Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Wayne Ellwood

Wayne EllwoodKüreselleşmeyi Anlama Kılavuzu yazarı
Yazar
8.0/10
2 Kişi
6
Okunma
2
Beğeni
477
Görüntülenme

En Eski Wayne Ellwood Gönderileri

En Eski Wayne Ellwood kitaplarını, en eski Wayne Ellwood sözleri ve alıntılarını, en eski Wayne Ellwood yazarlarını, en eski Wayne Ellwood yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
135 syf.
6/10 puan verdi
Ağır Dil
Her ne kadar anlattığı konu insanı aydınlatacak seviyede bilgiler içerse de, küreselleşmenin ve bu yolda şirketlern insanlara ve dünyaya verdiği zarara vurduğu önemle okuyucunun dikkatini cekme amacıyla yazılmıs bir kitap olsa da kullandığı ağır ve okunması zor hukuki dil okurun kitaptan biraz uzaklaşmasına neden oluyor.
Küreselleşmeyi Anlama Kılavuzu
Küreselleşmeyi Anlama KılavuzuWayne Ellwood · Metis Yayıncılık · 20186 okunma
Küreselleşme, eski bir süreci tarif eden yeni bir sözcüktür. Aslen beş yüzyıl önce başlayan Avrupa sömürgecilik dönemiyle beraber küresel ekonominin bütünleşmeye başlaması. Ancak, bu süreç son çeyrek yüzyılda bilgisayar teknolojisindeki patlama, ticari engellerin kaldırılması ve çokuluslu şirketlerin politik ve ekonomik güçlerinin artmasıyla hız kazandı.
Reklam
1944'te Bretton Woods'da üzerinde anlaşılan sabit döviz kuru rejimi, dünyaya 25 yıl süren, istikrarlı sayılabilecek bir ekonomik büyüme sağladı. Ancak 1980'lerin başlarında İngiltere ve ABD'de serbest piyasa taraftarı köktenci hükümetlerin sahneye çıkışı ve daha sonra eski Sovyetler Birliği'nde kumanda ekonomisinin çökmesiyle durum değişti.
Eğer bir Üçüncü Dünya varsa, Birinci ve İkinci Dünya da olmalı. Bu terim Fransız nüfusbilimci Alfred Sauvy tarafından 1952'de ilk kez kullanıldığında kategoriler arasında açık bir farklılık vardı, ancak geçtiğimiz onyıl boyunca farklar bulanıklaştı. Fransızca tiers monde teriminden türetilen bu deyim, ilk olarak, tiers monde (yoksul ülkelerin dünyası) ile tiers état (Fransız Devrimi döneminin sıradan insanları) arasında bir paralellik kurmak için kullanıldı. Birinci Dünya, Kuzey Amerika ve Avrupa'dan oluşan Batı Bloku, İkinci Dünya ise Sovyetler'in önderliğindeki "Doğu Bloku idi. Bu iki grup ekonomik ve askeri gücün çoğuna sahipti ve aralarında "Soğuk Savaş diye adlandırılan gergin bir ideolojik çatışma sürüyordu. Afrika, Latin Amerika, Asya ve Pasifik'teki Üçüncü Dünya ülkeleri ise sömürge yönetiminden yeni kurtulmuşlardı ve Doğu ile Batı arasındaki gerginliğe bulaşmayıp kendi yollarını çizmeye çalışıyorlardı. Sovyetler Birliği'nin 1990'ların başında parçalanmasından beri Üçüncü Dünya teriminin anlamında da kullanımında azalma oldu Söz korusu ülkeler, artık çoğu yerde "gelişmekte olan ülkeler", Çoğunluğun Dünyası ya da kısaca Güney olarak anılıyor.
1930'lardaki Büyük Bunalım, Keynesçiliğin ve müdahaleci devletin doğumuna yol açtı. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından, galip devletle küresel ekonomi için bir dizi yeni kural belirlediler. Savaş sonrası dönemin mali yapısı, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması'nı (GATT) içeriyordu. Ancak, Üçüncü Dünya ulusları yüzyıllar süren sömürgecilikten kurtuldukça, bu kurumlar giderek statükoyu ayakta tutan temel direkleri olarak algılanmaya başlandı.
Keynes, politikacılara, ekonomik büyümeyi başlatacak fiskeyi vurmak için -hükümetin borçlanması gerekse bile- endişelenmemelerini salık veriyordu. Bunu yapmaya değerdi. Hükümetler ekonomiyi doğrudan uyararak talebi yeniden canlandırabilir ve girdabın yönünün tersine dönmesine yardımcı olabilirlerdi. İşletmeler kısa bir süre sonra, artan talebi karşılamak için üretimi artıracak yatırımlara başlayabilirlerdi. Bu da, cebinde daha fazla parası olan, daha fazla sayıda çalışan insan demekti. İstihdam arttıkça vergi gelirleri de artar ve nihayet hükümet, artık sağlıklı ve büyümekte olan ekonomiden elde ettiği artan vergi gelirleriyle borcunu ödeyebilirdi. Çaresizlik içindeki Batı hükümetleri, ekonomik durgunluğa çare olarak "Keynesçi" çözümü hızla benimsediler.
