Antropolog, etnobotanist, film yapımcısı ve fotoğrafçı olarak pek çok ödül kazanan Davis’in çalışmaları arasında özellikle Kuzey ve Güney Amerika’daki yerel kültürler ve psikoaktif bitkilerin geleneksel kullanımı ve inançları yer almaktadır. Yazıları ve fotoğrafları Globe and Mail, Maclean’s, Newsweek, National Geographic, Wall Street Journal ve Washington Post gibi birçok gazete ve dergide yayımlanmıştır. Davis şu anda Washington D.C.’deki National Geographic Society bünyesinde Explorer-in-Residence görevini yürütmekte, geri kalan zamanlarını da Kanada’da Kuzey British Columbia’da geçirmektedir.
“Sezgisel akıl kutsal bir lütuf, rasyonel akılsa sadık bir hizmetkardır. Yarattığımız toplumlar, hizmetkara saygı göstereyim derken lütfu unutmuştur.”
Albert Einstein
“Günümüzde konuşulan 7000 dilin yarısı yeni nesillere öğretilmiyor. Birşeyler değişmediği takdirde, bizzat bu dillerin yeryüzünden silindiğine tanık olacağız.”
“İlk kez 1855’te koka yaprağından ayrıştırılan kokain, başta göz hekimliği olmak üzere modern tıpta devrim yaratmış, kataraktın ağrısız sızısız ameliyat edilmesini sağlamıştı. Hâlâ da en güçlü lokal anestezik madde kokaindir. Koka yaprağının özütü günümüzün en popüler içeceklerinden birinin, yani “meşrubatların âlâsı” Coca-Cola’nın tadını veren maddelerden biridir. Ayrıca günümüzde tıpta kullanılan yasal kokainin tamamını ilaç şirketleri için temin eden de söz konusu meşrubat şirketidir.”
resimyukle.io/r/zDeZ1FDnXL
Geçtiğimiz günlerde Avustralya'da, seçimlerde senatör olarak meclise girmeye hak kazanan kıtanın yerlilerinden Lidia Thorpe yemin sırasında bir yumruğu havaya kaldırarak geldiği yemin kürsüsünde Kraliçe 2. Elizabeth için 'sömürgeci' ifadesini kullandığı için yemin tekrarı yaptırıldı.
Wade Davis Amerika kıtası, Avrupa'ya tütün, patates, domates, mısır, yer
fıstığı, çikolata, karabiber, kabak, ananas ve tatlı patates sağlamıştır.
Ayrıca Yeni Dünya sıtma tedavisinde kullanılan kinini, Amazonların zehirli oklarından elde edilen kas gevşetici d-Tubocurarine'i ve
İnkaların Kutsal Ölümsüzlük Otu dediği kokaini sunmuştur. Bu
üç madde, Batı tıbbına büyük katkılar sağlamıştır; kininin kaynağı olan kınakına ağacının kabuğu bile on binlerce insanın hayatını
kurtarmıştır. Avrupa'ysa Amerika kıtasını hem buğday, arpa, yulaf, keçi, inek, kölelik, çelikle, hem de tifüs, sıtma, kızamık, grip,
çiçek hastalığı ve vebayla tanıştırmıştır. Avrupalılarla temasın üzerinden henüz bir iki kuşak bile geçmemişken Amerika yerlilerinin yüzde 90'ı ölmüştür.
Sanlar, Arhuacolar, Wiwalar ve Kogiler, Kiowalar, Barasanalar, Makunalar, Penanlar, Gitxsanlar, Wet'suwet'enler, Haidalar, İnuitler, Polinezyalılar ve diğerleri...
Böyle tek tek okunduğunda herhangi bir anlam yüklemekte zorlandığımız bu isimler, aslında içinde yaşadığımız dünyanın muhtelif yerlerine gizlenmiş, kendi kültürlerini, kendi yaşam
Sercan Baylan , bir videosunda, bir yazarın alıntısından hareketle; "bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen balta gibi olmalıdır" demişti. Ve eklemişti "oturduğunuz yere mıh gibi çakan,adeta döven, dayak yemiş gibi hissettiren kitaplar var" demişti.
Bu kitap öyle bir kitap evet.. ve