Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zekeriya Işık

Devlet ve Tarikat yazarı
Yazar
Editör
9.7/10
3 Kişi
8
Okunma
0
Beğeni
897
Görüntülenme

Zekeriya Işık Sözleri ve Alıntıları

Zekeriya Işık sözleri ve alıntılarını, Zekeriya Işık kitap alıntılarını, Zekeriya Işık en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Devletin özellikle güçsüzleştiği son dönemlerde  şeyhlerin devlet yararına taşradaki problemlerde görev almalarının arttığı anlaşılmaktadır. Özellikle doğu Anadolu’da aşiretler ile problemler yaşayan devletin sık sık bölgede hatırı sayılır bir nüfuzu olan Nakşibendi şeyhlerine müracaat ettiği görülmektedir. Nitekim bir hadiseye göre Kürtler ve aşiretleri ndini vaazlar ile hükümetimize bağlılıklarını teyit etmek ve gayri müslim unsurlarla iyi geçinmelerini sağlamak için Nakşibendi Tarikatı şeyhinden Hacı Yusuf efendinin Hınıs ve Pasinler havalisine gönderilmesi hakkında bilgiler verilmektedir.
Şeyhler devlet tarafında iken her an yerel güçlerin safına geçebilmektedir bu onların her şeye rağmen korumaya çalıştıkları özerklik ile uzlaşma ve anlaşma konusundaki seküler becerilerinin de bir tezahürüdür
Reklam
“Devlet adamlarına hizmetçilik eden birine onlardan uzaklaş, deyince adam, Ama aileme ne olacak?“ der. Süfyan “bakın hele şuna ne diyor? Kendisine asiyken sana rızkı veren Allah itaatkar olduğunda vermez mi hiç?“ diye karşılık vermiştir. Açıkça görüldüğü üzere tasavvuf ehlinin devlet kapısında olması Allaha isyan ve nasibin azalması olarak nitelendirilmiştir.
Nitekim bu büyük sempatizan, Muhip, derviş ve mürid taifeleri tarikatın o bölgede oluşturdukları bu güçten sonuna kadar yararlanmakta bu durum tarikata olan teveccühü daha da arttırmakta ve nihayet tarikat zaman zaman “devlet içersinde devlet” görüntüsü kazanacak kadar “güç eşiğine” ulaşabilmektedir.
 Yani Şehyler devlet tarafında iken her an yerel güçlerin safına geçebilmektedirler bu onların her şeye rağmen korumaya çalıştıkları özerklik ile uzlaşma ve anlaşma konusundaki seküler becerilerinin de bir tezahürüdür.
16. yüzyıl başlarında Safevi gailesi sırasında Anadolu’daki kızılbaş toplulukların İrana sempati beslemelerini ve olası işbirliklerini önlemek isteyen devletin, Bektaşi ve Halveti tarikatlarını işe koşması devletleşme dönemindeki en önemli devlet tarikat dayanışmalarından birisidir.
Reklam
Osmanlı İmparatorluğunda devlet en az din (İslam) kadar bir inanç konusu olup kutsal olarak kabul edilmiş. Dolayısıyla bu dönemde sıklıkla görülecek olan zındık,mülhid gibi dini kıstaslarla izah edilen suçlar ile devlete karşı işlenen suçlar özdeşleştirilmiştir. İslam’a saldırmakla sultana, devlete saldırmak aynılaşmış bu nedenle de aynı şiddetle kovuştuşturulmuş ve cezalandırılmıştır.
Otman Baba ise sultanın kendisine gönderdiği florileri çok daha ağır bir teşbihle daha kötü şeylere benzetmiş, bu tür sultan ve devlet yardımlarını velayetin önünde engel olarak görmüştür. Yani irfan dileğiyle “Devlet yardımı ve vakıf malı varsa velayet yoktur.” demeye getirilmiştir. Bali Efendiye göre de “emir ve vezirlerin eteğini tutunmak pisliğe bulaşmaktır. “Bir dervişin emir kapısında bulunması ne kadarda çirkin bir şeydir”.
Haçova Meydan Savaşı’nda yaşanan bir hadiseye göre savaşın ilk aşamasında alman kuvvetleri Osmanlı ordusunu geri çekilmeye mecbur bırakmış, hatta bir ara padişahın bile esir düşme ihtimali ortaya çıkmıştı. Bu esnada Ordu vaizi Şeyh Hızır Efendi, “Yeniçerilerden oluşan 100 kadar müridi  ile dualar okuyarak alman askerlerine saldırmış, yanındakilerle birlikte şehit oluncaya kadar savaşmış, onun bu hareketi önce Osmanlı ordusunda ki yardımcı sınıfları galeyana getirmiş, ardından da kaçmakta olan askerlerin geri dönerek ordunun toparlanmasını ve zaferi kazanmalarını sağlamıştı.”
Aşçı Dede’nin ”İmtihandan sonra hangi kaleme gitmek arzu edersiniz diye herkese sordular. Fakire de sordular. Gönlüme ciheti askeriye geldi, çünkü askerlik Cenabı Hakk’a giden iki yoldan biridir.”
30 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.