Reklam
Bretton Woods Konferansı'nın amacı, savaş sonrası küresel ekonomi için yeni bir çerçeve-ulusal bağımsızlığı güçlendirecek ve gelecekte mali krizleri önleyecek istikrarlı, işbirliğine dayanan bir uluslararası para sistemi oluşturmaktı. Amaç kapitalizmi gömmek değil kurtarmaktı. Temel öneri, sabit döviz kuru sisteminin kurulmasıydı. Önceki onyılın bunalımı dikkate alındığında dalgalı kur sistemi artık istikrarsız ve ulusal kalkınma planları açısından zararlı bulunuyordu. Keynes'in Bretton Woods'daki etkisi çok önemliydi. (...) Konferans Amerikan dolarının uluslararası para olduğu, malların serbest dolaşımına dayanan bir sistemi tercih etti. Dolar altına bağlandı ve altının fiyatı, onsu (28g) 35 dolar olarak sabitlendi. Böylece dolar "altın kadar değerli" hale geldi ve bir çırpıda uluslararası döviz piyasalarının belirleyici dövizi oldu. Toplantıdan, küresel ekonomiyi yönetecek ve koordine edecek üç kurum doğdu. Bunlar tarafsız ekonomik mekanizmalar değillerdi; ağırlıklı olarak küresel rekabet ve şirket girişimciliğinden yanaydılar. 1- Uluslararası Para Fonu (IMF) 2- Dünya Bankası (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası) 3- Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) / Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)
Uluslararası Para Fonu (IMF): (...) İşinin önemli bir parçası, "sabit" döviz kuru sistemini denetlemekti. Böylece ülkelerin, komşuları karşısında rekabet üstünlüğü elde etmek için ulusal paralarını devalüe etmelerini engellemeye çalışıyordu. Fonun bir diğer görevi, dövizlerin "konvertibilite" sini geliştirmek, yani uluslararası ticaret yapılırken döviz değişimini kolaylaştırarak dünya ticaretini teşvik etmekti. Son olarak, bu yeni kurum "son çare olarak kapısı çalınan bir kredi kuruluşu" olarak davranacak, kısa vadeli nakit sıkıntısına düşen ülkelere acil durum kredisi sağlayacaktı. (...) Bir ülke IMF'ye girdiğinde, ona kendi hesap birimi olan Özel Çekme Hakları'yla (SDR) hesaplanan bir kota tahsis edilir. Kotalar söz konusu ülkenin dünya ekonomisindeki göreli durumuna bakılarak tahsis edildiğinden, en güçlü ekonomiler en fazla etki ve nüfuza sahiptir. (...) Üyenin sahip olduğu kota, IMF kararlarında ne kadar oy hakkı olduğu ve mali sıkıntı yaşadığı takdirde ne kadar döviz alabileceği de dahil olmak üzere pek çok şeyi belirler. Ödemeler dengesi için alınan kredilerin faizleri, yürürlükteki faiz oranından daha düşüktür ve üyeler bu kredileri beş yıl içinde kullanmak ve geri ödemek zorundadır.
Dünya Bankası (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası): Bretton Woods Konferansı'nın diğer temel hedeflerinden biri de İkinci Dünya Savaşı'nın harap ettiği ekonomileri yeniden inşa etmenin bir yolunu bulmaktı. Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) bu çabaya öncülük etmek üzere kuruldu. Üyelerden toplanan aidatlar ve uluslararası sermaye
Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) / Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ): GATT küresel ticareti yönetecek bir kurallar dizisi belirledi. Amaç ulusal ticaret sınırlamalarını azaltmak ve İkinci Dünya Savaşı öncesinde küresel ekonomiyi kösteklemiş olan rekabetçi ticaret politikalarına son vermekti. GATT anlaşması çerçevesinde gümrük
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.