önce çayı koyanların dizlerini parçalamaz.”
Budist inancına göre hayat ne ilk ne de sondur. Ölüm yoktur, o mutlak bir son değildir. Ölüm ruhun bir bedenden ikinci bedene geçmesidir. Yani yeni bir hayat suretine girmesidir.
Özellikle Sibirya şamanlarında davul çok önemli bir nesnedir ve simgesel bir değer taşır. Davul kimi zaman şamanı taşıyan araç; kimi zaman da ruhlarla iletişime ve birleşmeye yarayan cinsel objedir.
Şamanizm ata ruhlarına, doğa varlıklarına tapınmaya dayalı eski bir Asya dini, ruhani bir öğretidir. Önce Orta Asya Türkleri arasında ortaya çıkmış ve sonra diğer Türk boylarına yayılmıştır.
Şamanizm' in köken olarak anaerkil dönemde ortaya çıktığı tahmin edilmektedir, şaman sözcüğü için dört farklı görüş öne sürülmektedir; Hindistan'daki Pali dilinde ruhlardan esinlenen kişi anlamına gelen "samana sözcüğünden türemiştir, Sanskritçe'de budacı rahip anlamına gelen samana sözcüğüdür, Mançu dilinde oynayan zıplayan, bir iş görürken sürekli olarak hareke eden anlamındaki saman kavramından gelir. Tunguz kökenlidir. Yuçen dilinde "şan-man" büyücü demektir.
“Eğer ben Dünya ve Mars arasında eliptik bir yörüngede Güneş’in etrafında dönen porselen bir çaydanlık olduğunu öne sürseydim ve bu çaydanlığın en güçlü teleskoplarımızla bile tespit edilemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da dikkatli olsaydım, kimse bu görüşümün tersini kanıtlayamazdı. Ama devam edip de bu savımın yanlışlanamaz nitelikte oluşundan dolayı insan aklının ondan kuşku duymasının kabul edilemez bir küstahlık olacağını söyleseydim, herkes haklı olarak saçmaladığımı düşünürdü. Ancak eğer böyle bir çaydanlığın varlığı eski kitaplarca onaylansaydı, her pazar günü kilisede kutsal gerçeklik olarak öğretilseydi ve okullarda çocukların beynine kazınsaydı, onun varlığından kuşku duymak bir gariplik belirtisi olarak görülür ve o kuşkuyu duyan kişi, yakınçağda bir ruh doktoruyla, daha önceki çağlardaysa bir Engizisyon yargıcıyla görüştürülürdü.”
Şamanların tören sırasında vazgeçilmez araçları vardır. Bunların başında müzikli çalgıyla(davul veya kopuz) kurban gelir. Kurbanları kanlı ve kansız olmak üzere ikiye
ayırırlar. kanlı kurbanları at ve koyunken, kansız kurbanların başında içki gelir. İçki, kırmızı şarap, rakı veya bira olur. Şamanizmde içki ibadet sırasında kurban kabul edilir. içkisiz ibadet sayılmaz.Diğer önemli bir özellik de, ibadette kadın erkek ayrımı yapılmaz. Kadın ve erkek birlikte ibadet yapar. İbadet sırasında içki ve dinsel dans(semah)dediğimiz transa geçme halinin dışa vurumu yer alır.